2

56 11 11
                                    

Sabah uyandığımda hızlıca işlerimi halledip üzerimi giyindim. Heyecanlı hissediyordum. Akşam olmasını onu görmeyi istiyorum. Acaba neden hep o sokakta ve aynı saatte? Merak ettiğim bazı şeyler var ama ona sormalı mıyım bilmiyorum.

Kafamdaki düşünceleri atıp hızlıca giyindim ve evden çıktım. Dolmuşa binip durağım geldiğinde indim ve okula girdim. Sınıfa girdiğimde Seokjin'i görmem ile hızlıca yanına gittim.

"Günaydın Seokjin"

"Günaydın Hoseok"

Ders başlayana kadar biraz sohbet ettik. Belki de onu Seokjin'i anlatmalıyım. Ya da anlatmamalıyım. Diye düşünürken ders başladı.Birkaç dersin ardından 1 saatlik öğle molasına girdik. Yemek için bir şeyler alıp bir yere oturduk. Anlatmak için heyecanlıydım. Seokjin bir şeyler olduğunu anlayıp ne olduğunu sorduğunda anlatmaya başladım.

"Anladığım kadarıyla iyi biri gibi ama yine de dikkat et Hoseok fazla güvenme"

Diyerek gülümsedi. Dediğim gibi abim gibiydi. Fazlasıyla önemsiyordu ama kararlarıma da saygı duyuyordu. Dersler boyunca onunla karşılaştığımda nasıl konuşma başlatacağımı düşündüm. Bir yanım fazla heyecanlıydı. Bir tarafım ise ya kötü biriyse diye geçiriyordu. Bunu görmeden bilemeyiz.

Okuldan çıktığımda her zamanki gibi Seokjin ile iş yerime geldik. Bir yere oturduğunda üzerimi değiştirip her zamanki gibi işimi yapmaya koyuldum. Birazda olsun onu aklından çıkardım. İsmini dahi bilmiyordum neden bu kadar kafamda yer edinmişti ki?

Seokjin bu sefer göndermeden gideceğini söyleyip vedalaştı ve restoranttan çıktı. Saatler hızlıca geçti. Yavaş yavaş hazırlanıp çıktım ve durağa doğru yürüdüm. Cam kenarına bir yere oturduğumda dışarıyı izlemeye başladım. Bir durakta durduğumuzda sokakta ona benzeyen birini gördüm.

Emin olamadım. Burada ne işi olabilirdi ki diye düşünmeden alıkoyamadım. Onunla karşılaştığımda ona sormak istiyordum. Dolmuş hareket ettiğinde durağıma az kaldığını gördüm. Durağa yaklaştığımızda inip hem heyecanlı hem de korkak adımlarla yine o sokağa girdim. Bu sokağı hala sevmiyordum ama yine de geçiyordum.

Sokağın her tarafına baktığımda onu göremedim. Belki yine köşede oturuyordur diye düşünerek diğerlerinin yanından hızlıca geçerek sokağın sonuna vardım ama görünürde hiç kimse yoktu. Belki de geç kalmıştım çoktan gitmiştir. Saate baktığımda geç kalmadığını anladım. Hep bu saatlerde burda olurdu. Belki de başına bir şey gelmiş olabileceği düşüncesi kafama dank etti.

Umarım iyidir diyerek derin bir nefes aldım ve eve doğru ilerlemeye başladım. Vardığımda üzerimi değiştirip yatağa kendimi attım. O gördüğüm gerçekten de o muydu? Bir yere yetişiyordu? Yavaş yavaş gözlerim kapandığında kendimi uykuya bıraktım.

Sabah üşüdüğümü hissederek uyandım. Dün gece üzerimi değiştirip kendimi yatağa attığımda düşüncelere dalarak uyuya kalmışım. Şimdiyse üşüdüğümü hissediyordum. Üzerime hızlıca hırkayı giyip saate baktım. Biraz zamanım vardı. Bugün cumaydı yarın hafta sonuydu. Ne iş ne de okul vardı. Bütün gün uyuyup ders çalışıcaktım.

Belki gece onu görmeye giderdim ama önce bugün vardı. Umarım bugün görürüm diyerek yataktan kalktım. Neden onu düşünüyordum bilmiyorum. Belki de etkilenmiştim. Ama sadece birkaç defa gördüğün birinden etkilenmiş olamam. Bu bilinmezlik beni yoruyor...

Ya bu gece de orada olmazsa bu sefer endişelenmeye başlayacaktım ama ben kimdim ki? Sadece sokakta birkaç defa gördüğü bir çocuk. Ne adını biliyorum ne de telefon numarası vardı.

Aptal olduğumu düşünmeye başlamıştım.

Kısa bir duş alıp üzerimi giyindim ve evden çıktım. Zaman çok hızlı geçiyordu. Okul ve iş bana zaman bırakmıyordu. Zaten hayatta buydu. Çalışıp başarılı olmadığın sürece hiçbir şey elde edemeyeceğin kimse tarafından değer göremeyeceğin aciz bir dünya. Ama en kötüleri insanlar ve onların acımasızlıkları bence.

Yine kendimce kafamı yorduktan sonra bu sefer okula yürüyerek gitmeye karar verdim. Bu saatte onu göremeyeceğimi biliyordum ama yine de şansımı denemek istedim. Sokağa girdiğimde etrafta sadece sızıp yatan kişiler vardı.

Ona bu kadar önem vermemeliydim Seokjin haklıydı. Kafamı toparlayıp okula doğru yürürken çantamdan kulaklığımı çıkardım ve her zamanki gibi moduma uygun şarkılardan birini açtım.

Etrafı inceleyerek yürümeye başladım. Sanki burdan binlerce kez geçmemişim gibi. Yine de kendini müzik dinlediğimde etrafı incelerken buluyordum. Bir yerlere yetişmeye çalışanlar, okul, iş gibi yerlere gidenler toplu halde yürüyenler. Bunları düşünürken okulun kapısının önünde durdum. Ve okul bana göre saçma bir sistemi olan ama gitmemiz gereken yer. İnsanların yanından hızlıca geçerek okula girip sınıfa girdim ve sırama oturdum.

Diğerlerinin bakışlarının bana dönmesi ile kulaklığı çıkarmadan kafamı sıraya koydum ve şarkının da etkisiyle uykuya bıraktım kendimi. Kolumdan dürtülmem ile kulaklığı çıkartıp kafamı sıradan kaldırdım. Yan tarafıma baktığımda Seokjin'in beni dürterek uyandırmaya çalıştığını gördüm. Tebessüm edip konuştu.

"Günaydın uykucu arkadaşım öğlen oldu hadi kalk"

Dedi. Öğlene kadar uyumuşmuydum? Normalde küçük bir ses duysam uyanırdım ama kulaklık takılı olduğu için hiçbir şeyin farkında değildim. Esneyip dağılan saçlarımı düzenledim. Seokjin ile yemek yemeye indik. Seokjin sürekli olarak bir şeyler anlatıyordu. Hala uykunun etkisinden çıkamadığım için onu kafamla onaylıyordum.

"Hoseok iyi misin? Uyumadın mı sen dün gece?"

Kaşıktaki yemeği yiyip konuştum.

"Uyudum aslında"

"Ne aslında dün morelin daha çok yerindeydi ne oldu bugün? Yoksa o mu bir şey yaptı?"

Hızla kafamı hayır anlamında salladım.

"Hayır onu görmedim bile"

Kafasıyla onaylayıp sanki anlamış gibi hızla bana döndü.

"Yoksa sen onu göremediğin için mi böylesin"

Ne kadar itiraz etsem de inanmamıştı.

"Anlarım ben Hoseok sen ondan etkikenmişsin basbaya"

Bunun bende farkındayım. Ama sorunda zaten ondan etkilenmem. Tanımıyordum.

"Belki bugün görürsün olmadı başka gün yer yarılıp içine girmedi ya çıkar bir yerden"

Sanki köpeğim kaybolmuşta ona üzülüyormuşum gibi hissediyordum. Bu saçma durumuma gülüp Seokjin ile yemek yemeye devam ettim. Yemek bitince sınıfa çıkıp sabah yazılanları deftere yazıp kalan derslere girdim.
Okul çıkışında Seokjin işinin olduğunu söyleyip yanından ayrıldığında işe doğru yürümeye başladım. Üzerimi değiştirip her zamanki işimi yapmaya başladım. Akşam fazlasıyla yoğun geçmişti. Sürekli ayakta durmaktan bacaklarım ağrıyordu. Birde eve gitmek vardı.

Dolmuş durağına gelip öylece beklemeye başladım. Dolmuş geldiğinde binip durağa gelince indim. O sokağa doğru ilerledim. Sevmediğin ama onunla tanışmama sebep olan sokak. Aslında pekte tanıştığımız söylenemez.
Yine baktığımda yoktu. Biraz morelim bozulmuştu. Tamda onunla konuşmak istediğim sırada kaybolmuştu. Belki de geri dönmeyecekti boşuna umutlanıyordum. Son kez yarın şansımı denemek istiyordum ve aynı zamanda dönmesi için içimden umut ediyordum.

Eve geldiğimde her zamanki gibi üzerimi değiştirip yatağa attım kendimi. Bugün diğer günlerin aksine yorgun hissediyordum. Telefonu elime aldığımda çoktan gece yarısının geçtiğini fark ettim. Gözlerimi kapatıp yarın dönmesini umarak uykuya kendimi bıraktım.

Street | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin