Al-9: Buz Kütlesi

232 29 2
                                    

Bölüm şarkısı: Evanescence-My İmmortal

Bazı anlarınız olur, keşke bunu anı defterimden silebilseydim dedikleriniz. Benim oldu. Hem de çok oldu. Şöyle bir düşününce hayatımın on yedi yılını silmek beni daha çok mutlu eder.

O geceye gitmek isterim. Beni yetimhaneye, yalnızlığıma mahkum ettikleri güne. Yalvarırım belki beni bırakmamaları için. Yalnızlığımın ne olursa olsun beni içten içe kemirdiğini, karanlığın her geçen gün biraz daha beni esir ettiğinden bahsederim. Bir umut acırlar halime ve beni bırakmazlar çocukluğumun kaybolduğu yere, bana yeniden bir hayat vadedebilirler. Komik olan, bunların hiçbir zaman olamayacağı işte bu yüzden belli bir zaman sonra umut etmeyi de, hayal kurmayı da bıraktım. Kendimi kandırmamın lüzumu yoktu, benim yolum çizilmişti. O yollar karanlık ve umutsuzluğun temelini atmıştı.

Kanlı parmaklarımla geçmişimin yasını tutuyordum. Yaşayamadığım çocukluğumun, tadamadığım sevginin asıl sebebini merak ediyorum. Belki bir piçtim, belki ailem trafik kazasında ölmüştü, belki ailem beni istemeyip terk etmişti. Belkiler öyle fazlaydı ki, belirsizlik hayatımın merkezine oturmuş yaşanmışlıkların ileri geçilmesine izin vermiyordu. Ölen duygularımı yeşertmek için ne gerekirdi?

Gözlerimi kapattım ve yeniden düşündüm.

Yaşamam için ne yapabilirdim?

Nefes alan bir canlıyı yaşıyor diye tanımlamak doğru olmaz. Bir insan hayatında gerçek anlamda mutlu olmadıysa, sevildiğini ciddi anlamda hissetmediyse, her nefes alış verişinde acılar sırtına bir çizik atıyorsa o insanın ruhsal olarak öldüğünü anlayabiliriz. İçine işleyen karanlığı söküp atmak kolay değildi elbet bende bunu bildiğimden mütevellit karanlığı evim, yurdum hatta ailem belledim. Bu zamana kadar son noktaya gelen yalnızlığımda, her ağlamak isteyip ağlayamamamda, yüreğime ufak bir sızıyla başlayıp yavaş yavaş dayanılmayacak gelen acımla tek başımayken karanlık beni kendisine çekmiş yaralarımı kapatmaya çalışmıştı. İyileştiğim söylenemezdi ama ne olursa olsun derin kesik yaralarımın kabuk bağlamasını sağlamıştı.

Vücudum yaralı, ellerim kanlı, düşüncelerim vasat olmuş çöken ruhumu daha da beter hale getiriyordu.

Her şeye rağmen gözlerimi açıp dün gecenin yorgunluğunu ve bunun üzerine uyayamamında getirdiği yorgunlukla hamlaşmış vücudumu ayağa kaldırdım. Yeliz ve Erna tahmin ettiğim gibi beni çok uğraştırmışlardı. Yeliz arada sırada içsede dün gece fazla kaçırmıştı. Erna ise hayatında toplasa iki kere ağzına bira almış biri olarak dün gece kaç şişe bitirdiğini sayamıyordum bile. Onlar için keyfi olan şey beni hem uyutmamış hem de aşırı derecede yormuştu. Eve geldiğim zaman saat üçe yaklaşıyordu. Yorgun argın girdiğim yatağa gün ışıkları penceremden içeri girene dek uyuyamamıştım. Birde Adnan amca ve Serpil teyzeylede eve geç gelmenin konusunu konuşacaktık.

Banyoya girdiğimde aynada karşılaştığım yüz hiç iç açıcı değildi. Gözlerimin beyazı kanla bulanmış, hem yorgunluktan hem de uyayamamdan ötürü göz altlarım çöküp mor halini almıştı. Gözlerimi her kapatmamda hafif bir sızı göz kapaklarımda başlayıp, göz kenarlarımda son buluyordu. Çeşmeyi açıp soğuk suyu elime doldurdum ve yüzümü soğuk suyla harmalandırdım. Soğuk su biraz olsun hücrelerimin açılmasına yardımcı olmuş aynı zamanda ağrıyan gözlerime bir nebzede olsa ilaç görevini görmüştü. Yüzümü buruşturarak kendime baktıktan sonra banyodan çıkıp odama girdim.

ACILAR LİMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin