Kafanı Chan'ın odasına sokup ne yaptığını görmeye çalıştın. Onu masasında çalışırken görünce kapıyı sessizce arkandan kapattın. Ona doğru yürüdün ve kucağına tırmandın, o da sana yer açmak için çabucak uyum sağladı. Chan kollarını beline sarmak için çalışmayı bıraktı, onu ziyarete geldiğin için mutluydu.
Güzel yüz hatlarına hayran kalarak ellerini yüzüne götürdün ve parmaklarını minik çillerin üzerinde gezdirmeye başladın. Chan bu kadar konsantre görünmene gülümsedi. Parmaklarını alnının üstüne getirdin ve saçılarını örten bereyle kaşlarını çattın. Bereyi çekiştirdin. Chan ne yaptığını bilmiyordu ama senin için mutlu bir şekilde beresini çıkardı ve masasının üzerine koydu. Kıkırdayarak kabarık saçlarını okşamadan önce bir dakika ellerini saçlarında gezdirdin. "Kıvırcık Channie." Chan bu sözlerine biraz güldü, yanakları hafifçe pembeleşti. Göğsüne kıvrılmadan önce kıvırcık saçının tepesine bir öpücük kondurdun ve derin bir iç çektin. Chan'ın yüzü yumuşadı ve kucağında kıvrılmış minik vücuduna bakarken stresi eriyip gitti. Alnına öpücük kondurdu ve koltuğunu yeterince döndürdü, böylece hala çalışabiliyor ve kucağında seni rahatsız etmiyordu. Orada oturdun, çalışırken göğsüne kıvrıldın, kapüşonlusunun ipleriyle oynadın ve ara sıra ona baktın, bir keresinde seni yakalamıştı ve bu kadar sevimli olduğun için yüzünü öpücüklere boğmuştu.
Chan geceyi bitirdiğinde sen çoktan uyumuştun, parmakların kapüşonlusunu kavramıştı. Yüzündeki saç tellerini çekti ve gülümsedi. Eve gidip birlikte uyuyabilmeniz için başını öptü ve seni uyandırdı.
