Aras beni güçlü kollarıyla sardı ve arabadan çıkardı. Öyle hızlı koşuyordu ki başım onun omzuna çarpıyordu. Oksijen tüplerini getirdiğini söylemişti. Fakat bayıldığımda oksijen vermek için çalıştırmamıştı. Yeniden bir sedyeye konulduğumu hissettim. Aras doktora bir şeyler anlatıyordu. En son bu aceleyle sedyeye konulduğumda kanser olduğumu öğrenmiştim bakalım şimdi ne çıkacaktı.
Ilk yardım yapılınca kaldığım odaya koydular beni. Biraz sonra kapı açıldı. Kimin geldiğini bilmiyordum. Çünkü beni uyutmak için iğne yapmışlardı. Morfin gibi bir şey değildi herhalde. Çünkü her şeyi hissediyor ve duyabiliyordum. Odaya giren kişinin telefonu çaldı.
"Efendim Yiğit". Sesin sahibi Aras'tı. Konuşmaları dinlemek için uyanmam lazımdı. Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Gece mavisi gözleri bana dönünce zar-zor açtığım gözlerimi kapattım.
"Bak Bade'nin annesi ve babasının bindiği uçak düşmüş. Kayıp listesinde onlar da var. O piç kurusu o denizden sağ çıkmazsa Bade'yi öldürürüm. Ki zaten sonunda olacak bir şey.". Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Bizimle ne derdi olabilirdi ki? Hızlıca yataktan kalktım.
"Aras n'oluyor ya. Annemle babama n'oldu.". Aras oturduğu yerden kalktı ve ağzımı eliyle kapattı. Fazla sert ve güçlü eli yüzümü kaplamış ve nefes almamı engellemişti. Kendimi kurtarmaya çalışıyordum ama bu imkansızdı. Aras benden kat ve kat güçlü ve sertti.Ağzımdan elini çekince hızlı hızlı nefes almaya başladım.
"Bak eğer ki şu hastaneden sessizce çıkmazsak aileni de seni de gebertirim". Cehennem meleği diye boşuna dememişim. Gözlerine baktığımda inatla ve eski sertliğiyle bana bakmaya devam etti. Bende ona bakmaya devam ediyordum. Fakat sonunda o beni yendi.
"Dediğimi unutma. Şu kapıdan çıktıktan sonra sen benimsin. Hatta kuklamsın. Benim elimdesin senaryo da bende seni ben yöneteceğim ben oynatacağım. Artık benimsin prenses." Kimsenin değildim ben kimse bana sahip olamaz.
"Önemli olan senaryoyu kimin yazdığı." Ifadesiz yüzü kasıldı, o bir cehennem meleği ve her an beni sonsuz ateşe atabilecek kadar korkusuz ve ölümcül bir şekilde soğukkanlı. Deli gibi hızla nefes alıyordum. Aras beni çok korkutuyordu.Kemikli ve güçlü elleri bileğimi kavradığı anda bileğim uyuşmaya başladı. O önde hızlı adımlarla yürürken arkasından beni de sürüklüyordu. Bağırmak istiyordum ama bunu yaparsam beni ve ailemi öldüreceğini söylemişti. Şu an tek istediğim zamanın durmasaydı. Ya da geriye akması. Hastanenin kapısına ulaştığımızda abim kapıdaydı. Aras'a baktığımda fazlasıyla sinirli olduğunu anlamıştım. Abimle göz göze gelince fırsatı kaçırmamak adına yavaşladım. Aras bana baktığı anda kasıklarına sert bir tekme geçirip abime doğru koşmaya başladım. Ama attığım tekme Aras'ı etkilememişti. Tekrar bileğime yapıştı fakat bu sefer parmakları öldüresiye sert bir şekilde kavramıştı bileğimi. Çekmeye çalıştıkça daha da fazla sıkıyordu. Abim de bize doğru geldi. Fakat Aras öyle hızlı bir hamleye beni arabaya fırlatmıştı ki abim bize yaklaşamamıştı bile.
"Abi" diye bağırınca ses tellerim bana meydan okuyordu. Aras gaza tüm gücüyle yüklenince koltuğa yapıştım. Arkama baktığımda abimin arabası bizi takip ediyordu. Aras ise aynadan beni dikizliyordu.
"Hassiktir..." diye bağırınca tekrardan arkama baktım. Abim bize oldukça yakındı.
"Gördün mü? Sen bana hiçbir şey yapamayacaksın." Bunu öyle öfkeyle söylemiştim içimden "bu ben miyim" diye geçirdim. Aras hırsla gaza daha da fazla yüklendi. Ondan korkuyordum. Onu gördüğümde tüylerim diken diken oluyor ve her an beni öldürecekmiş gibi hissediyordum.Benim gibi kendi halinde ölesiye asosyal bir kızdan ne isteyebilirdi ki? Düşüncelerim gömleğimin yakalarını boğazıma kadar ilikleyip nefes almamı engelliyordu. Aras ani bir virajla İstanbul'un kaybolmuş sokaklarından birine sapmıştı. Tekrar abime baktığımda aramızda ki mesafenin açıldığını farkettim. Aras arabayı durdurdu ve hızla arabadan indi. Ne yapıyordu? Bunların hepsi bir plan olamazdı,olmamalıydı. Aras elini doktor önlüğünden içeri sokup cilalı ve pahalı bir silah çıkarttı. Abime sıkcağını sandım biran fakat o arabanın tekerleğini patlanmış ve arabanın kaportasını mahvetmişti. Yere düşen kovanlar ve silah patlamalarıyla 13 yıl öncesine dönmüştüm.
Bacaklarımı karnıma çekip koltukta cenin pozisyonu aldım. Gözümden ilk yavaş sonra sicim gibi dökülen yaşlar canımı yakıyordu. Ilk defa ağlamak bu kadar canımı yakıyordu. Hıçkırıklarım boğazıma diziliyordu ve ölme korkum her defasında ikiye katlanıyordu. Ailem,Sıla,hastalığım,kaçırılmam ve korkularım benim boğazıma yapışmış ölmemi bekliyordu. Abimin arkamdan bağırışı kalbimin atışını yavaşlatıyordu.
"Seni onun elinden alcam Bade". Aras arabaya bindi ve gaza yüklendi. Arabanın tekerlekleri çığlık atarken biraz önce yaşadığım şoku atlatmaya çalışıyordum. Aras'ın gözleri bana dönünce yavaş yavaş koltuktan kalmaya çalıştım. Birbirime yapışmış dudaklarım beynimden izin almadan açıldı.
"Bırak beni". Onun karşısında bir zavallıydı Bade. O beni ateşe atabilirdi. Bunu yapardı. Çünkü o öldüresiye soğukkanlı ve güçlü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sınır
Teen FictionSevgi şefkat nedir bilemem ben. Aşkı da hiç tatmadım. Sınırlarımın ötesini hiç görmedim ve buzdan duvarlarımın ardında dondum hep. Fakat ilk defa sınırlarımdan mayınlı tarlamdan içeri girebildi biri. "Son nefesimsin. Ben ölünce sende öleceksin p...