"Dede ama ben uyumak istemiyorum."
"Şttt,kapa gözlerini ve rüyalar aleminin kapısından geç."
Gözkapaklarımın oluşturduğu karanlık ama benim kapım beyazlar içinde ve görkemli. Tüm ihtişamıyla önümde. Sadece geçmem yeterli sonra ise ne istersem o olabilir,onu yapabilirim. Özgür bir dünya. Tabi ilk geçişim ve bilmediğim bu dünyada kanatlarımla etrafı keşfedecek ve yeni gelen beni hemen anlamaları için ışıltılar sacacaktım. Ya da güzel bahçelerde gezip kahve saçları ve neşesiyle bir dostla oyunlar oynayabilecektim. Istediğim şekilde olabilecek,istediğimi yapabilecektim. Burası özgür bir dünya.
Şimdi daha iyi anlıyordum. Bazıları için cehennem olan bu dünyaya gelebilmek için bile bir bedel ödemiştik. Ayrı kalmış,özlemiş ve göz yaşı dökmüştük. Özgür bir dünya,cennet gibi olan bir dünya,ulaşılmaz ama hep taşıdığım o hayali toz bulutu için ne tür bir bedel ödemiştim?
İşte ödedigim bedel karşımdaydı. İhtişam ve görkem kaybolmuş ve geriye kuru ve yabancı tahtalar almıştı. Bensiz bir oda ama uğrayan ve tatlı bir esinti yaratan bir rüzgar gibi geçiyordum. Bedenlerin elinden tutabilmek için rüyaları kullanıyordum. Bilim buna ne der bilemem ama ben buna kuytu köşeler diyordum. Neyi unutuyorsak,neyden korkuyorsak,neyi umursamıyorsak buradaydı. Değerli bir çöp yığını. Ve altınını çöpe atmış insanlar. Kıymetli, eşsiz ama anlamsız...
Odada annesinin ona gösterdiği şekilde dans ediyor, ellerini sesini duyduğu ve istisnasız emir aldığı annesine uyduran yedisinde bir çocuk. Dansla sallanan bedenler birinin ipin boyunduruğuna girmesiyle son bulmuş. Bu onun kabusu olmuş. Ölü annesinin bedeni. Şimdi ise onun yaptığını sandığı şey bu. O ölmüş birinin etrafında dans ediyor, mırıldanıyordu. Ölümle dans. Bu çılgıncaydı.Saf nefret. Yaşamından geriye sadece bu mu kalmıştı? En kıymetlisine hem de. Yanılmıyordum. Geriye kalan bu olmuş. Anlamadan ve bilmeden kalan sorularla yaşamak ne kadar acı gelmişti kim bilir?
Şimdi sadece benim için anlamsız biri. Onunla tanışmış ve onun keşfedemediği kendini bulmuştum. Ya da keşfetmeyi istemediği birini,unutmak istediği birini. Onun istediği bu anı olmadan yaşamak benim istediğim onun bu anısıyla ölümüne dans etmek. Ve uzakta bir piyano sesi gelirken odanın duvarları ayna oldu. Kendime bakıyordum. Olgun bir kadın yüzü. Koyu sarı saçlarının omzunda süslediği beyaz elbiseli o kadın, dansın neden ona yakıştığına artık daha emindim. O bunun için yaratılmıştı. İpte dans eden,acısını şekle düşen bir beden, ona en çok dans yakışmıştı. Odadaki mırıldanma aklıma gelmiş ve ona bakmıştım. Artık karşımda duran küçük bir çocuk değil tanıdığım yirmilerindeki gençti. Bense onun sahte annesi. Şeytan, kötü bir insan kadar adi olabilir miydi? Daha kötüsünü yapabilir miydi?
Sesi tüm güzelliğiyle bize çarpıyordu. Onun annesi ona sesleniyordu. Elinden tutuyor ve yine onu ortaya çekiyordu. Ilerde bir prens olmak için dans edebilmelisin diyor ve onu buna zorluyordu. Bu halinden şikâyetçi değildi. Yavaş adımlar ve kahkahalar. Sesin annesinden geldiğine emindi ama yanılıyordu. Şimdi annesi bendim. Onunla dans eden bendim. Omzundaki sol elimi gözlerini kapatabilmek için kaldırıyor ve saçlarını okşayıp baş parmaklarını kapatıyordum. Onun bir şey demesine kalmadan onu susturuyor ve ana daha da çekiyordum. Sıra beni döndürmeye geldiğinde ellerimi sıkıca tutan elden uzaklaştırıyor ve onu savunmasız bırakıyordum. Yavaşça uzaklaşma, salınan etekler, yavaşça kayan parmaklar. Korkuyor. Çünkü onu bırakıyorum. Yardım dilenen onun sesi ve annesininkiyle karışıyor. Haykırışlar ve müzik. Hayat gibi.
"Sana ayaklarım yerden kesilir demiştim tatlım. Hadi tut beni."
Annesinin emri ona yetmişti. Bu güzel beden ondan kayıyordu. Kanatsız bir melek. Yükseliyordu, ama aslında en dibe batıyordu. O artık cennetin değil cehennemin şaheseriydi. Karşımda yirmilerindeki o çocuk sandalyeye çıkmıştı. Her uzandığında küçülen ve uzaklaşan annesinin masallarını hatırlıyor ve bunun verdiği güvenle kendisinin küçüleceğine inançı tam. O geçit kapısı...
##########################
Ruhum bedenime sert çarpmış olmalı. Ya da taşıması artık ağır geliyordu. Gün doğmadan ağrılarım dolaştığında bedenimde hayatın zehir olduğunu düşünüyordum. Taş külçesi gibi olan yorganı üstümden almamla kendimi duşa atmam arasında asırlar vardı. Kuvette öylece sıcak suya kendimi bıraktığımda dönüşü düşünüyordum. Arkası dönük o küçük beni. Kanatlarıyla bu eşsiz dünyada gezen beni. Ilk zamanları artık hatırlayamıyorum. Acaba o kanatlar ne renkti de şimdi sadece soluk ve siyah beyazdı?
Biraz kendime geldiğimde mutfağa geçip kendime tost hazırlamıştım. Televizyondaki film mecaralar peşinde kosan adamı oynatırken ben boş gözlerle seyrediyordum. Ev bugün sıkıcı olacak belli ki. Gidip hazırlanayım ve yürüyeyim. Elimdeki çayı bitirmek için aldım ve odaya geçmek üzereyken kapı zili beni kendine çekmişti. Kapıyı actığımda önümde iki polis memuru ve karşı komşum Nezahat abla bana bakıyordu.
"Buyurun?"
"Merhaba hanımefendi. Sizi kısa bir süre için korakola alabilir miyiz?"
Benden daha meraklı Nezahat abla polislere sorular soruyor ve hata yapıp yapmadığımı anlamaya çalışıyordu. En sonunda polisler onun samimiyetine kanmış olmalılar ki hastahaneye gitmem gerektigini söylemişlerdi.
"Şey için," öndeki polis memuru durakladıktan sonra devam etmişti.
"Kayhan beyin durumu için gelmeniz gerekiyor." kimden bahsediyor olduklarını biliyordum. Nezahat abla sorularını sıraladı ama bir cevap alamadı. bense hazırlanmış çıkıyordum. kolumdan tutup sonra konuşacağımızı söyledi. merdivenden sesleri ve yoldaki karışıklıklar arkada geçip gidiyor ,herkes başka bir şeyler düşünüyor kimse kimseye dikkat etmiyordu. İnsanları kandırmak bu yüzden kolaydı. Zayıfsan güçlü rolü yap, üzgünsen çok gülümse, acı çekiyorsan... Acı en zoruydu. rol yapamazsın ya ayna olur acı olarak yaşamda ya da çekilirsin kabuğuna.Kolay olansa onlara inandırmak. Gözyaşı ve biraz da kadere lanetler. Ne görüyorsa oydu. Öldüğüne ağlamıyordum. Benim için yeterince önemi yoktu. Kambur durup, içime gömüldüğüme inansam ve bunu bir süre devam ettirsem kimin neye tereddütü olurdu ki? Yalan önce kendine inanmakla başlar. Ya o hangi yalanlar silsilesini bana inandırmaya çalışıyordu.
.
.
.
.
.
* * * *
Herkese merhaba, hikayeye başlarken onu daha tam tanımadığınızı biliyorum. Ama diğer bölümler onu sevebilmenizi umuyorum. Diğer bölümler için çok heyecanlıyım. Fikirleriniz için yorumlara. Öptüm.Instagram:aheyazar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perest
Mystery / Thriller"Kapa gözlerini ve rüyalar aleminin kapısından geç. " Bir cümle bin alemin kapısını açtığında yeni siz,siz olabilir miydiniz? Artık ilk adımı attığınızda hiçbir şey istediğiniz gibi olmayacak.