(2)

97 7 0
                                    

Biray Sarp

-Günümüz-

- Biray Sarp -

Bir, iki, üç...bir iki üç...bir, iki, üç... ellerimle masaya vuruyor kendimce melodi yapıyordum. Saate bakmak için kafamı kaldırdığım da saatin hemen yanında ki babamın resmini gördüm. babamın gülen yüzüne tezat yüzümü buruşturdum.

Vurulması üzerinden iki sene geçmiş olmasına rağmen bu olaya karşı hissettiğim içimde bitmeyen intikam ateşiyle kavruluyordum. Daha kötüsü ise onu vuran katillerin ellerini kollarını sallaya sallaya içimizde dolaşmalarıydı.

'Seni bırakmaya niyetim yok' babamın bu sözünden hemen sonra vurulmuş olması ne ironikti ama zaten hayat başlı başına bir klasik degilmiydi.

İki senedir her türlü yola başvurarak hakkımı aramaya çalıştım. İlk önce o depoda çıkan çatışmada ölen Melih Yaran'ın ailesine dava açtım. Çünkü o çatışmada bulunan tüm ekip babamı Melih Yaran'ın vurduğunu hemen sonrada ekipten başka biri tarafından vurulduğunu görmüşlerdi. Ama Melih Yaran'ın ailesinin ve babasının çevrede saygın bir yeri olduğundan bu davayı düşürmüş dahası tüm suçu ölen oğullarının üstüne atmışlardı.

İki kez bu yola başvursamda hiç bir işe yaramayacağını anlayınca kendi intikamımı kendim almaya karar verdim. Kuzenim Mert'le bir süre Melih Yaran'ın çevresini araştırdıktan sonra bir çetesi olduğu bilgisine ulaştık.

Melih Yaran'la birlikte altı kişilik bu çete şimdi ise beş kişiydi. İlk başta onları takip edip yakalatmak istesem de sonra bir işe yaramayacağını kabullenerek son anda aldığım kararla içlerine sızmaya çalışacaktım. Ne kadar başarabilirsem.

"Bak kuzen buna kesin kararlı mısın?" Diye soran Mert'e gözlerimi devirdikten sonra "evet" diye cevapladım kim bilir belki de bininci kez. Bu işe giriştiğimizden berri hep aynı şeyleri tekrarlıyordu kırık plak gibi.

"Yani bunlar öyle kolay kolay uğraşabileceğimiz insanlar değil. İlk başta dikkate almasam da biyoğrafilerini inceledikten sonra ne kadar güçlü olduklarını anladım. Ve bunun altından kalkabilecegini düşünmüyorum kuzen." Sıkıntıyla iç çektim mert ise bana aldırmadan konuşmasına devam etti. "Bak O depo olayı, Salim amcanın ölümü bunlar o çetenin ilk suçları değil ve hepsinin üstü örtülmüş."

Kararıma saygı duymak bu kadar zor muydu? "Ben ne yaptığımı biliyorum" dedim bıkkın çıkan sesimle. Mert de derin bir nefes alarak "ben senin için diyorum kuzen. Başına Bir bela açılmasını istemiyorum." Dedi.

"Sen bana yardım et gerisini boşver" dedim omzunu hafifçe sıkarak. İki kere nefes aldıktan sonra sandelyesini bana doğru döndürerek "bu seni aşar neden anlamıyor sun? Ne sanıyorsun kendini senin baban polisti biray! Sen değil. Eğer bu iş senin başına ekşirse babanın geçmişte saygın bir polis olması seni kurtarmaz ya da intikam hırsın. Sadece biraz daha gömülürsün karanlığa. Ve o çete zerre kadar zarar almaz. Sadece kendine yaparsın." Dedi sakin ama bir o kadar sabrı taşmış sesiyle.

"Bak asıl sen anla beni tamam mı? Ve şimdi kapa o çeneni ve artık şu çete hakkında bilgi ver bana" dedim. Mert'ten bir hah çıktı sonra da alayla "daha çete hakkında hiç bir şey bilmiyorsun ve sen içlerine sızmaktan bahsediyordun" Diyerek devam etti. Cevabım hazırdı ve tereddüt etmeden "bu yüzden sana geldim" dedim sonra da "eglenmen bitdiyse bana şunlar hakkında bilgi ver" diye devam ettirdim konuşmamı.

Yönünü tekrar bilgisayara çevirdi ve eline mausu alarak bir dosya açtı. Gözüme ilk çarpan bir kızın resmi olmuştu. Sonra diğer fotografları da inceledikten sonra bu fotoğrafların çeteye ait olduğunu anladım. Sanki başka bir şey bekliyormuşum gibi.

ÇETE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin