5.

50 46 1
                                    

   Bir düzlükteyim. Hangi tarafa gideceğim belirsiz. Gittiğimde önüme bir engel çıkıp çıkmayacağı belirsiz. Bu yüzden korkuyorum. Korkuyordum. Kaybolmaktan, kaybetmekten, yalnız kalmaktan. Başka şeyler de var tabi ama bazı şeyler söylenmiyor. Söylenmemeli. Bazı nefretler söylenmemeli, bazı sevgiler saklı kalmalı ve bazı hayatlar yaşanmamalı.
Olanlar oldu ve geçip gitti. Önce kayboldum, sonra kaybettim, ardından yalnız kaldım. Ama en acısı da artık vazgeçmiş olmam. Kendimden başlayarak hayatımdaki, hayattaki her şeyden vazgeçtim. Mecbur bırakıldım biraz. Eğer kendinden başka bir şeye tutunuyorsa insan hayat gelip gözlerinin içine baka baka o şeyi senden alıyormuş. Şimdi öğreniyorum. Ve farkediyorum ki bazen cahil kalmak gerekiyormuş daha mutlu olmak için.

O düzlükteyim yine. En başta. İlk adımlarımı attığımda cesurdum, korkusuz. Nereye varacağımı bilmiyordum ve bilmemek mutlu ediyordu, heyecan veriyordu. Adımlarım serti. Toprakta izi kalırdı ve şimdi toprağa basmaya korkar oldum. Saçlarımı savuran rüzgar, yüzümü güldürürdü ve şimdi bir fırtınaya dönüşmüş gitmeme engel oluyordu. Yolumu aydınlatan ışık, tenimi ısıtırdı ve şimdi bir karanlığa hapsediyordu. Aklım, bana güçlü olmamı söylüyordu ve artık susmuş benden önce vazgeçmişti.
Bu yüzden umursamıyorum artık. Ne yürüdüğüm düzlüğü ne de sonunda elime geçen şeyi. Sanırım vazgeçmek bu. Yavaş yavaş başlayıp seninle son buluyor. Kendinden vazgeçtiğinide vazgeçmekte senden geçiyor.

Artık o düzlüğün neresinde olduğumu bilmediğim bir yerindeyim. Adım atmaya mecalim yok. Ama ayaklarımdaki yaralara rağmen gidiyorum kendimden vazgeçerek. Ve önüme değil arkama bakınca görüyorum ayak izlerimden yolumu. Ben bilinmezliğe değil kendime yürümüşüm. Kendimi bulmaya. Her ne kadar vazgeçmiş olsam da. Bir şey buldum mu, henüz sonumda değilim. Belki bir gün.

ONLY mEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin