maricón. [minlix]

4.8K 160 90
                                    

...

Lee Felix Yongbok..

Yeraltı dünyasının en küçük üyesiydi. 21 yaşında ki bu küçük üye, şimdiden en korkulan kişi olmayı başarmıştı bile. Bunun sebebi ise yıllardır hüküm süren, herkese acı çektiren babasını tüm yeraltı dünyasının önünde acımadan öldürmesiydi.

Herkes ondan korkarken, uzak dururken tek bir kişi ona karşı geliyordu.

Lee Minho.

Felix'ten korkmayan tek insandı. Ona emir savurabilecek kadar umursamıyordu onu. Her şeyin yaş olduğunu savunan biriydi. Fakat aralarında sadece 8 yaş vardı. Bu 8 yaşı kullanıp onu ezmek istiyordu.

Felix genel hayatta korkunç gezerken hyunglarının yanına gelince bir bebeğe dönüşüyordu. Şimdi de aynen öyleydi.

Karşısında ki Hyunjin ile oyun oynuyordu. Oyunda yenildiği için dudakları büzülmüştü. Şuan tam bir bebekti. Bu halini gören biri ondan korkmak yerine gelir yanaklarını sıkardı.

"Ya hyung ya! Sen hep beni yeniyorsun!"

Hyunjin Felix'in mızmızlanmasıyla yerinden kalkıp onun yanına oturdu. Küçüğünün yanaklarını sıktı. Felix ona sokulup yerde ki oyun tahtasına baktı. Her zaman bu oyunu oynamalarına rağmen bir türlü yenemiyordu onu. Sinir bozuyordu bu durum.

"Biraz daha çalışmalısın perim. Böylece hyungunu geçebilirsin."

"Sürekli oynuyoruz ama seni geçemiyorum ben."

Felix tekrar dudak büzüp Hyunjin'in bir dizine oturdu. Ona sarılacakken kapının açılmasıyla yüz hatları sertleşti. Hemen kalkıp karşısında ki adama baktı.

En büyük düşmanına.

"Sanırım yeraltının yeni babası bir ibne?"

Minho'dan duyduğu cümle onu kışkırtırken sakin kalmak için çabalıyordu. Gri saçlarını arkaya itip derin bir nefes çekti içine.

"Ne istiyorsun Lino?"

"Sana kaç kez söylemem gerekiyor böyle seslenme diye?!"

"Oh, kusura bakma! Kızın teki altında inlerken öyle söyleyince bende söylemek istedim."

Yüzüne iğrenç bir gülümseme yerleştirip Minho'nun gözlerinin içine bakmaya devam etti.

Gördüğü en güzel gözler düşmanındaydı. Bu yüzden ne zaman karşı karşıya gelseler gözlerinin en dibine kadar bakardı istemsizce.

Minho sinirlendiğini hissediyordu. Ama bu sinir Felix'in 'Lino'yu duyması değildi. Siniri tamamen Felix'in arkasında ki adamaydı. Felix'in belini tutuyordu ve bu onu çıldırtıyordu.

Yüzüne alaycıl bir gülümseme yerleştirip Felix'in üstüne yürümeye başladı. Bir adım kala durdu. İkisi de birbirinin nefeslerini hissediyordu.

"Hyung, gidebilirsin."

"Saçmalama Felix! Seni bu adamla tek başına bırakmam!"

"Bir şey olmayacak! O bana zarar veremez!"

Hyunjin zor da olsa ikna olunca dışarı çıktı. Sinirle o katı terketti.

Minho bir anda Felix'in boğazına yapışıp yüzlerini yaklaştırdı.

"Benim sevgilim, neden başka bir herifin dizinde oturuyordu? Bunu açıklayabilir misin bana?!"

Felix sertçe yutkundu. Adem elması Minho'nun avucunun içinde hareket etti.

"Açıkla! Neden o herifin dizinde oturuyordun!"

"Seni ilgilendiriyor mu Lee Minho?"

Felix'in meydan okumasıyla kıkırdadı. Bu kıkırdaması tamamen sinirden ibaretti. Felix'i ittirerek küçük odaya ilerletti. Kapıya geldiği an Felix'in cebinde ki anahtarları aldı. Kapıyı kolayca açarken Felix'i içeri itti.

lf × skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin