Bazen insanlar en yakınındakilere 'seni gerçekten hiç tanımamışım' diyebilir. Bazı anlar gelir ki gafil avlanırız. Aptal gibi hissedebiliriz. Geç anlamışız evet çok belli. Kendi kendimize her şey bittikten sonra düşündüğümüzde 'bunu nasıl yaparım?' diyebiliriz. Hep hatalar yaptık hep hatalar yapacağız. Önemli değil günün sonunda kendimize kattığımız şeyler değerli olacaksa sorun değil. Yaşanmasaydı kötü olaylar kişiliğimiz böyle olmayacaktı. Böylesi hepimiz için çok daha iyi. Her olayın sonunda belki de bizim için iyi olan şey budur?
Böyle düşünüyordu Jeongin. Eski arkadaş grubuna bakarken. Kimseden üstün görmüyordu kendini ama şimdi ona zorbalığa kalkışmaları neydi öyle?
Gözlerini devirip ne söylenenlere cevap verdi ne de arkasından edilen hakaretlere. Sınıfa girdiğinde daha saat çok erken olduğundan sadece üç kişi vardı.
Erkenden okula gelir ve çalışırdı Jeongin hep. Dershanede de düzenli olarak denemelerini yaptıktan sonra başarıyı yakalamıştı zaten çoktan.
Felix'i gördüğünde yavaşca sıraya kitaplarını bırakıp gülümsedi.
- Nasılsın?
- İyi.
Kitabı kapatıp gözlüklerinin altından gözlerini ovuşturdu Felix. Bugün fena hâlde gözleri ağrıyordu.
- Uykun mu var yoksa gözlerin mi ağrıyor?
- İkisi de.
Gülümsedi Jeongin.
- Gece de kitap okudun o hâlde?
-Hayır okumadım.
- Ne yaptın da uykusuz kaldın? Ben saat on biri zorla ediyorum.
- Uyku tutmamıştı bende bilgisayara baktım biraz.
- Oyun oynar mısın?
- Hayır,sevmem.
- Ben oynayınca saatler geçirdiğim için kısıtlama getirdiler. Beni hâlâ bebek sanıyorlar.
Sessiz kaldı Felix.
- Yeni bir hobi edindim. Yoksa bende pek bakmıyorum.
- Ne yapıyorsun ki?
- Bazı katiller var. Onları araştırıyorum. İlgimi çekiyor.
-Korkunç. Gece nasıl uyuyorsun?
- Bu sebepten uykusuzum.
Güldü Jeongin.
-Kahve ister misin? Yardımcı olur biraz.
- Gidip alacağım zaten.
- O zaman bende seninle geleyim?
Yine cevap vermedi Felix.
Arkasına takılan Jeongin'le merdivenlerden inerken Chan'ı gördü Felix. Diğer merdivene gidiyordu. Morali bozuk gibiydi. Neden Jeongin yanına gitmiyordu?
Aşağıda kahve aldıktan sonra Jeongin'in yanında çok fazla duramadı. Yanında ki çocuk belli ki arkadaş olmak istiyordu ama çok soru soruyordu. Ve Felix çok konuşan insanları sevmezdi.
Sınıfa tekrar çıkacakken giriş kapısının önünde bulunan bankta oturan Chan'ı gördü. Yanına gidip gitmemek arasında kalırken gözünden bir yaş düşmüştü. Nadiren de olsa birine ne olduğunu merak etti Felix. Yanına gidip elini sırtına koydu.
-Neyin var?
Hızla kalkan baş ve şaşkın gözler Felix'i bulduğunda gözünü sildi.
-İyiyim, teşekkür ederim.
-Güzel o zaman.
Felix gitmeye hazırlanırken Chan tekrar arkasından seslendi.
-Bu gerçek değildi. Otursana.
-Gerçek olmadığını biliyorum zaten. Ağlayan birinin iyi olduğunu daha önce görmemiştim.
-Sadece çok sevdiğim biri ile kavga ettik.
-Ciddi bir şey olmalı.
-Gibi.
-Aranız tekrar düzelir umarım.
-Umarım.
-Kahveyi henüz içmedim ister misin?
Tekrar şaşkınca baktı Chan.
-Sen, bugün iyisin...
Güldü Felix hatta kahkaha attı.
-Bana ayrı bir türmüşüm gibi davranacaksan sunduğum teklifi geri çekeceğim.
-Ö-özür dilerim. Teşekkür ederim.
-Rica ederim. Afiyet olsun.
.
.
.
Evet,evet artik Felix iletişim kuruyor. Kutlayalım!Bu arada burada da söylemek istedim artık ficler için bir Instagram hesabım var ismi miza.malfoy oraya da bir ara bakarsanız sevinirim.
Mutlu kalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What Are You Reading?
Short StoryC:Anladık insanlarla iletişim kuramayan asosyelin tekisin. F:İletişim kurabilirim sadece insanlar fazla saçma