4

50 12 8
                                    

Uyandığımda saat daha 10'du. Banyoya gidip aynaya baktığımda saçlarım karışmış cildim solgun görünüyordu. Hızlıca bir duşa girip üzerimi giyindim. Saçlarımı kurutup yüzüme krem sürdükten sonra banyodan çıktım. Yan odaya doğru ilerledim. Kapıyı aralayıp baktığımda hala uyuduğunu gördüm. O uyanana kadar kahvaltı hazırlamak için mutfağa indim.

Dolaptan kahvaltılıkları çıkartıp masaya koydum. İkimiz içinde kahve yaptım. Sever miydi bilmiyorum ama yine de yaptım. İki tane de sandviç hazırladıktan tamam oldu. Odaya çıkıp kapıyı açtım. Uyandırmak için koluna dokundum. "Yoongi, hadi uyan" Birkaç kez daha uyandırmaya çalıştım. Yavaşça gözlerini araladı. İlk başta nerde olduğunu hatırlamayıp boş boş baktı. Esnedi.

"Günaydın" Dediğimde karşılık olarak o da günaydın dedi. O elini yüzünü yıkarken aşağı inip masaya oturdum onu bekledim. Hızlıca gelip karşıma oturdu. "Bu kadar uğraşmana gerek yoktu" Omuzlarını silkip kahvenin birini ona verdim ve yemeye başladım. Fazla konuşmadan yemeğimizi bitirdik. Masayı toplamaya başladığında ben yaparım dediğimde itiraz edip toplamaya devam etti. Mutfakta işimiz bittikten salona geçip oturduk.

Bir şey söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu. "Ben artık gideyim kıyafetlerim nerede?" Kıyafetler doğru ya. Ben onları makineye atıcaktım ama unuttum. Bunu ona söyleyemem o yüzden aklıma ilk gelen şeyi söyledim.

"Şey ben onları makineye attım ama asmadım yani.."Gülümseyip tamam diyerek ayağa kalktı.

"Sorun değil ama buna karşılık..."

Üzerindekileri göstererek,

"bunlar bende kalacak gibi"

Dediğinde kafamla onayladım. Telefonunu da aldıktan sonra kapıya doğru ilerledi. Gitmesini istemiyordum ama kal da diyemiyordum. Neden kalmasını istediğimi de bilmiyordum ki.
Kapıyı açıp arkasını döndü. "Artık o sokaktan geçme tehlikeli"Döndüğünde gitmeyeceğini sanmıştım kurduğu cümle ile kafamı salladım. Ama ben artık onu nasıl görücektim ki? Bunu tabii ona söylemedim.

"Telefonunu verebilir misin?"

Dediğinde cebimdeki telefonu ona doğru uzattım. Birkaç bir şey yaptıktan sonra geri verdi. "Numaramı kaydettim ara bende kaydedim" Sanki içimi okumuş gibiydi. Artık numarası vardı. İsminin yazılı olan numaraya tıkladığımda telefonu çaldı ve kapattım. O da telefon numaramı kaydettikten sonra ayakkabılarını giydi.

"Her şey için teşekkürler ve yarın çıktığında beni ara" Kafamı tamam anlamında salladım. El sallayıp gittiğinde peşinden bağırdım."Dikkat et!" Gülümseyip tamam diyerek yürümeye başladı. Gözden kaybolduğunda eve girdim.

Onun hala burada kaldığına inanamıyordum. Ve artık ismini biliyordum. Birde numarasını almıştım. Şuan çok mutlu hissediyordum. Birde bana çıktığında beni ara dedi yoksa beni merak mı ediyor? Aslında olabilir bende merak ediyorum şuan umarım evine sağsalim varır.

Acaba zaman geçtikten sonra vardın mı diye mesaj mı atsam? Ya da atmim. Çok sıkıyorum. Diyerek kafamı geri attım. Telefonumun çalması ile hızlıca elime aldım. Seokjin'in ismini görmem ile duraksasam da bugün buluşacağımız aklıma geldiğinde hemen açtım.

"Alo?"

"Tamam hyung çıkmak üzereyim görüşürüz"

Diyerek telefonu kapattım. Tamamen aklımdan çıkmıştı. Hızlıca hazırlanıp evden çıktım. Evimin önünde kollarını bağlamış şekilde Seokjin bekliyordu.
"Nerdesin Hoseok ağaç olucam burda"

"Abartma geldim işte"

Diyerek arabaya bindik. Dün gece yaşananları Seokjin'e anlatmalı mıyım diye fazlasıyla düşündüm. En sonunda anlatmaya karar verdim ama şuan değil.
Mağazaları gezmeye başladık. Pek alışverişi sevmem ama gezmeyi severim. Seokjin kıyafet denerken oturup onu bekledim. Bir süre sonra geldiğinde göz gezdirdim. Gerçekten şık olmuştu. Kendi kendine yorumlayıp birkaç tane daha denedi. Bir sürü kıyafet aldı.

Street | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin