" bir çay meselesi "

57 10 0
                                    


"Duydun mu Shin ve Yeon grup anlaşmaya gidiyormuş"

"İki grubu sakinleştirmekte cidden yürek ister"

"Arabulucular iyi para kazanıyor mudur acaba?"

Mino okuduğu gazeteyi gülerek çevirirken yerinden kalktı ve gelen metroya bindi. Bugün takvimde işaretledikleri gündü, toplantının olacağı gün. En zahmetli işleri Jennie onun üstüne yığdığı için 2 gün boyunca uykuyu ona yasaklamıştı. Bir sürü ev gezmişti hatta il dışına bile çıkmıştı tabii amaç Tae Jun'u bulmak olduğundan hayıflanmıyordu. Ona olan eski borcunu ödemek istiyordu, geçmişe dönüp baktığında çok fazla kişiye borcu vardı. Dışardan bakıldığında Jennie'den daha olgun ya da daha dengeli gibi dursa da bu son 8 senedir oluşan karakterinden dolayıydı. Eskiden Jennie'den daha dengesiz, vurdumduymazdı. Üzüm üzüme baka baka kararır derlerdi, Jennie büyüdükçe onun kötü huylarını alır olmuştu. Boş bir yer bulup oturdu etrafında olan insanlara baktı.

Her yaştan insanı görebiliyordu, her duygudan bir parça vardı hepsinde. Günü kötü geçenler ve iyi geçenlerin arasında ki farkı görebiliyordu. Bir grup liseli çocuk yanı başında mafyalar hakkında konuşmaya devam ediyorlardı. Gençler arasında popülerleşen mafya imajına anlam veremiyordu. İçinde doğduğu bu yeri elinde imkanı olsa kendisiyle beraber yok ederdi. Sözde erkeklerin hüküm sürdüğü bu dünyada adalet ya da zevk uğruna harcanan kadınlar ve çocukları gördükleri zaman yine arzu edebilecekler miydi? Bir gün önce yanında olan arkadaşının bir gün sonra kollarında can vermesini kaldırabilecekler miydi? Yiyecekleri tonla dayağa katlanabilecekler miydi?

Hatırlamaktan hoşlanmadığı anılar çoktu. Normal bir hayata sahip olma arzusuyla dolup taşıyordu, dert edeceği şeyin faturalar ya da kira olmasını istiyordu. Şuan bu istediklerine çok uzaktı onları bu işin içine sokan kişileri bitirmeden önce istediğine kavuşamayacaktı.

Bu kısaca bir intikam isteğiydi.

Boktan bir aile ya da boktan bir evde doğmak onun seçimi değildi ama en azından kaçabileceği şanslar olduğunda eğer gitmesine izin verilseydi daha farklı bir hayat yaşayabilirdi.

Ama izin vermediler.

Dişlerini sıkarken anons ile ayağa kalktı ve kapıya yanaştı. Kendini bildiğinden beri sahip olduğu sadece 2 şey vardı, Jennie ve Ji Won. Onlardan başka kimseyi hayatına sokmayacağını söylemişti kendine küçükken, bu sözü ona yalatmak isteyen evren ise kazandığı ve kaybettiği dostlarıyla birlikte kalbine bir ağırlık koymaya karar vermişti. Yürüyen merdivenler yerine merdivenler çıkmayı tercih etti.

Jennie olsa yürüyen merdivene binerken bana söylenirdi

İç çekti.

Ji Won olsaydı yürüyen merdivene biner ama yürümeye devam ederdi

Kişiliklerini arasındaki fark bu örnekle anlatılabilirdi. Jennie her zaman kolay yoldan ama ağır ağır işlerini hallederdi, Ji Won her zaman kolay yoldan ama hızlı hızlı işlerini hallederdi, Mino ise uzun yoldan yavaş yavaş. Bu huylarının pozitif ya da negatif etkileri vardı ama bunları en iyi şekilde kullanan kişiler her zaman başarıyı elde etmişti. Çocukken pek anlamamıştı yetişkinlerin neden onlara altın kaşıkla doğmuşlar gibi davrandıklarını, büyüdükçe ve arkasına baktıkça bir şeyler netleşmişti. Yalnız Jennie, sadece o çocukluklarından beri ne için kullanıldıklarını çok iyi biliyordu ve o da onları kullanmaya başlamıştı.

O kadar çok acı çekmişlerdi ki artık acıyı hissedemiyorlardı, nefes alıp vermek gibi hissettiriyordu.

Metrodan çıktı ve esen havayla ceketine sarıldı. "Bu aralar soğudu iyice" Fermuarını çekerken gazeteyi kolunun arasına sıkıştırıp ellerini ceplerine koydu. Eski geri dönüşüm mahallesinde olduğunun kanaatindeydi, kendisi hariç bir iki kişinin bildiği bir yerdi. Tae Jun'un aklını toplamak adına gittiği bu yer, vefat eden annesinin eviydi. Yokuş aşağı yürürken yanından geçip giden çocuklara baktı ve gülümsedi. Hangi birinin nasıl bir hayata sahip olduğunu tahmin edebiliyor oluşu onu hüzünlendiriyordu, ellerinden doğru kişilerin tutmasını dileyerek yoluna devam etti.

payback : revenge of the past livesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin