1- Kralın Dönüşü

228 31 87
                                    

1892, Dracken

Genç prens, yirmi iki sene boyunca hiç bu kadar mutlu hissettiği bir ana daha sahip olmamıştı. Yüzünden silemediği, silmeye çabalamadığı, o tatlı gülümsemesiyle odasında koşuşturan hizmetlilere sorun çıkarmadan boy aynasının önünde giyimiyle ilgilenen yaşlı kadını izliyordu. Beyaz gömleğinin düğmelerini özenle ilikleyen hizmetli Diana, beline bağladığı beyaz kuşağın ardından geriye çekildiğinde vakit kaybetmeden hizmetli kızlardan birinin tuttuğu kadife ceketi eline almıştı. Kenarları altın işlemeli, sol tarafında bir ejderha figürünü andıran kraliyet armasının takılı olduğu, bir pelerinden farksız uzun ceketi prense giydirerek dikkatlice yakalarını ve omuzlarındaki vatkaları düzeltti. Genç prens beyaz kumaş pantolonu ve ceketinin rengiyle aynı olan bordo postallarıyla tamamlanmış görünüyordu.

Yaşlı kadın elinde kraliyetin en güzel bahçelerinde yetiştirilen binbir çeşit beyaz çiçeğin bulunduğu bir taçla geri döndüğünde, bedenini hafifçe kadına doğru eğerek altın sarısı saçlarının üzerine usulca bırakmasını sağladı. Genç prensin gözleri yeniden aynadaki görüntüsüne döndüğünde dudaklarının bir öncekinden daha fazla kıvrılması kesinlikle memnuniyetinin bir göstergesiydi. Güzel görünüyordu. Güzel göründüğünü biliyordu.

Kapı tıklatılarak muhafızlar tarafından iki yana açıldığında gözleri kendi görüntüsünden çoktan kopmuş ve içeriye giren tanıdık bedene dönmüştü.

"Prensim, muazzam görünüyorsunuz." Küçük bir kıkırtının dudaklarının arasından dökülmesine izin verdi. Esmer adam soluğu yanında aldığında içerideki hizmetlilere aldırmadan esmerin kendisine nazaran iri ellerinden birini iki eliyle birden tuttu. Biricik dostunun elini büyük bir minnetle sıkarken dudaklarını birbirlerine bastırmış, dolan gözlerinin yanaklarına taşmaması adına büyük bir çaba sarf etmişti.

"Bu görüntünün mimarı sensin, Taehyung. Sen olmasaydın hiçbiri için cesaretimi toplayamazdım." Taehyung buruk bir tebessümle koca avucunu kendi elini tutan minik ellerin üzerine kapattı. Genç prens, yakın arkadaşının burukluğunun nedenini şu anki durumuna bağlıyordu. Taehyung oldum olası prensi paylaşmaktan hoşlanmamıştı. Küçük bir çocukken bile yalnızca kendiyle oynamasını sağlamış, yanına yaklaşan diğer çocukları adeta bakışlarıyla korkutup kaçırmıştı. Prens için hava hoştu. Küçüklüğünde şu anki kadar arkadaş canlısı olduğu pek söylenemezdi. Taehyung ona hep yetmişti.

Şimdi ise genç prens kısa süre önce kalbini paylaştığı adamla hayatını da paylaşacaktı. Taehyung için en yakın dostunu bir başkasına elleriyle sunmak zor olmalıydı.

Belki de tek sorun bu değildi.

"Her zaman yanınızda olduğumu ve sizi destekleyeceğimi biliyorsunuz. Eğer mutluysanız ben de mutluyum, prensim." Taehyung başını bir kez aşağı eğerek geriye çekildiğinde gözlerini huzursuzca etrafta dolaştırdı. Genç prens kendini toparlayıp dostunun ne istediğini anladığında işlerini bitiren hizmetlilere odadan çıkmalarını emretti. Kadınlar, prensin lafını ikiletmeden kısa sürede odayı boşalttılar.

"Sonunda." dedi Taehyung büyük bir rahatlamayla kendini prensin koca yatağına bırakırken. "Seninle saygı ifadeleri kullanarak konuşmak çok sıkıcı, Jimin."

Jimin burnunu kırıştırdı. Bedenini yanındaki boşluğa bırakırken arkadaşının omzuna yavaşça vurmuştu. "İnsanlar yokken de senin prensinim, aptal herif. Şu anda da kullanman gerekiyor."

Taehyung abartılı bir tavırla gözlerini devirdi.

"Bu mevzuyu on yıl önce sana Jimin diyeceğimi söyleyerek kapattığımızı sanıyordum?" Kollarından birini kafasının altına alan Taehyung yatağa iyice yayılırken Jimin ona üstten bir bakış atarak dilini şaklattı.

Fire Dynasty | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin