Tanıtım; Askerler ve Asiller
Kurgu oluşturulma tarihi: 23 Ağustos 2022
İlk kaleme döküldüğü tarih: 15 Eylül 2022
Bir gece Kadın toprağa bulanan yağmur zerrelerinin kokusunu soluyarak tek başına tenha bir sokağın kaldırımında sessizce yürüyordu. Fırtına yakınlarda geleceğinin haberini dillendiriyordu. Omuzlarını kanın rengine bulanmış bir atkı yer edinmişti. Boyunun uzunluğu ayağındaki askeriye botlarıyla daha göz alıcı görünüyordu. Geniş omuzlarının dikliği ve adımlarının eminliği yaptığı işin hakkını kanıtlar nitelikteydi.
Gökyüzü karanlığını yeryüzüne bulamış. Apartman dairelilerinden yansıyan ışık kümeleri sokağa hafifçe aydınlığa çıkarıyordu. Ayakta durmakta zorlanan bir gurup genç evlerin duvarlarına yaslanmış sardıkları otları içiyorlardı. Zehri kendilerine bocalıyorlardı. Yoluna koyulamamıştı bu ülkenin işleri. Koltuktaki elleri para kokan yöneticiler şimdi isimleri uğruna imkân tanıdıkları suçları aklamaya çalışıyorlardı.
Her şey dışarıdan bakılınca rayına oturtturulmuş görülürdü. İçerisine bakınca paslanmış demirlerin küflü kokusunu alırdı insan. Mühim olan paslanmış demirleri paklamaktı.
Düşlediği, en ünlü çetedeki sıçanının kuyruğunu kıstırmaktı. Henüz on dokuzuna yeni basmış bir kız için doğum gününde onların kökünü kurutmaya karar vermişti. Ara sokakta çöp konteynırının önüne çömelmiş çocukları görünce adımlarını yavaşlattı.
Ülke çapında "kelebek" adında haplar cirit atmaya başlamıştı. Ne sanatkarların ne de alıcıların listelerde ismi geçmezdi. Kendilerine verdikleri takma unvanlar duyulurdu şehirde. Kirli yüzlerini en yakın yandaşları hariç kimse bilmezdi. Koltuklarını ısıtan kişilerin unvanı bile şimdiye kadar kayda değer hiçbir belgede geçmemişti.
"Kupa Devleti" kelebeğin "Karo Devleti' tarafından ülkeye tedarik edildiğine inanıyordu. Aralarında yıllardır hafiflemeden anlamsız harp sürekliliğini devam ettiriyordu. İki devlet birbirlerinden zerresine kadar hoşlanmazdı. Yıllardır elekte su taşır dururlardı, çünkü insanlar ahmak yaratıklardı.
Meydanda silahlar değil, zekalar ortaya konulurdu. Dünyadaki en tehlikeli şey nedir, diye sorsalar vereceğim cevap akıldan başkası değildi. İnsanlar akıllarının verdiği sonsuzlukta, düşledikleri zehirli arzular insanı korkuturdu. Akıl çiçek gibidir. Ezerek özünden tanrının verdiği mucizeyle şifa da yapabilirsin ya da yapraklarını kopartarak dudaklarını ıslatan zehirde. Akıl korkuların en dipsiz kuyusudur.
Dünya tanrı tarafından bize sunulan bir mahşer yeriydi. Arafın yolu boyunca kanın kokusuyla hırçınlaşan yırtıcılar gibi koşuşturuyordu kimi zaman insan. Adalet denilen kavram alaza bürünmüş şeytanın cenneti arzulaması gibiydi. Bu kâinatta hiç var olmamıştı. Var olan yalnızca yöneticilerin açlığıyla birlikte halkın yaydığı ateşin sıcaklığıydı.
İnsan nar bahçelerini tatmadan cenneti isteyemezdi. Arzular en tatlı yalanlardı. İhanet arzulardan var olmuştu. İhanet nedir? Ezbere yazılmış birkaç aptal kuralı umursamazca çiğnemek midir? Yoksa ihanet sana ezberlettirdikleri doğruyu yanlış mı bilmektir?
Bir kadın, bir adam. Onlar mahşerin başına gelebilecek en büyük ihanetti. Her şey tutuşan bir çıranın alevlenmesiyle başladı.
Özü kana bulanmış mürekkep, imzasını kimden yana kullanacaktı?
................
Yerküreme hoş geldiniz! Sizleri daima burada bekliyor olacağım.
Birlikte olacağımız günlere...
A.V.A serisinin güzellik getirmesi dileğiyle.
M.A
Instagram: a.v.a_officiial
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asiller Ve Askerler
Science FictionBir kadın, bir adam. Onlar mahşerin başına gelebilecek en büyük ihanetti. Her şey tutuşan bir çıranın alevlenmesiyle başladı. Özü kana bulanmış mürekkep, imzasını kimden yana kullanacaktı?