Onu düşünüp duruyordum. Yaklaşık 2 hafta okula gitmedim. Hiçbir mesaja bakmadım. Eve gelen kimsede olmamıştı ta ki bugüne kadar.
Saat aksam 9 gibi kapım çaldı.
"Girebilir miyim?"
Gelen sanırım Minnie idi.
"İyi gel."
İçeri geleni Minnie sanıyordum.
"Sen neden geldin ne sikim istiyo-"
Gelen Rosie idi. Kendimi yorganın altına sakladım.
"Hey lisa çık ordan."
"Hayır.."
Rosie üstümde olan yorganı kaldırmıştı."Hey neden?!"
"Lisa dinle. O günkü telefon senindi değil mi?"
"Ne? Hangi gün? Neyden bahsediyorsun?"
"Yeji ile konuştuğum gün."
O an kafama dank etmişti. Direkt doğruyu söyledim.
"Evet o telefon benimdi."
"Neden kaçtın?"
"Senin geldiğini duydum ve korktum."
"Benden mi?"
"Evet."
"Hala korkuyor musun?"
"Hayır"
"Peki öyleyse seni düşünemediğim konusunu doğrulamak için burdayım. O zaman konuştuğum şeylerin yarısı tamamen yalandı. Seni umursamıyorum. Seni sevmiyorum. Sadece Minnie ve Yuna senin çok üzgün olduğunu söylediler bende bunu açıklamak ve kendini daha fazla yormaman için gelmiştim."
"Jennie haklıydı"
"Ne?"
"Boşver. Peki. Bir daha seninle konuşmam,ilgilenmem,umursamam. Yanında bile oturmam."
"Yanımda nasıl oturmayacaksın"
"Arka sıraya geçeceğim."
"Oh. Peki"
"Lütfen evimden git."
Rosie hiçbir şey söylemeden çıkıp gitmişti. Rosie'nin söyledikleri beni çok etkilemişti. Cidden yalan değildi. Hayal görmüyordum. Gerçekti. Bir anda yanağımdan göz yaşlarımın süzüldüğünü fark ettim. Boşverdim ve uyudum.
Sonraki Gün
Üzgünlükten okula gidecek halim yoktu. Okula gittiğimde sınıfta sadece Yeji ve Rosie'nin olduğunu gördüm.
Daha çantamı koyamadan Yeji yanıma geldi."Rosie'ye ne yaptın?"
Cevap vermedim.
"Duyduğunu biliyorum."
Yine sustum.
Tamam Rosie bunu istemesede ben istiyorum.
Sağ yanağıma bir tokat savurdu ve Rosie'nin yanına geri döndü. Hiçbir şey umurumda değildi sırama geçtim ve uyudum.
Bütün gün çok sıkıcıydı. Minnie bile benimle takılmamıştı..
Eve geldiğim gibi kulaklarımı alıp dışarı çıktım. Saatlerce dışarıda dolaştım. Sonunda birisini buldum.L:hey. Merhaba?
?:merhaba.
L:adın ne?
?:Sana
L;oh güzel isim. Benimkide Lisa. Memnun oldum!
S:oh bende..
L:sorun ne?
S:okulumdaki herkes benimle dalga geçiyor. Bende bundan cidden çok yoruldum ve..
Sana kolunu açıp çiziklerini gösterdi..
L:aman Tanrım! Sana?! İyi misin? Bekle.
Hemen çantamdan bir peçete ve kolonya çıkardım. Yavaşça Sana'nın kolundaki çiziklerin üstüne bastırmaya başladım. Neyseki çizikler fazla büyük değillerdi.S:acıyor.
L:lütfen dayan. İyileşeceksin..
Sonunda Sana biraz rahatlamış görünüyordu. Onu deniz kıyısına götürdüm ve tek kulaklığımı ona verdim beraber müzik dinleyerek denizin dalgalanmasını izledik. Sana'da benim okuduğum okulda okuyordu. Sınıfını öğrendim. Sonrada onu evine bıraktım ve bende kendi evime geldim.L:Jisoo! Ben geldim Lisa!
Jisoo ses vermemişti. İçime bir korku sinmişti. Hemen salona koştum. Jisoo koltukta yatıyordu. Gidip ona dokundum.
L:Jisoo ben geldim. Hadi uyan."
Jisoo yine ses vermemişti. Jisoo'nun kalbine doğru kulağımı dayadım. Ses yoktu. Nefes alma sesi, yoktu. Elim ayağım titriyordu. Ağlamaya başlamıştım. Zar zor ambulansı aradım. Ambulans geldi ve Jisoo'yu sedyeye koyarken koltukta olan kanı gördüm. Jisoo kendini öldürmemişti. Birisi gelip Jisoo'yu öldürmüştü. Yerde bir bıçak vardı. Ambulans gittikten sonra bana eşyalarımı toplamamı söylediler. Topladım. Beni yurda götürdüler. Yurtta yaşıtım olan kimse yoktu. Bir yatak kapıp oturdum. Yaklaşık 10 dakika sonra bir çocuk yanıma geldi ve bana bir resim verdi.
"Al abla! Mutsuz gibiydin. Bende seni çizdim! Güzel olmuş mu?"
O an orada ağlamak istedim. Hayatımda kimse bana bu kadarcık değer vermemişti. Sesim titreyerek.
"Çok g-güzel olmuş."
Diyebildim eğilip çocuğa sarıldım.
2 gün sonra Sana yanıma geldi. Beni evlatlık alacaklarını söylediler ve aynı gün artık Sana ile kardeş olmuştuk..
Sana ve ailesi beni evlerine götürdüler. Sana bana bir oda gösterdi, oda döşeliydi. Eşyalarımı o odaya bırakıp Sana'yı takip ettim.
Ailesi cidden çok iyilerdi.
Eski ailem ile kıyaslarsam yeni ailem onlardan 1000 kat daha iyilerdi.
İlk kaldığım günler Jisoo'nun öldürülmesini kaldıramıyordum. Gerçi hala kaldıramıyorum. Ama şuanda her dakika ağlamıyorum. Jisoo'nun katilini bulmak için araştıyorum. Ama kimseyi bulamıyorum.Bir gün Annem ile babam konuşuyorlardı kulak misafiri olmuştum.
"Lisa'yı ne yapacağız? Kız sonsuza kadar ablasının katilini arayacak."
"Söyleyelim."
"Ne yani? Katilinin Woojin olduğunu söyleyecek miyiz?"
"Hayır tabikide. Jisoo'nun kendini öldürdüğünü söyleyeceğiz"
"İyi."
Duyduklarıma inanamıyordum. Woojin? Bu ismi nereden hatırlıyorum?
Oh. Olamaz.Sonraki bölüm..
Woojin kim?
..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ve Acı [chaelisa]
Misteri / ThrillerLisa'nın sorunları? Hepsi Rosie'ye olan aşkı yüzünden mi? Hayır. Bunu kimse merak etmiyordu. Ama Rosie bunu farketti. Lisa'yı önemsedi.