"Draco benden korkma. Lütfen. Ben sana asla zarar vermem. Bunu unutma.
Sen benim her şeyimsin. Gerçekten. Bu hayatta en sevdiğim kişi sensin."
O dolu gözleriyle bakarken Draco iç çekti ve suyu açtı.
"Ellerini yıka."
Harry onun komutuyla ellerini sabunlayıp yıkamaya başladı.
"Yavru kedi gibi bakmayı kes. Az önce aslan gibiydin. Ne oldu?"
"Sadece senin yanında o aslan masum bir yavru kedi oluyor. Özür dilerim. Seni korkutmak ist-"
"Sus. O mânâda demedim. Onu öldüreceğinden korktum. Gözün dönmüştü.
Potter sinirden damarların o kadar belirginleşmişti ki patlayacak sandım.
Kıpkırmızıydın. Sanki karşında insan yokmuş gibiydin. Bu sen değilsin. Kimse için değişme.
Benim içinde değişme. Bu siktiğimin işaretinin seni etkilemesine izin verme."
Kolunu tutmuş işaretin olduğu yeri sıkıyordu. Sinirliden çok endişeliydi.
"Karanlık tarafın kazanmasını istemiyorsun. Bu yüzden endişelisin.
Ben bu güçle onları yenerim. Ben karanlık taraftayken onlar kazanamaz.
Draco bana karşı dürüst ol. Benim için önemli olan senin fikrin. Sen ne istersen yaparım."
"Lanet olası Potter! Şu anda eskisinden dahada sinir bozucusun."
Aniden ona sarıldığında Harry şaşırsada sarılışına karşılık verip gülümsedi.
"Söyle hadi güzel sarışınım. Ne yapmak istersin?"
"Dünya karanlığa bürünsün istemiyorum... Ama ben bir Malfoyum. Biliyorsun işte."
"Mmm bak buna bir çözümüm var işte. Seni Potter yapalım. Nasıl fikir ama?"
"Aptalsın! Ciddi ol biraz. Ayrıca şu anda sendede karanlık işaret var."
Harry yanağından öptü.
"Umrumda değil. O işareti sana yakın olabilmek için aldım sadece.
Babanın gözüne girmeliydim. Ve yaptığım onca şeyden sonra final buydu işte."
"Bana her şeyi anlatmalısın. 3 ayda ne oldu Potter? Babamla nasıl karşılaştın?
Ne yaptı sana böyle? Çok fazla sorum var şu anda."
"Hepsini cevaplarım güzelim. Hey Draco, sen istiyorsan gizlice iyilerin yanında olabiliriz."
"Ya yakalanırsak?"
Harry kollarını sıkı sıkı doladı ince sayılabilecek beline.
"Mmm o zaman seni buradan kaçırırım. Kendi aralarında ne bok yerlerse yesinler."
"Aptal diye boşuna demiyorum ben sana işte."
"Bakışlarından belli. Sende bana karşı boş değilsin. İkimiz her şeye karşı savaşabiliriz."
"Savaşalım. Ama şu büyük savaşı biraz düşünmeliyim."
"İstediğin kadar düşün. Sen ne dersen onu yapacağım güzelim."
Draco ona sıkı sıkı sarılıp yanağından öptü. Uzun süredir ondan hoşlanıyordu.
Şimdi bulmuşken bu fırsatı elinin tersiyle itemezdi.
Hem Harry'nin söylediğine göre babasıda bu ilişkiyi onaylamıştı.
Artık o kadar imkansız değillerdi. Beraber bir hayatları olabilirdi.
"Potter! Draco! Ayrılın. Müdür Dumbledore seni odasında bekliyor Potter."
Draco içeriye dalan Snape'e "Ceza mı alacak?" Diye sordu.
"Büyük ihtimalle evet. Gelip kendin öğrenebilirsin.
Çünkü ilginç bir şekilde bunu Lucius anında öğrenmiş.
Ve onun velisi konumunda müdürle konuşmaya geldi.
Bunu anlayamıyorum... O Potter çocuğunu... Her neyse. Baban senide istedi. Gidelim."
Draco yutkunurken Harry onun elini tuttu ve yürümeye başladılar.
"Kayınbabam diye demiyorum babana minnettarım.
Hem sen onun sayesinde varsın hemde bu yaz beni çok iyi eğitti.
Şimdide velim olarak gelmiş nasıl olaydan haberi olduysa hemen."
"Şu yaz işini sonra konuşacağız. Babam hiç minnet duyulacak biri değildir.
O kendi çıkarlarına bakar sadece. Ve her şeyden haberi olur.
Ayrıca o senin kayınbaban falan değil Potter. Kendi kendine gelin güvey olma."
Onlar fısıldaşırken odaya vardıkları için Snape durup kapıyı açtı.
İkiside el ele içeriye girdiklerinde Lucius Malfoy gülümsüyordu.
[End of Chapter]
Yazar Notu;
[498 Kelime]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
True Or Wrong? [DRARRY]
FanfictionHarry sırf Draco ile olabilmek için yeni yılda Slytherin'e geçmek ister. Bu konuda oldukça kararlıyken en yakınlarını bile karşısına alır. [DRARRY]