"arabulucunun sıradan bir günü"

139 17 3
                                    


2022 Seul, 12.50

Seul gerek eğlenceli sektörü gerek turizmi olsun yaşamak için ya da ziyaret etmek için tercih edilen bir ülkeydi. Ülkeyi tamamen mükemmel bir şekilde yansıtan medya, statü farklarının kalın çizgilerle belirlendiği bu ülkenin gerçek yüzünü hala buzdağının görünmeyen tarafı olarak tutmaya çalışıyordu.

Sorumsuz siyasetçiler ve onların bu boşluğundan yararlanan mafyalar bir nevi ülkeyi yönetiyordu. Küçük bir grup olup zamanla çeteye dönüşüp ardından mafyalığa bürünüp kendilerini kamuda yasal yollarla gösterecek kadar ilerlemiş olan sayılı kişilerin arasında gidip gelen topun son vuruşu olacak "altın vuruş" kime kalacak tartışması son 3 aydır devam ediyordu.

Büyük kuruluşlardan biri olan Hwa Grup'un 1. Nesil kurucusu olan Song Kwan Yung'un mirası olarak bilinen bu altın vuruşun ne olduğu bilinmiyor olsa bile farklı tahminler ve teoriler ortaya atıldıkça talipleri gittikçe artıyordu. 1. Nesiller arasında süren soğuk savaş ise 2. Nesil arasında daha sert bir şekilde ilerliyordu. "... Grup hamle yapacaktır bunu engellemeliyiz" Sekreter Jian boğazını temizledi. "Biraz sakin olun lütfen" Yerine oturan Bay ...'a karşın Bayan ... cevap verdi. "Mirasın yerini biliyor olamazlar değil mi?"

"Bu kadar çok ısrarcı olmaları belki de bu yüzdendir"

"Saçmalamayın lütfen Bay ... mirasın yerini kimse doğru düzgün bilmiyor"

Bay ... alayla gülerek sandalyesinde geriye yaslandı. "Bence tavan aralarında gezinen fareler gayet farkındalar"

Başkan Geon U yerinden doğrularak hepsinin tek tek susmasını sağlarken boğazını temizledi. "... Grup sadece aslanın ağzından yemeğini almaya çalışıyor ama yemeğin kendisi olduğundan haberi yok" Diğerleri sessizleşirken Başkan Geon U devam etti. "Bırakın denesinler medyaya karşı oynasınlar miras hakkında kimsenin bir fikri yok, bunu bir kenara atarsak asıl konumuz olan o yeni tiyatro alanı bizim olacak bunun için elinizden gelen her şeyi yapın"

Geon U sekreterine attığı bakışın ardından Jian ayağa kalktı. "Bugünlük burada bitiriyoruz" Müdürlerin bazıları homurdanarak bazıları ise sessizce toplantı odasından çıktı. "Havalı bir konuşmaydı" Yoon Gi ceketinin iliğini açarken kravatını gevşetti. "Bazıları gereksiz endişe ediyor"

Yoon Gi alayla gülerken cevapladı. "Geminin sonuna kadar bekleyip keman çalmak istemiyorlar sonuçta"

Geon U kaşlarını kaldırarak ona doğru döndü ve dirseklerini koltuğunun kollarına dayadı. "Peki ya siz Bay Yoon Gi?" Yoon Gi omuz silkti. "Ben beklerdim ama keman çalmak için değil kalanları çalmak için" Geon U gülerek başını yere ederken Jian mırıldandı. "Tabii hayvan doğasından vazgeçemiyor" Yoon Gi ayağa kalktı. "İltifatımı aldığıma göre bende kaçayım"

"Senden bir ricam var"

Yoon Gi omuzunun ardından ona baktı. "Ne gibi?" Geon U boğazını temizledi. "Bana birini bulman gerekiyor" Yoon Gi dudaklarını yalarken önüne döndü. "Kimi?"

"Jennie Kim! Benim iş yerimde uyuklayabilecek cesareti nasıl gösterebiliyorsun?"

Yaşlı adam Hoon Gi paspasın sopasını ocağın yanına çökmüş olan kızın başına geçirirken küfrederek yerinden kalktı. "Şurada gözümü dinlendiriyordum ihtiyar hemen car car başlama" Hoon Gi yüzünü buruşturdu. "Yarım saattir orada bekliyorsun bende sanıyorum ki ocakta bir problem var" Gözlerini ovuştururken esnedi. "Zaten kimse yok neyin lafını yapıyorsun?" İkinci bir sopa darbesiyle onun menzil alanından kaçarken elinde kasalarla yanlarından geçmeye çalışan Mino'ya çarptı.

payback : revenge of the past livesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin