9. DAĞLAR VE ÇİÇEKLER

211 26 701
                                    


Selam bebeklerimmm... Biz geldiikk!

Yine sakin, tatlı bir bölüm oldu. Çok oyalamayarak keyifli okumalar diyor ve sizi bölüme buyur ediyorum. 💚

Instagram: gamzecill

Edit & kesitler için Instagram: umutmavisii_

Bölüm Şarkısı:

Shin Giwon Piano, Another Day

Shin Giwon Piano, Another Day

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

9. DAĞLAR VE ÇİÇEKLER

Güneş çoktan doğmuş, bizim için yeni bir gün başlamıştı. Üzerimde her ne kadar dünden kalan bir yorgunluk olsa da evin içindeki mutluluk bunu örtbas ediyordu sanki. Ailemize yeni birisi daha eklenmişti. Burak sonunda Zeynep'ine kavuşmuş, aralarındaki yıllardır süren hasret sona ermişti. Bugün ailecek kahvaltı yapacaktık, hava da güzeldi. Bahçedeki masayı hazırlamışlardı. Herkesin içinde bir heyecan olduğuna emindim. Bu heyecandan en çok nasiplenenler ise Burak ve Zeynep'ti bana göre. Az önce ikisini mutfakta cilveleşirken yakalamıştık. Sonra Burak utanarak gitmiş, Zeynep de masaya çatal bıçak götüreyim diye kaybolmuştu yanımızdan. Biz de Elif'le kalmıştık mutfakta. Yüzümdeki tebessümle birlikte gözlerimi camdan dışarı çevirdim. Karşımızdaki boş arazide yayılan ineklerin sesleri geliyordu. Bugün izin günümdü, askeriyeye ya da hastaneye gitmeyecektim. Ve doğrusunu söylemek gerekirse Ali Asaf'ı görmek istiyordum. Dün onu orada bırakıp bizimkilerin yanına geçmiştim, zaten sonra onlar da ayrılmıştı yanımızdan. O yüzden konuştuğumuz başka bir an olmamıştı. Sabah kalktığımda da günaydın mesajını görmüş ve mutlu olmuştum. Ben de ona günaydın yazmıştım ama hâlâ mesajım ona iletilmemişti.

"Abla sen beni duymuyor musun?'' Elif'in sesi ile gözlerimi pencereden ayırıp ona çevirdim. Bana dik dik bakıyordu ve seslendiğini duymamıştım. "Hım?'' dedim bedenimi yasladığım tezgahtan ayırarak. "Ne dedin, duymadım."

"Çayın altını kapat diyorum iki saattir. Artık aklın neredeyse...'' Son sözlerindeki imayı hiç umursamadan arkamı dönüp çayın altını kapattım. Ve emindim Elif bu konuyu kapatmayacaktı. "Dün Asaf abiyle bayağı yakışıyordunuz. Nikah masasındayken şöyle bir baktım da size abla... Dedim yani bunlar da bir an önce evlenmeli." Yüzümde ufak bir tebessüm oluşmuştu. Dün aklıma geldikçe ister istemez gülümsüyordum. Kendimizi hayal ediyordum sonra, o nikah masasında... Ve kalbim delirecek gibi oluyordu...

"Saçmalama ne evlenmesi? Uluorta yerde de konuşma böyle. Sonra bir duyan olacak."

"Valla ablacığım benden olmasa bile yakında böyle bir şey duyacakları kesin."

"Ne saçmalıyorsun Elif?'' diye sordum yüzümü buruşturup. Her şeyi olur olmadık manalar yüklemeyi çok seviyordu.

"Bir şey saçmalamıyorum... Olanı söylüyorum sadece. Doğruyu söyle Ali Asaf abiyle çıkıyor musunuz?'' Son sorusu ile duraksadım. Bu sorunun cevabını bilmiyordum. Ona karşı ilgili davranıyordum keza o da bana karşı öyleydi. Ama bir ilişkiye başlamak için bu yeterli miydi, işte bundan emin olamıyordum. Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra dudaklarımı nemletip konuşmaya başlayacaktım ki içeriye "Kim kiminle çıkıyormuş?'' diye soru sorarak giren Zeynep dikkatimizi çekmişti.

SEVDA YÜKLÜ TRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin