Bir Hüzün Boyu

248 21 3
                                    

Beyaz papatyalar , mor sümbüller..
Her ağacın beyaz ve pembe çiçekleri..
Bahar yine aynı bahar..
Öğlen saat 12.30 olunca çalmıştı okulun o sinir bozucu zili..
Son senemdi artık.
Gitmekten usandığım okuldan kurtulmama bir mevsim kalmıştı sadece.
Tek başıma kalktığım sıradan tek başıma eve gitmek için yol aldım.
Ev ile okul arası çok mesafe yoktu , olsa bile senin ile geçtiğimiz yollar veda ettiğin park , beklediğin sokağın başı hep aynıydı..
Bugün içimde ufak bir sıkıntı ufak bir bunaltı ile yürüyordum her gün yürüdüğüm yolları.
Eve gittiğimde karnım çok açtı , önce okul formamı çıkardım.
Elimi yüzümü yıkadım mutfağa girdim.
Acaba ne yapsam kendime diye düşünürken birden telefonum çaldı..
O zamanların en popüler telefonu , kapağını kaldırınca ses bile çıkarıyordu..
Telefonu açtığımda annemin sesini duydum ve huzur dolarken her zaman içime , o an çağın bütün acısı üstümdeydi sanki..
Annem ağlıyordu..
Hiç alışkın değildim onun ağlamasına..
Öldü dedi..
Öldü..
Anne kim öldü diyemiyordum , suskunluk boğazımı kitlemişti.
Ergenlik çağımın en büyük trajedisini yaşıyordum sanki.
Babası ölmüştü..
Daha delikanlı çağında kaybetmişti babasını.
Ağlıyordum çaresizce..
Onu düşünüyordum..
Düzeni alt üst olacaktı , düşünceleri , hayatı..
O küçük çocuk geliyordu gözümün önüne , yıkılacaktı..
Apar topar evlerine gittim.
Gözlerim, oyun oynadığımız her köşeye bir damla yaş bırakıyordu.
Evlerimiz arasına iki sokak mesafe aldığından , gitmek çok uzun sürmedi.
Hızlıca apartmanlarının girişindeki uzun ve dar koridoru yürüyordum.
Hızlıca hızlıca kaç insana çarptım bilmiyorum.
Acaba ne haldeydi o ?
Gelmiş miydi yurtdışından?
Ağlar mıydı ?
Ağlar mıydı erkeklerde?
Ben bir ton soru ile ağlarken döndüğüm apartman köşesinde kaldı gözüm..
Başını kollarının arasına gömmüştü.
Tanınmaz bir haldeydi..
Tekrar döndüm baktım , yanlış mı görüyordum ?
Yanaklarının yan tarafından başlayıp yüzünde ahenkle süzülen sakallar ona mı aitti ?
En son gördüğüm geniş omuzları iki katına mı çıkmıştı ?
O Tombul elleri ne zaman böyle muazzamlaşmıştı?
Peki ya ona mı aitti keskin gözlerinin üstüne düşen kahküllerini dağıtam uzun ve gür saçları?
Ayaklarımı fark etmiş olmalı ki , başını kaldırdı.
Gözleri kızarmıştı , sağ elinin işaret parmağı ile gözlerinde biriken yaşı sildi..
Hızla yerinden kalktı.
Ve yürümeye başladı , arkasına bakmadan.
İstemsizce takip ediyordum , büyümüş ayakları ile attığı her adımı..
Yürüdü yürüdü.
Ta ki çiçeklerini pembenin en açık tonu ile açmış vişne ağacının altında durana kadar..
Esiyordu yavaş yavaş rüzgar , ben ona bakıyordum o yere..
Üzerime yağıyordu çiçeğin yaprakları ;
kar gibi ,
aşk gibi..
Yüzünü kaldırdı , yüzümden akıyordu göz yaşları.
Cebinden mendil çıkarttı..
Uzattı.
'Ağlama' dedi..
Sesi sanki kilometrelerce uzaktı bana.
Mektup kağıdına mürekkebini koklatmış kişi durmuyordu karşımda.
Belki de dedim yorgundu , belki hala atlatamamıştı şokunu.
Belki de , bilmiyordum işte..
Bir kaç dakika daha durduk öylece.
Tam 3 sene sonra yeniden görüyordum , yenilenmiş yüzünü.
Sanki yeniden doğmuş gibiydi.
Başını tekrar kaldırdı ve telefonu çalmaya başladı..
Telefonunu kapattı ve bana baktı :
'Ne kadar da büyümüşsün.' dedi.
Sen de öyle demeye kalmadan ekledi cümlelerine bir yenisini.
'Ben de büyüdüm , uzakta kalarak , acılarımla.'
'Ben.. ben gidiyorum' dedi.
Tekrar tekrar yankılanıyordu bu ses kulaklarımda.
Bu ikinci gidiyorum değişiydi.
Sesi henüz çocukken duyduğum o sesi , geliyordu aklıma ve şimdide çınlıyordu ona ait olamayan o tok sesi..
Tanıyamıyordum , çok değişmişti.
Arkasını döndü ilerliyordu ve ben taş kesilmiştim yürüyemiyordum.
Bir anda cebinden bir şeyin yere düştüğünü fark ettim.
Eğildim ve bir kağıt parçası olduğunu sezdim.
Elime aldım , ona baktım.
Yürüyordu..
Durmadan..
Tam atacaktım ki bir fotoğraf olduğunu fark ettim.
Çevirip baktığım da , gözlerimin kör olmasını deli gibi dilediğim bir an ile yüzyüzeydim..
O kız , o kızda kimdi ?
Inanamıyordum.
Yere oturdum.
Nefes alıyordum galiba.
Ama emin değildim.
Bu muydu seni o kadar değiştiren dedim..?
Önce gülümsedim.
Ve sonra...
Kimsenin çıkaramayacağı kadar derinlerdeydim..
Göz yaşlarım vardı benim mesafeleri unutturan , göz yaşlarım vardı benim mesafelerden daha uzak..
Sen bu değildin tanıyamıyordum seni..
Sen bu değildin..

Gece Mavisine Beyaz Bir Yıldız :
Ufaktık , acılar üstümüze düştü..
Yıldızlar üzerimize indi , Güneş yüreğimizi yaktı..
Ufaktık , belki ne yaşadığımızı anlamayacak kadar ufak ama uzaktık , mesafeler kadar hançer saplanmış bedenimizi taşıyacak kadar uzak..

Sen BilirsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin