Sonsuzluğun tanımını babamın gözlerinde yapmıştım ben ,henüz 7 yaşında iken.Bana bir bakışınla bütün siyahlar yeşil,yağmurlar güneş,soğuklar sıcak oluyordu.Aşkın farkına bana o merhamet yüklü elleriyle dokunduğunda anlamıştım.Ve acıyı vedalarında tatmıştım.İlk başlarda addaya gidiyordu benim gözümde.Sonraları bizi terk ediyor ve sevmiyordu.Şimdilerde bizim için bizden uzak olmayı göze alan bir kahraman.Fakat bunların hepsi koca bir yalana dönüşüyor bir süre sonra.Çünkü benim dünyamdaki tek gerçek ;onu uçsuz bucaksız bir çölde bir damla suya yıllarını verebilecek biri kadar ÖZLEDİĞİM...
Kana kana içesi gelirya insanın,hülyalar görmeye başlarda saçmalar ya işte öyle bir hasret benimkisi.Dışarıdan bakıldığında küçük bir kıvılcım gibi değerlendirilen umutsuz yüzüm,yüreğimdeki sevgi ormanını saniyeler içinde kül edecek kadar büyük bir yangının çıkacağının habercisi.
Ben hiç yaşım gibi hissetmedim kendimi.Çünkü oldum olası bazen ablaydım bazen arkadaş birazda anne..Ama hiç baba olmayı denemedim.Belkide cesaret edemedim.Çıktığı yolculuklardan hep bir parça kokusunu yollar yanıma.İşte sırf bu sebeple baharı sevmem.Babamın kokusuna çiçekler karışırda onu unuturum diye dizlerim titrer.Ölümün Allah'ü Teala nın emri olduğuna birtek annemin kalbinden babam için dökülen aşk kırıntılarını görünce inanmak istemiyorum.Elimden gelenin ardından el sallamak ve bir kap su ie iyi dileklerde bulunmak olduğunu düşündükçe ,ellerimin yok olduğunu görüyorum.Kalemlere grur yapıyor parmaklarım.Ve dilim güzel gün türkülerini usulca koyuyor rafa.Bedenime mühür vuruyor beynim.
Tanımlayamadığım bir malubiyet yaşıyorum derinliklerimde.Cümlelerimin isyanda oluşu bundandır.Fakat şunu biliyorumki"Allah'ında izniyle" beni,annemi ve kardeşimi ardında bıraktığı o köşeden tekrar ,o dur dolu ayağının tozuyla çıkageldiğinde ben çok büyük insan olacağım..Çünkü babam bana çok zengin,çok asil,çok gözde olmayı değil, tüm bunlardan önce çok iyi ve Allah korkusunu bilen bir insan olmayı öğretti.Öğretilenler tekrarlandıkça unutulmaz...
;) seni seviyorum babacımm