10:Mezar

30 2 0
                                    

Mary White

26 Aralık 1957-2 Mayıs 1998

Küçük kız saçlarını geriye atarak mezar taşını okudu.Mezarın yanında bitmiş olan papatyalar rüzgar olmamasına rağmen onu hissedip hareket etmişti.

Lily Luna Potter bu kuytu köşedeki mezara gelmeyi severdi.Mary White ailesinde saygın bir kişilikti.Fotğraflara bakılınca hızlı yaşlanmış ve çok güzel bulduğu biriydi.Babası ise Voldemort'un karşına çıkmasını sağlayan özgüvenin bir parçasının ondan geldiğini,yüz yaşını geçmiş Dumbledore gibi konuştuğunu ve duygularını çok yansıtmadığını söylerdi.

Ağaçların arasından Hugo çıktı.Buraya ikinci kez gelen Hugo da mezardan hoşlanıyordu.Aslında Sirius,mezar Azkaban'a girmemiş Ölüm Yiyen'ler tarafından yağmalanmasın diye bilinen tüm koruma büyülerini yapmıştı.Bu büyülerin yaydığı koruma sağlayan aura herkese huzur veriyordu.

-Mary White'ı görmeyi çok istedim.
-Sirius bize onun hakkında bir kelime bile etmedi.Ama babam onu Mary'nin günlüğünü okurken ve ağlarken yakalamış.
-Belki çok yakın arkadaşlardı ve Çapulcular'ın durumunu biliyorsun.Bu da ona fazla gelmiştir.

Mezardaki papatyalar bu sözün üstüne yine rüzgar olmamasına rağmen çok fazla sallanıyordu,4 tanesi kökleriyle beraber koptu.Bunun nedeni üzerinde büyüdükleri büyülü topraklardı.Papatyaların kopmasıyla Lily bu tahminin çok yanlış olduğunu anladı.

-Kesinlikle daha fazlası var bence Lily.
-Ne olabilir ki?Acaba aşık mı oldu birine?
-Belki.
-Selam Lily,Hgo.

Sirius'un bir anda duydukları sesi ile çocuklar hemen arkalarına döndü.

-Senin Hogwarts'ta ne işin var Sirius?
-Nev-Profesör Longbottom ve McGonagall'ı ziyarete geldim.
-Profesör Longbottom'un adının Neville olduğunu ve McGonagall'a Minnie dediğini biliyoruz Sirius.

Sirius bundan sonra gülümsedi,ama gülümsemesi hemen soldu,McGonagall'a Minnie demeye James Mickie Mouse izlemeye başladığı zaman başlamıştı.Her yerde bir anı vardı.'Şurada Lily James'in teklifini kabul etmişti' veya 'Tam burada Rapunzel Malfoy'un saçı pembe olmuştu' gibi şeyler.Komik olan bu anılardaki herkes ölüydü.

Mary White ayrı bir mevzuydu.Ona aşık falan değildi,hep bir abla olarak görmüştü onu.Ama onun günlüğünü okumak gözünü açmıştı.

Mary'nin Washington'daki en sefil mahallede oturduğunu biliyordu ama bu kadarını beklemiyordu.Gün boyu kupayı güğsünde taşıyordu,geceleri ise tüplü televizyonun içine koyuyordu.Bir ekmeği çoğaltma büyüsü ile çoğalttığı zaman bile aç yattığı oluyordu.Anneannesinin nişan yüzüğünü rehin verip yerine peynir aldığını düşünmek acı veriyordu.

27 ve 28'inci doğum gününü gazetede yazan tarih ile öğrenmişti.5 yıl boyunca yaşını unutmuştu,4 Nisan 1991'deki yazıyı ezbere biliyordu.Zaten bir cümleydi.

34 yaşında olduğumu öğrendim.

Ama 1995'te balayan aşk yazıları ile daha da kötü olmuştu Sirius.Çok saf bir aşka benziyordu.

Her gülümsediğinde bir anda gülümsemeyi bırakıp dalıyor,acı bir ifade ile birşeyler düşündükten sonra başını sallayıp normale dönüyor.Bu kadar güzel anıya sahip olmak ve hayatı yaşamak ama sonradan bir tanesini bile düşünememek,içlerindeki birinin ölü olması acı verici olması.Keşke onu gülümsetebilsem...Ama ben onun için en fazla bir ablayım,belki saçlarımdaki beyazlardan,belki de kırışıklıklarımdan.Onun için en fazla bir abla olabilirim.

-Sirius.

Sirius adını duyması ile hemen çevresine bakınmıştı.Lily daldığı için adını söylemişti.

-Ben gideyim.
-Biz de Hogwarts'ıniçine gidelim Lily.

Yine karnındaki garip ve acı veren hisle mezardan ayrıldı.

Mary White:Hortkuluk HırsızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin