Hiçbir şey

160 13 24
                                    

Oy ve yorum 🥺💖

Deniz
Hepimiz müdürün odasında oturmuş hocaların konuşmalarını ve Kerem ile Umut'un sessizliğinin sona ermesini bekliyorduk. İkisi de anlaşılan kavgada baya konuşmuş şuan ise susuyorlardı. Kavganın sonlarında oraya gitmiş olduğumdan da pek bir şey bilmiyordum.

Müdür her zamanki yerinde oturmuştu. Masasına dirseklerini yaslamış, bir şeyler zırvalıyordu. Karşılıklı olarak ikişer sandalye vardı. Onlara da bizim sınıf öğretmenimiz ve dersimize giren hoca karşısında ise Kerem'in dersine giren hoca ve sınıf öğretmeni vardı.

Ben olaya sonradan geldiğim ve herşeyi anlattığım için onlardan ayrı hocalara yakın bir yerde duruyordum. Umut ve Kerem duvarın dibinde ayakta dikiliyordu. O ise hocaların istediği sandalyenin üzerine oturmuştu.

Şaka gibiydi resmen. Herşey koskoca bir şaka olmalıydı. Bir yandan Umut'u düşünmek bir yandan Takıntılı'nın burada ve o olduğunu bilmek aşırı tuhaf hissettirmişti. Yüzüne ise o dediği andan itibaren bakmamıştım. Bakamamıştım. Hem hiçbirinin yüzüne bakılacak gibi değildi.

Umut'un sol kaşı ve dudağı patlamıştı. Burnu her ne kadar kanamış olsa da çok kötü durmuyordu. Ayak bileğinin hafif ağrıdını söylemisine rağmen ayakta durmayı seçmişti. Elleri vurmaktan kızarmış ve bazı yerleri kanlanmıştı. Yüzünün bazı yerleri kızarmaya başlamış ve kesin mora dönecekti.

Kerem'in yüzünde ise görünen en dikkat şey burnuydu. Bence büyük ihtimalle kırılmıştı da. Elinde ki buz torbasını burnuna tutmuştu. Bunun dışında da yüzünde ise sadece hafif bir kaç şişkinlik ve hâlâ öfkesinden oluşan kızarıklık vardı. Elleri baya kızarmış kanlanmıştı. Kazağı ise yırtılmıştı ama buna rağmen Umut'un tek bir lafına hatta bakışına hazır bir şekildeydi.

Umut'a göre daha az darbe almıştı. Eğer iki tarafı tanımasam ve Umut arkadaşım olmasa, Kerem Umut'u sikip atmış diyebilirdim. Ki bunu büyük ihtimalle Umut şerefsizine söyleyecektim. Kerem ile uğraşmamasını ona bin defa söylemiştim.

O ise... Ona diyecek sözüm yoktu. Dudağı patlamış, yüzünde kızarıklık vardı. Kaşı patlamamış ama şişmişti. Onun da kazağı yırtılmıştı. Tuvaletten çıkıp duvarın dibine oturduğu zaman da sonra "Umarım ikinizin götüne kalın, çok kalın bir şey girer de çıkmaz inşallah." diye dua edip elini yüzüne sürmüştü.

Ardından ise "Ayağımın ebesini siktiniz şerefsizler." demişti. "Bu arada, bu en sevdiğim siyah tişörttümdü. Artık hanginiz yırtıp, namusuma göz diktiyse o gidip aynısını alsın. Eğer ikiniz diktiyse de biriniz siyahını diğeriniz de mavisini alsın." demişti.

Ardından ise aklına gelen şeyle Kerem'e dönüp sinirle ama kısık bir sesle "Ulan Kerem bundan sonra seninle tüttürmeye geleni siksinler. Başıma gelmeyen kalmadı." dedi.

Sigara içiyor muydu bilmiyordum. Zaten onun hakkında ben hiç birşey bilmiyordum. Sadece gıcık biriydi. Çok fazla tartışmamız olmuştu ama hiç biri şiddetle bitmemişti. Zaten bu tartışmalar da hep "Ne bakıyorsun?" gibi aptal saptal tartışmalardı. Bence bu bir şakaydı. Onun takıntılı olması, offf!!!

Her neyse işte. Tam tekrar konuşacaktı ki Kerem artık sesinden rahatsız olduğunu belirten ölümcül bir bakış atmıştı. "Bakma be öyle şeytan gibi." demiş ve çağıran hoca yüzünden "Gel lan buraya, koluma gir. Ayağımın ebesini siktiniz adım atamıyorum." demişti. Kerem ise derin bir nefes alıp gitmişti yanına. Sonrası işte burasıydı. Ayağına buz tutmuş bir vaziyette oturuyordu.

"Oğlum derdiniz ne? Ne alıp veremediniz de bu hâlâ geldiniz?" dediğinde Umut artık usanmış olacak ki "Aramızda bir şeydi hocam. O kadar da önemli değil. Özür dilerim ben kendi adıma." demişti. Kerem ise alayla bakışlarını Umut'un üstünde tutmuş, sinirle bacağını sallamaya başlamıştı.

Beni Gör ArtıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin