Yine yollardayım. Yine bilmediğim sokaklar. Ve yine kaldırımlarda kimin olduğunu bilmediğim, sonuna gelmeden atılmış izmaritler. Havada yoğun bir yağmur kokusu. Bir kaç adım gözümü kapatarak yürümeme neden oluyor etrafımı saran tatlı meltem. Huzuru bulmak, diye geçiriyorum içimden. Ama emin olamıyorum. Çünkü huzurun ne olduğunu bilip bilmediğimi hatırlamıyorum. Ya da yaşadığımı. Garip. İyi hissettiren bir an ama gerçekten iyi olup olmadığımı bilmek zaman istiyor. Zamana bırakmayı öğreneli uzun zaman oldu. Yine de bir faydasını gördüm mü, sanmıyorum. Belki bazı şeyleri alışkanlığa dönüştürdü ama gerçekten kaybolmadılar. Zaman sadece bazı şeylerin belli bir parçasını geride bırakarak akıp gidiyor. Ömür gibi.
Az sonra yağmur çiselemeye başladı. Vücudumda damlaları hissetmek umut verici. Hâlâ yaşadığımı hatırlatıyor, hâlâ hissedebildiğimi. Ama iç çekmeme engel olmuyordu. Etrafımı saran umuda rağmen içimdeki umutsuzluk daha yoğundu. Kendimden utandım bu yüzden. Geceyi sevdiğim için karanlığa hapsolduğumu görememiştim. İçimdeki karanlık, geceden de karaydı ve vücudumu saran yağmur damlalarının karanlığı parça parça kendisiyle götürmesini diledim.
Bir başka sokağa dönerken duvar dibindeki köpeği gördüm. Aciz görünüyordu, yardıma muhtaç. Islanmamasına sevinirken onun için yapabileceğim hiçbir şey olmadığını farkettim. Başını okşamak dışında. Bu, bana, benim daha aciz olduğumu gösterdi. Kendime acıdım. Çünkü benim başımı okşayacak bir kişi dahi yoktu.Gözlerim yanarken düşüncelerimi o köpeğin yanında bıraktım. Çünkü sırtlanmaktan korktum. Beni daha da karanlığa çekebilecek kadar ışıksızdılar. Karanlığımı unutmak istiyordum adımlarım yavaşlarken. Durup derin bir nefes aldım ve yağmuru dinledim. Vücudumda çarpışı, kaldırımın dibindeki birkintideki sesi, çatılarda ki uğultusu. Müzikti bu ve sokaklarda neden yürümeyi sevdiğimi hatırladım. Kısa bir an mutlu oldum. Çünkü her sokakta başka evler, başka insanlar ve kim bilir benim dikkat etmediğim başka neler vardır.
Umut tekrar belirirken yüzümü göğe çevirdim. Yağmurda ıslanıyordu yüzüm. Her damla huzuru getiriyordu bana. Huzurun ne demek olduğunu bilmesem de. Yağmur bana öğretmişti. Bulutlar bana öğretmişti. Ve gökyüzüne gülümseyerek baktım. Bana, içimdeki karanlığa rağmen huzuru öğrettiği için. Daha da keyif alarak yürüdüm. Çünkü her adımım beni başka umutlarla, başka huzurlarla karıştıracaktı. Ve bunu bilmek yorgunluğumu siliyordu aklımdan. Tekrar mutlu oluyordum.Mutlu olmanız dileğiyle...
Otobüsten inip kaldırımda yürüyün. Gideceğiniz yolu uzatarak, dar veya bilmediğiniz sokaklardan gidin. Belki karışılaşırız, belki karşılaşmayız. Belki, umuyorum ki, farklı sokaklarda ama aynı anda huzura rastlayabiliriz, yan yana değil ama aynı yağmurda ıslanabiliriz. Ya da aynı şeyleri düşünürken gökyüzüne bakabiliriz.
Kim bilir...
Belki aynı sokakta farklı yönlerde kesişir yollarımız. Ya da hemen arkanızdayımdır.
Kim bilebilir...