ilk uc biasimi getirdim size
bayadir atmiyorum burayaaaa
...
"Hyung! Hyung uyan!"
Felix durmadan uyuyan hyungunu sarsıyor, bir yandan da söyleniyordu. Uyanmak bir yana, kıpırdamıyordu bile. En sonunda pes edip yatağa çıktı. Yüz üstü yatmasını fırsat bilip sırtına uzandı. Elleri kenarlardan sarksa da umursamadan gözlerini kapattı.
Onun da uykuya ihtiyacı vardı ama Avustralya'dan geldiği an hyunguna koşmuştu.
"Uyanmıyor mu tatlım?"
Hyungunun annesinin sesini duyduğunda kafasını kaldırıp çevirdi. Olumsuz anlamda sallayıp tekrar yattı. Kadın küçük bir kahkaha bıraktıktan sonra kapıyı da kapatıp gitmişti. Felix oflayarak ters dönmüş, sırtlarını birleştirmişti.
Hyungunu bir yatak olarak kullanıyordu şuan.
"Jeongin rahat dur."
"Ya hyung ne Jeongin'i! Çocuk okulda!"
Minho duyduğu sesle gözlerini aralamış etrafa bakmıştı. Kendi odasındaydı. Hatta şuan kendi yatağında uyanmıştı. Felix onun uyandığını fark ettiğinde kendini yana yatıp yüz yüze gelmelerini sağladı.
Minho gördüğü bebeksi yüzle gülümsedi. Uykusunun tamamen açılmasını sağlıyordu bu yüz.
Felix'in çenesini tutup dudaklarını birleştirdi. Küçük olan hemen karşılık verirken kendini hyungunun kucağında bulmuştu bir anda.
Minho yatarken onu kucağına çekmiş, ellerini kalçasına yerleştirmişti. Felix özlemle dudaklarını sömürürken bir anda aklına gelenle çekildi.
"Felix durma. Seni deli gibi özlemişken durma."
"Chan hyung yok ama-"
"İki aydır onunlasın Felix. Görüntülü arayıp, seni defalarca nasıl becerdiğini gösterdi. Sence onun olup olmaması umurumda mı?"
Felix tam ağzını açacakken eşofmanının içine giren elle durdu. Nefesi kesilirken kafasını Minho'nun omuzuna yatırdı. Minho elinin altında ki dolgun kalçayı sıkarken ters çevirdi. Bu sefer üstte olan oydu.
Felix heyecanla kendini sevgilisine bırakırken Minho yataktan kalktı. Küçük olan bir anda üşümesiyle ona bakmış ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışmıştı. Minho evde annesinin olduğunu bildiğinden Felix'i de kaldırmış, odadan çıkmıştı. Felix'in arkasından sarılmış aletini kalçasına bastırmıştı. Küçük olanın ağzından kısık sesli bir inleme kaçtığında sırıtmış, merdivenlerden indirmeye başlamıştı.
Annesine dışarıda kahvaltı yapacaklarını söyleyip beklemeden çıkmıştı. Felix'i arabaya bindirdiğinde kendi de yerine geçip kemerini bağlamıştı.
Üçünün kendine ait evleri vardı. Uzun zamandır ilişkileri olduğu için ayrı bir eve çıkmışlardı. Aileleri onların ilişkilerini biliyordu. Başta biraz garipsemişlerdi, özellikle Felix'in ailesi. Çocuklarının sağlıksız bir ilişki içinde olmalarını istememişlerdi ama Felix onları zorla ikna etmişti. Aileler hem çocuklarının sevgilileriyle hem de aileleriyle tanışmıştı. Hatta bazen toplanır, beraber pikniğe giderlerdi.
Üçü de bu hallerinden memnundu.
Tabii iki aydır Minho memnun olamıyordu.
Çünkü Chris, Felix'i de alıp Avustralya'ya gitmişti. Küçük olan orayı özlediği için itiraz etmemiş, hemen kabul etmişti. Buraya kadar sorun yoktu. Minho bebeklerine saygı duymuştu bu konuda.