"aranan kişiye ulaşım sağlanamıyor"

55 6 0
                                    


Yerde bedeni gördü. İçinde büyüyen korkuyla bir iki adım attı ve etrafına bakındı. Terk edilmiş bir bina her yerde örümcek yuvaları, tozlar, yere düşmüş duvar parçaları, kırık cam şişeleri. Doğduğundan beri alışkın olduğu bu ortam onu germemişti ama iyi anıları da hatırlatmamıştı.

Bir adım daha attığında yerde bir iğne ve plastik bir boru buldu. Bedene baktı ayaklarından başlayarak. Bacakları çıplaktı, iç çamaşırının bir tarafı yırtıktı ama cinsel organını kapatıyordu. Bedenini bir sürü iğne izi, morluk ve çizikler süslüyordu. Gözleri yavaşça bedene ait olan yüzü bulduğunda elleri titremeye başlarken nefesi kesildi.

"Acıları unutucaksın diyorum oğlum, piyasanın en yenisi"

Ağzından köpükler çıkarken gözleri geriye yuvarlanmıştı ve bu sima kendisinden başkası değildi. Gerilerken ellerini yüzüne yerleştirdi, tırnakları tenini çizerken etrafa ayna bulmak umuduyla baktı. Yüzü yabancı geldi kendine neye benzediğini unuturken adım sesleriyle omzunun ardından arkasına hızlıca döndü.

"Yoon Gi"

Gözlerini sakince araladı, kabus görmeden bir uykusu geçebilecek miydi acaba bir gün?

Esen rüzgar yüzünü jilet gibi keserken gözlerini ovuşturdu. "Saat kaç oldu?"

So Yeon bileğine baktı. "13.25" Dizlerini kendine çekerken elini arkasında yastık olarak kullandığı ceketine uzattı. "Öğle molasının bitmesine 5 dakka, iyi uyandırmışsın"

Dudaklarını yalarken başını önüne eğdi. Elinde olan kalemi parmaklarında dolaştırırken patronu ceketinden metal kutuyu çıkardı ve hala titremeyi kesemiyordu. Birkaç denemenin ardından açabildiği kutuyu ve sigaralarına baktı ama gözleri hapları arıyordu.

"Seni 5 dakka kaldığı için uyandırmadım, yine sayıklıyordun"

Başını sallarken küçük yükseklikten atladı. Sanki önemli bir şey değilmiş gibi davranması So Yeon'u endişelendirdiği gibi içten içe o da endişeliydi.

Kurtulmak istediği bu bağımlılık onu zorluyordu. Toplantılarda yersiz gelen titremeler, üşümeler, baş dönmeleri ve geriye kalan diğer yoksunluk belirtileri. Sinir bozucuydu elbette onun gibi bir adamın bu saçma salak şeylere zayıf olması. Ama bu sefer olan niyeti eski denemelerinde olduğu niyetleri gibi değildi.

Gerçekten yapacaktı, ona en savunmasız anında uzatılan bu yatıştırıcıları bırakacaktı ve yanında getirdiği her şeyi.

34 yaşında buna karar vermesi biraz geç kalmışlık olsa da hiçbir şey için geç değildi.

"Yemek yemeyecek misin?" Yanına gelen So Yeon'la kapıdan geçtiler ve asansöre ilerlediler. "Aç değilim" So Yeon göz devirirken küçük bir yumruğu karnına geçirdiğinde öksürerek eğilen Yoon Gi'ye karşı acıyarak baktı. "Mide öz suyun bile kalmamış midende, sana bir şeyler söylüyorum itiraz etmeden yiyeceksin" Asansöre bindiklerinde karnını tutan Yoon Gi sırıtarak kızgın yüz ifadesine baktı. "So Yeon, hatırladığım kadarıyla açlıktan kıvranırken bile annem benimle böyle ilgilenmiyordu"

"Bu biraz karanlık oldu" Omuz silkti ve değişen sayılara baktı.

"Hayatın gerçekleri diyelim ama tüm bunlar için..." Ona baktığında gözlerinde çok nadir kişilerin gördüğü bir parıltı vardı. "Minnettarım" So Yeon burun kıvırırken kolların göğsünde birleştirdi. "Olmalısın zaten" İki dost gülerek açılan kapılardan çıkarken ikisinin arasından geçen bir beden savrulan saçlarıyla dikkatlerini çekti. Kaşlarını çatarak omuzlarının ardından arkalarına baktıklarında maskeli yüzün görmelerine izin verdiği kedi gözleri tanıdık geldi.

payback : revenge of the past livesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin