Kırıklarla dolu kalplerimizin içi. Ağır yaraların eseri olan. Taze, kabuk tutmaya çalıştıkça kazınan yaralar onlar. Bazısı görünmeden açıldı. Kanadıktan sonra hiç beklenmedik bir anda saplanır acısı. Beklenmeyen keskin bir bıçağın deriden geçtiğinde nefessiz bırakması gibi. Soluksuz kalır insan o acıyla. Bazısı da anında keser nefesi. Farkındasındır o bıçağın sana doğru geldiğinin ama kalp işte. Bile bile göz yumar. Çünkü derindedir o bıçağı tutanın eli. En derinden gelir, açtığı yara gibi derin. O acıya insanın verdiği direnişle bir damla gözyaşı süzülür yanaklarından. Güçsüz hisseder insan. Çünkü o yaraları sevdikleri açar. Kalbini sevdikleri kırar. Derinden.
.
.
.
