Merhaba arkadaşlar bölümden önce bir şeyler söylemek istiyorum. Bir açıklama gelmeden Ognis'in ayrıldığını düşünmüyordum ama artık düşünüyorum maalesef. Zaten ben bir süredir shipi salmıştım, ilgimi çekmiyordu. Bu hikayeye de sırf birkaç kişi okuyor diye devam ediyordum ama artık gerçekten devam etmek istemiyorum. Zaten bu bölümden sonra iki bölüme final olacaktı, sona gelmiştik. Ne yapsam bilmiyorum, fikirlerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim bebeklerimm ❤
-Şehzade Ogeday
"Destur Şehzade Ogeday Hazretleri!"
Hüseyin Çavuş'un ismimi zikretmesiyle Erzurum Beylerbeyi'nin sarayına girdim. O da bahçede adamlarıyla birlikte beni bekliyordu. Arkamda da oğullarım ve Atmaca vardı. Ayas Paşa başını eğdi.
"Erzurum'a hoş geldiniz şehzade hazretleri."
"Hoş bulduk Ayas Paşa, zannediyorum olan biten her şeyden haberin var."
"Şehzadem bu, hünkarım Sultan Süleyman Han'ın fermanışerifidir. Hudutlardaki bütün sancaklara gönderildi," diyerek elindeki mektubu gösterdi ve açtı. "Erzurum Beylerbeyi'sine hüküm ki, oğlum Ogeday isyanitüccan eyleyip yanındaki eşkıyalarla firar etmiştir. Katline fetva verilmiş asi şehzademin mülküm dışına firarına zinhar müsaade edilmeyecek, görüldüğü yerde yakalanacak, ölü ya da diri teslim edilecektir. Ele geçirilmesi için hizmet edecekler terakki ve tathiflere mazhar olacaklardır amma her kim gaflet edip bu emrime itaat etmez ve dahi asi şehzadeye yardım eder ise aynı suçu işledikleri kabul edilip idam edileceklerdir. Bana gelen mukayet olup gaflet üzre olmayasın."
Mektubu bitirdikten sonra gözlerimin içine baktı, ben de sertçe ona bakıyordum. Yanımdaki Atmaca hançerine davranmışken Ayas Paşa elindeki mektubu yırttı ve başını eğdi.
"Şehzade Ogeday Hazretleri, bu gözler daha evvel masum bir şehzadenin katline şahit oldu. İkincisine gönlüm razı değil, padişah efendimizin sizi affetmesi için her şeyi yapacağım. Canım yolunuzda, başım uğrunuzda feda olsun." Eğilip eteğimi öperek başına koydu.
Gülümseyerek ona teşekkür ettim. Ardından beni sarayına buyur etti. Dairesindeki divana oturduğumda karşıma geçti, yanında da Atmaca ve Hüseyin Çavuş duruyordu.
"Bir an evvel gitmeniz lazım şehzadem, daha büyük bir ordu geliyor. Birkaç günlük uzaklıktalar sadece."
"Daha nereye gidebilirim Ayas Paşa, bundan ötesi Acem Diyarı. Alenen düşmanın kucağına sürüklüyorlar beni, bu nasıl bir zulüm?"
"Elbet bu karanlık günler bitecek şehzadem, unutmayın ki iyi bir serdar gerektiğinde geri çekilmesini bilmeli. Hazinemde ve cephanemde ne varsa sizindir, ilaveten iki bin askerim de emrinizdedir." Başımı salladım.
"Ayas Paşa, bu yaptığının bedelini biliyorsun öyle değil mi?" Tebessüm ederek başını salladı. "Allah'a şükürler olsun, senin gibi mert ve yiğit adamlar da yaşıyor bu cihanda."
*
"Şehzadem, günlerdir yoldayız. Benim için bir sıkıntı yok fakat kardeşim bir hayli yoruldu, nereye gidiyoruz?" diye sorarak yanıma geldi oğlum.
"Benden izahat mı bekliyorsun Orhan, kardeşinin yanına dön hemen!"
Orhan selam verip kardeşinin yanına gidecekken Atmaca onu kenara çekti. Benden biraz uzakta olsalar da seslerini duyabiliyordum.
"Kars Kalesi'ne gidiyoruz. Şehzade Ogeday'ın tavrına alınmayın ne olur, zor günler geçiriyor malumunuz," dedi Atmaca.
Orhan başını sallayıp biraz ilerimizde tek başına oturan kardeşinin yanına gitti. Atmaca da benim yanıma gelip selam verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İktidar Oyunları | ognis.
FanfictionKanuni Sultan Süleyman'ın halasının torunu olan Mahnisa Sultan, ailesini kaybetmesinin ardından padişahının himayesi altında saraya gelir. İlk defa Osmanlı Sarayı'na gelecek olan genç kız, başına geleceklerden ve bu sarayda Hürrem Sultan'ın şehzadel...