31.BÖLÜM

451 24 0
                                    

Zilan'ın ağzından o bana ne kadar kızarsa kızsın lanet olsun ki onu seviyordum ve bunu hiçbir zaman itiraf etmesem de doğru düzgün kalbim onun için paramparça oluyordu benim kolumda tutarak kendine çektiği zaman dudağıma yapıştığı zaman çölde susuz kalmış bir şekilde dudağını öpmeye başladım onun ona kadar sert öperse öpsün ben de onun karşılığını vermiştim başımı tutup göğsüne hastalığında benden nefret ettiğini söylerken bile kalbinin nasıl çarptığını ben zaten duyuyordum ne kadar diliyle nefret ettiğini söylerse söylesin kalp benden nefret etmeyeceğini çok iyi biliyordu ve bu beni aşırı derecede üzüyordu benim ona yaptığım haksızlığın haddi hesabı belli değildi ve ben her seferinde kendimi haklı çıkartmaya çalışırken onun ne kadar üzüldüğünü farkındaydım ama elimde hiçbir şey gelmiyordu gerçekleri ona söyleyemezdim ne kadar ona kırılırsam kırılayım ve ben ne kadar onun için kendime zarar versem de asıl sebebimin şu anda ne olduğunu o bilmiyordu ve bunu anlatmaya da hiç niyetim yoktu çünkü nedenini söyleyecek olursanız onu üzmek istemiyordum artık başımı göğsüne yasladığı zaman onun beni delicesine kendine bağlayan kokusunu var gücümle içime çektim.






Allah'ım cehennem dediğim ev aslında cehennem değil benim cennetimdir çünkü neden diyecek olursanız şu anda Ali'nin kokusunu içime çektiğim gibi sanki cennette yaşıyormuşum gibi hissediyordum başımı kendinden uzaklaştırdığı zaman gözümdeki yaşları görünce hızla arkasını bana dönerek yatağa doğru gitti biraz yerimde durduktan sonra yatağa girerek içimi çeke çeke ağlamaya başladı Bir ara sanki bana dönecek gibi oldu ama dönmedi hıçkırıklarım yavaş yavaş düzene girdikten sonra uyuduğumuz zannederek bana dönerek beni göğsüne çekti arkadan bana sımsıkı sarıldı Bir bilsen ki içimdeki sana olan sevgimi dediği zaman kalbim hızlanmaya başlamıştı zaten ben bunu biliyordum ma bunu onun dudaklarının arasında duymak işte o beni gerçekten kalp krizine yönlendiriyordu hayatım boyunca hiçbir erkekte böyle güzel kelimeler duymamıştım kelimelerle sıralarken benim uykuda olduğumuza zannederek bu cümleleri telaffuz ediyordu gerçekten.







Ali adı gibi Mert ve Yiğit bir insandı Bir anlık öfkeyle beni ne kadar kırarsa kırsın bana ne kadar değer verdiğini de zaten biliyordum o kırdıkları içinde ben onun misliyle karşılığını vermiştim zaten kulağıma fısıltı bir şekilde neden neden beni sensizliğe mahkum ettin çocuklarımdan ne kadar beni ayırdıysa da senden ayrılmak daha bir korkunçtu neden beni senin kokundan mahrum ettin neden çimen gözlerine bakmaktan beni mahrum etsin kadın sen benim hayatımın anlamısın bir gün bu kırıklıklar da bitecek de inşallah ama lakin o zaman bu kalp burada.





Atar mı orasını bilemem sana çok kırgınım sana çok sinirliyim haddinden fazla ama gel gör ki şu kalp senin için atmaktan hiç vazgeçmeyecek dedikten sonra saçlarımın arasına kondurdu öpücükle kendini hafiften geri çekerek sen uyanık olsaydın ben bunları sana söyleyemezdim dediğinde ben hafiften tebessüm ederek kalbim rahat bir şekilde uykunun kollarına kendimi bıraktım Sabah uyandığımda arkası bana dönük bir şekilde yatıyordu hafiften yataktan kalkarak banyoya doğru ilerledim aldığım elbiseyle banyoya girip duşumu aldıktan sonra odaya geri döndüm bana baktığında hızla geri başını yere eğerek ayağa kalkıp banyoya geçecekken koluma yapıştı sana ben bir daha ini elbise giyme demiştim sen yine inadına inadına dediğini yapıyorsun dediğinde ona bakarak arada kaç yıl geçti tarzımı değiştirmedim bundan sonra da değiştirecek değilim dedikten sonra kolumu ondan uzaklaştırarak yatağı toparlamaya başladım banyoya geçip duşunu aldıktan sonra üzerine değiştirip geldiğinde beraber aşağı inecekken çocukların odasına tam uğrayacağım sırada çocukların sesinin aşağıda geldiğini duyunca aşağı doğru.




Ali ile birlikte yemek masasına ilerlemeye başladık çocuklar biri dedesinin kucağında diğeri nenesini kucağındaydı onların keyfine diyecek yoktu Yağmur Çakır gözlerini bana dikerek günaydın anneciğim dediğinde tebessümle dizlerimi kırarak hafiften yağmurun hizasına gelmeye çalıştım sana da günaydın prensesim diyerek yanaklarından öptüm Hazal anne kızım bu kız çok fena dediğinde Yunus Emre kahkaha atmaya başladı anne sen onu kime söylüyorsun zaten o kız annesine çekmiş dediğinde Ali mırıldığı bir şekilde annesi yetmiyor Bir de kızı çıktı şimdi al başına belayı dediğinde ona bakarak efendim dediğimde bir şey söylemedim dedikten sonra masaya oturdu bizler yemek yemeye devam ettiğimizde.





Yunus Emre elif'le birlikte hem konuşup hem kahkaha atıyorlardı hareket Şeyhmus babanın çok hoşuna gidiyordu elini Hazal annenin omuzuna koyarak yıllar boyunca kucağıma almak istediğim torun iki tane birden geleceğini hiç tahmin etmezdim Hazal anne tebessümle hem de kız çocuğu dediğinde başımı kaldırarak ona baktığımda zannettim ki kız çocuğunu sevmiyor ama aslında Hazal anne kız çocuğuna çok düşkündü çünkü onun için Zühre bir yana dünya bir yanaydı Hazal anne kızlara aşırı bir sevgisi vardı Şeyhmus Baba hafiften yağmurun çenesinden tutarak yüzünü yukarıya kaldırıp gözlerinin içine bakarak hem de nasıl güzel bir kız çocuğu dediğinde şefkatle dudağını sağ gözüne bastırarak öpücük kondurdu benim Çakır Gözlü kızım sanki Denizi gözlerinde saklıyor dedesi onun ayağına dünyayı sevse bile dahi yine de yetmez benim prensesime dedikten sonra geri çekildi bu benim çok hoşuma gitmişti çünkü doğuda kızlara değer verilmez dediklerinde aslında yalan söylüyorlar her yerde kız kısmı çok değerlidir ve bu bütün dünya için geçerlidir bazen kız kısmı deyip de geçmeyin.





Bir erkeğin başaramadığını bir kız başarabiliyor bunu hiçbir zaman unutmayın hele Doğu tarafında koca bir aşiret birbirine düştüğü Zaman birine bir kız verdikten sonra koca aşiretlerin bütün dili kesiliyor ve hiçbir zaman o kavga artık alevlenmiyor hele o kızın dünyaya getirdiği çocuklardan sonra artık bütün aşiretler sakinleşiyor ve bu demek oluyor ki bir kız çocuğu oca insanları bile birbirine düşürmekten vazgeçtiriyor ve bu da kadının gücü demektir Hazal anneye bakarak tebessümle çok teşekkür ederim anne benim kızıma değer verdiğin kadar bana da verdiğini hiçbir zaman unutturmadın bana her zaman yanımda olduğun için sana binlerce defa teşekkür ederim minnetle ellerine uzanarak dudağıma bastırarak alnıma koydum elini yanağıma koyarak sen benim kızımsın bunu hiçbir zaman unutma her derdinde ve kederinde yanıma gelmekten sakın çekinme diyerek elini çekerek yemeklerine devam etmeye başladılar yemek yemek fasılı bittikten sonra çocukların ellerinden tutarak onlarla oynamaya başladım çünkü ben her gün çocuklarımla en az 1 saat oyun oynardım benim onlarla çok anılarım olsun istiyordum bir gün günü geldiği zaman çocuklarımın benimle geçirdiği her anının çok değerli olduğunu elbette bir gün onlar da bilecekti.






Ali bana bakarak yukarıyı işaret etti yukarıya gittiğimde Ali ile konuşmaya başladık beni niçin çağırdığını anlam vermesem de onunla konuşuyordum çünkü Ali'nin bir sıkıntısı var gibiydi içinde ne kadar sevgim olursa olsun ayriyeten bana duyduğu öfkenin hiçbir zaman bitmeyeceğini de biliyordum bana bakarak çocuklarınla öyle bir bağ kurmuşsun ki sanki çocuklar beni ne kadar severse sevsin senin kadar sevmeyecekler gibi geliyor bana ve bunun sebebi sensin diyerek gözleri dolu dolu olmuş bir şekilde koluma yapıştı Allah kahretsin ki hiçbir zaman babamızı güçlendirmeyeceğiz çocuklarım bana her baktığında sanki bir yabancıya bakar gibi bakıyorlar işte bu beni yıkıyor dediğinde Allah kahretsin diyerek beni sarsmaya başladı hızla kolumu ondan çekerek yeter artık ben de kaldıramıyorum kollarımdaki bu yük artık beni aşıyor lütfen üzerime gelme diyerek haykırmaya başladım.






Ali beş parmağını dudaklarımın üzerine bastırarak kes sesini bağırma bütün konağa başıma toplama sen aslında çok şeyi hak ediyorsun bakma nalet olacaksın benim merhametim buna el vermiyor dediğinde hızla elini dudağımın üzerine çekerek Allah kahretsin benden uzak dur dediğimde ondan uzaklaşarak kapıya doğru yönlenmiştim tam o sırada gözlerim karardı Ali'nin ağzından beraber aşağı indiğimiz zaman çok güzel bir şekilde kahvaltı etmiştik ben yukarıya çıktığım zaman onların avlu'da oynadığını görünce önce onlara baktığımda gözlerim dolmuştu çok sevinmiştim benim çocuklarım benim alnımda oynarken büyüyeceklerdi yukarıda onlara baktığımda yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştım benimle hiçbir anıları yoktu hiçbir yerde resimleri duruyordu ama benimle tek bir kareleri yoktu buna sinirlenerek yukarıdan zilan'ı seslendim bunun hırsını ondan almasam kalp krizinden girebilirdim yukarıya geldiğinde ona bağırıp çağırmaya başladım çünkü ona sinirliydim yaptığı her şey için bana hesap vermek zorundaydı bana hırsla bağırarak yeter artık fazlasıyla bu yükü taşıyorum artık taşıyacak halim kalmadı diye bağırdığında ellerimi ağzına bastırarak konuşmaması için veyahut da bağırıp çocukları başıma toplamaması için çabalıyordum benden ayrıldıktan sonra kapıya doğru yönlendiğinde ere yığıldığını görünce işte o an kalbim duracak gibi hissettim hızlı bir şekilde ona doğru koşmaya başladım.

YARAMAZ GELİN (TÖRE) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin