O an...

128 14 0
                                    

Gök yüzünde yerden binlerce kilometre yukarda uçan bir toprak parçasında altı farklı kişi diz çökmüştü, altılıdan beşi daha yakın biri ise diğer beşinden farklı olarak biraz daha uzakta tek başına duruyordu.

En sağdakinden sonra dördü sırasıyla yeşil, kahverengi, mavi ve kırmızı renkli kıyafet ve zırhlara sahipti, en sağda kalan kişi ise beyaz ve daha gösterişli bir zırha sahipti. Beşlinin dışında kalan son kişi ise siyahlar ile kaplanmıştı, mavi dik ve gür saçlara ve beyazlı kadından bile solgun hasta gözüken bir tene sahipti üstündeki kıyafetler gayet sıradan hatta sıradanın bile altındaydı.

Yavaşça gözlerini açan siyahlı adam kırmızı gözlerinde sadece hüznü barındırıyordu, diğer beşi hala diz çökerken ayağa kalkarak arkasını dönüp ileri doğru bir adım attığında kulaklarında yankılanan kadın sesiyle sessizce bekledi.

"Nereye gittiğini sanıyorsun?"

Siyahlı adam omuzunun üstünden kendine bakan kadına döndü, gösterişli ve hafif bir parlaklık yayan beyaz bir zırh, ışık gibi beyaza çalan ve beline kadar uzanan sarı dalgalı saçlar, ay gibi solgun ama güzel bir yüze sahipti. Gözleri birer güneş gibi sarı ile turuncu arası bir renkteyken sırtında büyük yuvarlak ve beş tane sivri noktası olan devasa bir hale vardı, sırtında gösterişli bir şeyi olan tek kişiydi.

"İzleyeceğim, itirazın mı var?"

Mavi saçlı adamın sorusuna karşı kadın kaşlarını çatmıştı.

"Efendimizin ümitlerini boşa çıkardın, sınırsız bir dünya yaratma hakkı elde ettin ve oluruna bıraktın, senin başarısızlığını düzeltmek ve sana yardım etmek için efendimiz dışarıdaki yerleri yok etti ve güçlüleri bıraktı.

Sense hala istediğini yapmaya çalışıp efendimize hakaret mi etmeye çalışıyorsun Renard?"

Renard kadının açıklaması ile birlik hafifçe nefes verdi, çoktan ufak toprak parçasının kenarında efendisinin bir kaç dakika önce atladığı yere gelmşş ve sessizce bekliyordu. Karşısındaki manzara ise oldukça sıradışı ama ona göre önemsiz bir şeydi, on üç yaşında bir çocuk önünde kendinden büyüz gözüken belkide binlerce kişinin arasında düz bir şekilde duruyordu, her saniye bazen bir kaç tane kişi çocuğa saldırsa da çocuk basit hareketler ile adeta dalga geçerek adamları öldürüyordu.

Çocuğun arkasında ki bir ağır kılıç ustası elindeki kılıcını havaya kaldırmıştı, vücudu savaşçı diye bağıran adam elindeki kılıcı çocuğun kafasına üstten savurduğunda etrafta yankılanan ses bir metalin kırılmasına aitti.

'ÇOTANK'

Adamın kılıcı parçalara ayrılırken çocuk sol elini arkasına doğru savurmuştu, basit bir fiskeden bile zayıf olan vuruşa rağmen adamın vücudu bir anda toza dönüştüğünde etraftaki kişilerin öfkeleri ve korkuları daha fazla artmıştı.

"Efendimiz aşağıda kendisini senin için yoruyor, üstelik yardım etmemizi yasakladı. Efendimizi hayal kırıklığına uğrattığın için pisliğini senin adına temizliyor Renard! Efendimize minnet duymalısın."

Kadının öfkeli ve kibirli sesine rağmen Renard tepki göstermeden aşağıyı izlemeye devam etti, binlerce normale göre güçlü olan kişi bir biri ardına ölüyordu üstelik karşılarında ki kişi yerinden bir adım bile gitmemişti.

"Sen ve kibirli, ahmak, işe yaramaz, gösterişçi tohumların efendimize saygısız aptallarsınız, çocuklarının her biri bir bir gözlerinin önünde ölecek bunu hak ettin."

"YETER!"

Renard'ın öfkeli sesi ile birlikte toprak alan parçalanırken Renardan yayılan karanlık duman büyük bir hızla kadının etrafını sarmıştı, kadının sadece yüzü açıkça kalırken karşısında ki üzgün kırmızı gözler bu kez öfkeyle parlıyordu.

Kayıp Prens: BanzaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin