Yorum yapar mısınız?
"Çocuklar burası bekleme salonu değil Jimin dışında herkes çıkabilir mi?" Herkes oflamalarla dışarı çıkarken hemşire Jimin'in kaşı ile ilgileniyordu.
Karşı sedyede bilinci kapalı olan Jungkook'un kanı biraz da yastığa bulaşmıştı. Hastaneye gitmeye gerek duyulmamıştı çünkü burası üniversiteydi her türlü tıbbi yardım mevcuttu.
Wonho'nun Yoongi'nin deyimiyle karaktersiz saldırısı Jungkook'un kafasını yarmıştı. Herkes yerdeki kandan ve seslerden dolayı paniklese de öldürecek kadar sert vuramamıştı Jimin'in deyimiyle de pezevenk.
"Hemşire ablacığım beni bu cesetle aynı odada bırakmayacaksın umarım." Kadın hepsinden bıkmışçasına gözlerini devirdi.
"Tıp okuyan stajyer gelecek birazdan o gelene kadar yanında dursan yeter." Yeşil gözlü olan oflayarak ayağa kalkarken yatan bedenin ayağının kenarına oturarak ayaklarını sandalyeye uzattı.
"Ne zamandan beri bakıcılık yapıyorsak millete." Hemşire eldivenlerini çıkararak huysuzca seslendi.
"Şimdiden beri, çok sokulma çocuğuma." Kadın onun cevap vermesine izin vermeden kapıyı kapatarak gitmişti.
Turuncu saçlara sahip olan onun arkasından mızmızlanırken boğuk sesi duydu.
"Sus biraz kızıl."
"Sen sus biraz, uyandın mı sonunda." Ağrıyan başı yüzünden zorla düzelen beden ayakları üstündeki adama baktı.
Özürlü falandı başka açıklaması olamazdı.
"Özürlü müsün?" Yeşil gözlü dediğiyle şaşırdı uyandığı gibi şerefsizliğe başlıyordu.
"Ne?"
"Ne?"
"Ne özürlüsü gerizekalı?" alayla gülmüştü kafası sargılı adam. Siyah saçları alnının üstündeki sargıyı örtüyordu.
"Öyle davranıyorsun."
"Sana iyilik de yaramıyor. Kafana vurulunca iyice manyadın herhalde." Jungkook onu sinirlendirmeyi başardığına gülerken kafasını geri yasladı. Çoğu zaman buraya geldiğinde daha çok kızılla kavga etmiş oluyordu. Bu sessizliğini bozmasını sağladı.
"Uzun zamandır dövmüyorum seni." Kafasına darbe aldıktan sonra yürek yemiş adama baktı büyük gözleriyle. Herhalde o darbeden sonra beyninde cesaret kısmı büyümüştü.
"Senin çenen çok açılmış."
"Kapasana." Jungkook'un sinir bozucu lafıyla ona yönelen Jimin'i açılan kapı durdurdu.
Sarı saçlarını at kuyruğu yapmış uzun boylu adam gülen yüzle içeri girdi.
"Merhaba, nasıl hissediyorsun ağrın var mı?" Jungkook kendisine yöneltilen soruyu kaşlarını kaldırarak reddederken başının ağrıdığını bilen Jimin kaşlarını çatmıştı.
"Sen de kimsin?" Uzun boylu sarı saçlı çocuğu daha önce görmemişti.
"Merhaba, Hyunjin ben tıp öğrencisiyim." Tıp öğrencilerni üniversitenin çoğu tanımadığından kendisi de tanımıyordu.
"Jimin ben, memnun oldum Hyunjin."
//
Büyük salonda herkes elindeki topu sektirerek hızla karşı tarafın potasına yönelen adam turnikeye çıkarken yediği blok ile tüm salonda sesler yükselmişti. Herkes bu anı bekliyordu.
Spor fakültesinin basket takımının kaptanı ile güzel sanatların kaptanı karşı karşıyaydı.
Normalde üniversitenin bir takımı vardı. Jungkook'un kaptanlık yaptığı takım. O takımdaki oyuncular farklı fakültelerden toplanmış idi.
Ve yılda iki kez yapılan turnuvalarda her fakülte kendi takımını çıkarmıştı.
Normalde üniversitenin takımında olan Jimin de kendi fakültesinin kaptanlığını yapıyordu.
Normalde boyu basketbolculara göre kısa olsa da zıplama kabiliyeti oldukça yüksek olduğundan takımdaki en iyi oyuncu ve Jungkook'a bloğu basan tek kişiydi.
Turuncu saçlarını geriye atarken sinirle soluyan adamın kendisine yaklaşmasını izledi. Hakemse olası bir kargaşa için yaklaşıyordu.
"Hile yaparak kazanabileceğini mi sanıyorsun?" Güldü yeşil gözlü olan.
"Yediğin bloğu tek hileye yorabilirsin skora bak Kaptan." Güzel sanatlar fakültesi 2 puan öndeydi. Siyah terli saçlarını arkada at kuyruğu yapmış adam sinirle takımındakilere işaret verirken oyun tekrardan başlamıştı.
Jungkook elindeki top ile ilerlerken Dongwoo da sağdan takip ediyordu onu. Kendisine atılan pası savunmaya Jimin geçerken sahada sessizliğe yol açan hamleyi yaptı.
Turuncu saçlının ayağına sertçe attığı tekme ile ayağı kenardaki demirden boydan boya çizilmişti.
Aldığı darbe ile yere düşen adamın yanına hızla koşan Hoseok ve Jin bacağına bakarken Taehyung hızla Dongwoo'ya yönelmişti.
Herkes Jimin'in bacağına bakmasını engellerken hakem ve sağlıkçılar da koşmuştu.
Taehyung hızla sahaya inerken yakasından tuttuğu gibi kafa atmıştı mavi gözlü çocuğa. Dongwoo yediği darbe ile geriye savrulurken Jin hızla uzaklaştırmıştı Taehyung'u.
Namjoon ve Yoongi Dongwoo'yu kenara almışlardı bile. Jungkook sinirle kendi yanına gelen Dongwoo'ya baktı. Gözleri müdahale eden Jimin'i izliyordu.
"Seninle böyle konuşmadık Dongwoo. Bu sonuncu kendi başına hareket edişin olsun, birdahakini böyle mazur görmem." Gözleri yere yatmış gözleri kapalı bir şekilde müdahale edilmesini bekleyen adama gitt tekrardan.
Yerde birkaç damla kan vardı. Taehyung, Seokjin ve Hoseok'un endişeli ve sinirli olduklarının farkındaydı. Namjoon ve Yoongi de yanlarına gitti.
Jimin ve Jungkook'un arasındaki mevzu garipti. Birbirlerine çokça saldırırlardı fakat başkası araya girince buna izin vermezlerdi.
Namjoon ve Yoongi'nin de Jimin'in yanına gitmesiyle koçun onu çağırdığını gördü.
Yaşlı adama yaklaştıkça Jimin'in de durumunu görüyordu. Gözleri kapalıydı ve eli başında sinirli olduğu her halinden belliydi.
"Jungkook herkesi dağıt maç iptal." Koç'u kafasıyla onaylayarak sahadaki herkesi çıkarırken hemşireler ve arkadaşları kalmıştı.
Gözleri kenarda duran Dongwoo'ya gitti. Ona kızdığına pişman olmuştu.
//
"Arkadaşını gördüğüm yerde öldüreceğimi biliyorsun. Ben yapmazsam Taehyung veya Jin yapacak." Belinden destek verdiği Jimin'in konuşması ile sessiz kaldı.
Onu soyunma odasına götürüyordu. Küçük birkaç merdivene gelince belinde olan koluyla havalandırarak indirdi. Sol ayağına bastırmamaya özen gösteriyordu.
Soyunma odasının kapısına gelirken kapıyı açmadan turuncu saçlıyı kapıyla arasına aldı. Sağ eli kapıya dayanırken tek ayağı üstünde duran bedenin kendinden kaçamayacağını biliyordu.
Yeşil gözlü olan kendisine doğru eğilen bedenin sweatinin iplerini kavrayarak güldü.
"Yeniliyordun bana Kaptan." Turuncu saçlarını iki yana sallayarak gülerken Jungkook da gülmüştü.
"Öyle mi Kızıl?" Başbaşa kaldıklarında eğleniyorlardı, birbirleriyle o anı geçirmekten mutlulardı. Jungkook'un gülünce çıkan gamzeleriyle kaşını kaldırarak güldü.
"Öyle." Beline dolanan el onun yükünü alırken dudağının üstüne gelen dudaklar ise başını kapıya dayamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Get Me So High
Non-FictionBir tarafta tüm okulun deli gibi sevdiği ve hayran kaldığı Park Jimin diğer tarafta aynı şekilde fakat oldukça kendi halinde Jeon Jeongguk. Birbirlerini sevmiyorlar, haz etmiyorlar fakat bir gece patlayan kıvılcım onları yatak arkadaşlığına götürüyo...