-10-

324 36 2
                                    

-10-









İlk aşklar özeldir çünkü en savunmasız olan anınızda sizi yakalar ve farkında bile olmadan bileğinize kelepçeyi takardı. Daha önce hiç özümsemediğiniz bu duygu karşısında sudan çıkmış balık gibi olursunuz. Bu süreçte kendinizi yeniden keşfetme fırsatınız da olur. Aşk, sizi tanımadığınız bir insana dönüştürür çünkü. Bu yeni olan sizden hoşlanıp hoşlanmama durumu da sanırım tamamen âşık olduğunuz kişiye bağlı.

Namjoon'u ilk gördüğümde ona âşık olacağımı bilmiyordum. Aslında hala aramızda geçen şeyin aşk olduğundan bile emin değildim ama ona benzer bir şey olduğu kesindi. Kendime ya da ona olan güvensizliğimle sığınmak zorunda olduğum o karanlık odalar bunun sonucuydu.

Namjoon fakültenin en yakışıklı ve aynı zamanda en çapkın alfası olarak bilinirdi. Tüm omegalarla ismi yan yana anılır, bad boy imajina uygun davranmaktan geri durmazdı. O elde ettiği bir kalbi asla geri sağlam teslim etmezdi. Onu görmeden önce bile onun hakkında yeterince şey duymuştum arkadaşlarım tarafımdan.

Hoseok okulda dönen konuları yakalama konusunda çok iyiydi ve o zamanlar ki en iyi arkadaşım Seokjin de Namjoon'un sıradaki hedefi olma konusunda çok hevesliydi.

Bir gün onun için kampüste yolumuzu uzatıp Namjoon'un  arkadaşlarıyla beraber takıldığı yerden geçtiğimizde, bu konuyla en alakasız kişi olan ben bir anda olayların merkezinde yer alacağımın farkında bile değildim o an.

Seokjin'in planı Namjoon'un 
yanından geçerken elinde tuttuğu kitapları bilerek yere düşürmek ve onun dikkatini çekmekti.

Kulağa oldukça klişe gelse de klişelerinde klişe olmasının bir sebebi vardı. Ne olursa olsun işe yarama ihtimali görmezden gelinmeyecek kadar yüksekti. 

Seokjin sanki bir film sahnesinden fırlamış gibi ağır çekimde hareket ederken, Hoseok ve ben gülmemek için o an olup biteni bile doğru düzgün seyredemiyorduk. Seokjin kitaplarını düşürdü, arkadaşlarının aksine bankta oturmayıp ayakta dikilen Namjoon onu fark etti ve kitapları toplamasına yardımcı oldu.

Aslında her şey planlandığı gibi kusursuz bir şekilde gerçekleşti.

Fakat Namjoon ikinci kez Seokjin'e  bakmadı, onu süzmedi. Kitapları uzatırken ki bakışı ilk ve son oldu.

Eğer her şey burada bitseydi bu bizim sonradan eğlenerek anlattığımız bir olay olabilirdi. Seokjin'in utanmasıyla dalga geçip sonra da onun moralini düzeltecek bir şeyler yapabilirdik.

Eğer her şey olması gerektiği gibi bitseydi, Namjoon defteri orada kapanacaktı.

Seokjin'i ortamıza alıp oradan uzaklaşırken, küçücük bir merak kırıntısıyla arkama dönmüş ve onlara bakmıştım sadece. Bu tamamıyla masum ve hiçbir planı olmayan bakışların, Namjoon'un iri ve koyu olan gözleriyle buluşması beklenmedikti. Bu bakışların uzun sürmesi hesapta yoktu. Beni ona doğru çekmeye çalışan bakışların mideme ağrılar girmesini sağlaması tüm planları altüst etmeye yetmişti.

İlk görüşte aşk değildi ama ilk bakışta dahi bir çekim olduğu inkâr edilemezdi. Seokjin hızlı bir şekilde buradan uzaklaşmaya çalışırken, Hoseok da onunla ilgilenirken bu bakışmayı fark edemedi ve ben o an anlamlandıramadığım bir suçluluk duygusuyla önüme dönüp bu anı unutmaya çalışmıştım.

Bana olan bakışların tüm vücudumu sarıp beni kontrol altına alabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti ama o bakışların izinsiz benden bir şey kopardığını anlamıştım.

𝙎𝙤𝙢𝙚𝙩𝙝𝙞𝙣𝙜 𝙅𝙪𝙨𝙩 𝙇𝙞𝙠𝙚 𝙏𝙝𝙞𝙨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin