7

77 8 4
                                    

BULANTI: Günlük tarzı yazı diliyle kaleme alınmış, baş kahramanımız Roquentin'in  dünya ve kendi bedenine duyduğu tiksintiyi anlatıyor. Varoluş kavramıyla yüz yüze gelen Roquentin'in değişimi...

 C: Çok normalmişsin gibi 'BULANTI' mı okuyorsun?

F: Evet, sıkıntı mı var?

C: Evet. Sende mi insanlardan tiksiniyorsun?

F: Hayır. Kendimden de insanlardan da tiksinmiyorum. Sadece acıyorum.

C: Neden?

*görüldü*

C: Soru sordum-

F: Yeterince cevap verdim uzatma. 

C: Sinirleniyorum artık.

F: Yazma o zaman ? Seni bana yazmaya zorlamıyorum değil mi?

C: Beni böyle vazgeçiremezsin

F: Neden?

C: Bende bilmiyorum

F: Hırs yaptın sanıyorum ki herkesle iletişim kurabilecek sosyal ve nazik biri olduğunu göstermeye çalışıyorsun insanlara

C: Hayır öyle yapmıyorum

F: Benimle toplumda kabul görmek için iletişim kuruyorsun onlar SOSYAL insanlar olduğu için

C: Hayır, saçmalama

F:Evet ben saçmalıyorum uyumsuz olanlar hep saçmalar

C: Öyle demedim

*görüldü*

C: Yazmayacaksın değil mi?

*görüldü*

C: Ucu sana dokunan bir olumsuzluk olduğunda kırıp döküp sonra yazmaya cesaret edemeyen bir korkaksın artık gözümde

C: Seni bunu yapmaya ben teşvik etmiş olsam da/

*görüldü*

ÖTEKİ: Kendini yiyip bitiren kişiliği bölünüp parçalanan bir adamın kurduğu dünyayı tanıyacağımız kitap Dostoyevski'nin bir başka başyapıtıdır.

C: Selam

F: Ne var?

C: Hiç sadece

(yazıyor...)

F: Öteki

C: Teşekkür ederim.

*görüldü*

C: Dün üstüne mi geldim? Özür dilerim. Kırmak istemezdim.

F: Kırmak mı?

C: Özür dilerim

F: Nefretini ve kızgınlığını ölçeklendirip sebeplerinin de üstünü kapatıp bana bulaşma. Özrüne ihtiyacım yok. Nefretine, kızgınlığına ihtiyacım yok bende yeterince var zaten. 

C: Yeterince ne? Kim senden nefret etsin ki? Kimseyle konuşmuyorsun bile

F: Herkesle uyumlu olamayan kişiliklerin birleştiği noktayım hep beraber ortak düşünmek istiyorlar ve ben buna olanak sağlıyorum

Sesini yüksek çıkaramayanlar, hiç susmayanlar, ilgi bağımlıları, her şeye alınanlar, utangaçlar, özgüvenliler, kendini beğenenler, hep sakin kalanlar, en ufak şeye sinirlenenler

 hepsi diğerleriyle görüşlerini rahat paylaşmak için birbirine benzemek istiyorlar, istediklerinin benzemekten fazlası aynı kişi olmak olduğunu anlamadan... 

Hepsi asla belli etmeden derinlerde bir yerde asla üstü açılmayacak bir örtünün altında beni seviyorlar. Çünkü ben onların düşüncelerini ortak bir konuda topluyorum hep birlikte şöyle diyorlar

'Yongbok'a bakın, yine kitap okuyor. Kesinlikle asosyalin teki.'

Karşılarında, arkalarında beni görebilecekleri her hangi bir yerde olunca tek bir konuda birbirinden farklı düşünce üretip zevk alıyorlar beni onları birleştirip konuşmalarına vesile olduğum için bastırılmış, açığa çıkmayacak sevgilerini bırakıyor duyumsadıkları nefretle eleştirip kınıyorlar.

Seni anlıyorum hakkımdakileri duyuyorsun, hepsinden nefret ettiğini biliyorum ama benim gibi olmamak için katlanıyorsun. Günlüğünde yazıyordu (hani şu düşürdüğün ama asla fark etmediğin günlüğün) ben söylemedim günlüğüne sen söyledin.

*görüldü*

F: Rolleri mi değiştik?

F: Her neyse umurumda değil ne yaparsan yap. Ne düşünürsen düşün. Sadece şuna karışabilirim ki benden aldığın o küçük hoşlantının bir an önce yok olmasını sağla. 

*görüldü*



What Are You Reading?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin