Genç kız dikkatle başındaki şapkayı düzeltti. Kimsenin kendisini tanımasını göze alamıyor, yakalandığında başına gelecekler uykularının kaçmasına sebep oluyordu. Tedirginliğini göstermeden tamamlamalıydı bu yolculuğu... Gemi İngiltere'ye gidiyor olsa da genç kıza sanki yeni bir dünyaya gidiyormuş gibi geliyordu. Yeni bir hayat, yeni bir isim ve yeni akrabalar...
Elini cebine götürüp kağıdın yerinde olup olmadığını belki de yüzüncü kez kontrol etti. Bay Ryce Rowland'ın adının ve yaşadığı yerin yazılı olduğu kağıt neredeyse okunmaktan aşınmıştı. De Mercier soyundan Rowland'lığa geçiş absürt bir şekilde komik geliyordu Louisa'ya. Ve nedense bir şekilde de rahatladığını hissediyordu genç kız. Tüm o yalan muhabbetlerden kurtulmuş, okuduğu kitaplardaki kahramanlar misali yeni bir maceraya atılmıştı.
Kamarasının hemen önünde denizi seyrederken yaklaşan ayak sesleriyle panik olup hızlıca küçük odaya kendini attı. Deniz yolculuğundan nefret ediyordu. Tek başına yolculuk yapmaktan ve şayet yakalanırsa kendini koruyamayacak kadar güçsüz olmasından da... Fakat tüm bu korkularının hepsinden daha çok babası sandığı o adamdan nefret ediyordu. Ona olan nefreti korkularını bastırmış, genç kız içinde olağan dışı bir güç bulmuştu. İğrenç adam Louisa'nın kaçtığını anladığında yüzünde beliren ifadeyi merak etti. Şok, inkar ve öfke... Çok öfkelenmiş olmalıydı. Fakat Louisa'nın gerçeği öğrendiği zamanki kadar olamazdı. Louisa basbayağı çocuk sahibi olamayan bir çifte çiftlik hayvanları misali satılmıştı. Anne şefkati görmemiş, babası sandığı adama büyük bir sevgiyle bağlanmıştı. O ne derse sorgusuz sualsiz yerine getirmişti. Sırf babasının gözlerinde bir miktar sevgi görmek için... Bol bol yalan söylemiş, evli adamları ayartmış, bekar erkekleri peşinden koşturmuş, dudaklarına bir çok dudağın dokunmasına izin vermişti. Babası en yukarıyı hedefledikçe Louisa diğerlerini bir basamak olarak kullanıp işi bittiğinde kirli bir mendilmişcesine hayatından çıkartmıştı onları.
Komodinin üstünde dikkatle muhafaza ettiği kurumuş güle dikti gözlerini. Bu gül bir hatırlatmaydı Louisa için. Gülü kendisine veren adam sayesinde çatlamaya başlamıştı yalan hayatı... Onun sayesinde güç bulabilmişti gerçekleri aramak için... Ve en çokta elinin tersiyle ittiği mutluluğu hatırlatıyordu genç kıza. Kırdığı her kalpten daha fazla kırmıştı O'nun kalbini... Onunkiyle beraber kendi kalbi de kırılmış, gizlice büyük bir sırrı saklarmış gibi büyütmüştü aşkını içinde. Aradan geçen zaman içinde kim bilir belki de bir başkasını bulmuştu kalbinin sahibi... Çoktan unutmuştu Louisa'yı. Fakat Louisa unutmayacaktı. Nefes aldığı müddetçe sevmeye devam edecekti imkansızı...
Bir takım sesler kulağına çalındığında genç kız uyuyakalmış olduğunu anladı. Aceleyle yatağından fırlayıp kamaradan dışarıya çıktı. Tanrıya şükür ki limana yaklaşıyorlardı. Bundan sonrasını Londra'ya kadar at arabasıyla tamamlayacaktı. Acaba Bay Rowland mektubunu alabilmiş miydi? Eğer yüzünü hiç görmediği kuzeni limanda kendisini bekliyorsa Louisa ne yapacağını düşündü. Ona ne söyleyecekti? Sonunda yalnız olmayacağı için rahatlayacak mıydı yoksa yine kendi çıkarları için genç kızı kullanan biriyle mi karşılaşacaktı? Gemi limana yaklaşırken düşünmenin faydasız olduğunu anlayan genç kız derince bir nefes alarak kaçarken yanında getirdiği eşyaları toparlamak için tekrardan odasına girdi. Nasılsa yakında aradığı cevapların hepsine ulaşmış olacaktı.
Oldukça hareketli olan limana adımını attığında genç kız bir an tedirgince etrafına bakındı. Rowland'a yazdığı mektupta yas tutan biri kılığında olacağını belirmişti, baştan aşağıya siyahlar içinde... Yakan güneşin altında bu kıyafetlerin içinde terlese de renk curcunası olan limanda kendisinden başka kimsenin siyahlar içinde olmadığını görüp sevindi. Birkaç dakikalık seyrin ardından yanına yanaşan kimse olmadığından mektubun hiç ulaşmamış olduğunu anladı. Belki de böylesi daha hayırlıydı. Londra'ya kadar düşünerek ne yapacağını planlayabilirdi. Elinde çantasıyla bir araba bulmak umuduyla gemiden uzaklaşırken üzerine düşen gölgeye şaşırarak düşüncelerinden sıyrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Louisa, Tek Gerçek Aşk...
Ficción históricaParis sosyetesini güzelliğiyle kasıp kavuran bir genç kız, hayatının baharında aslında yaşadığı her şeyin bir yalan olduğunu öğrendiğinde ne yapardı? Louisa Rosamonde De Mercier gerçekleri görmeye başladığında yapması gerekenin ne olduğunu biliyordu...