Hiç tanımadığım sokaklardan geçiyorduk. Nereye gittiğimizi bilmiyorum ama Yoongi'ye güveniyorum. Durduğunda kollarımı belinden çekip motordan indim. Yoongi motordan inip kaskını çıkardı motorun üzerine bırakıp saçlarını karıştırdı. Donmuş şeklide onu izliyordum. Bana döndüğünde hızlıca kaskı çıkarmaya çalıştım ama yapamadım. Yanıma gelip kaskı çıkardı ve saçlarımı düzeltti.
"Nereye geldik?"
Geldiğimiz yere baktığımda biraz yüksekti. Yıldızlar çok güzel görünüyordu. Uzun bir süre yıldızlara baktığımda üzerimde gözler hissettim.
Yoongi'ye baktığımda beni izliyordu. Ona döndüğümde bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Tebessüm edip şehir ışıklarına manzaraya baktım. Çok güzeldi. "Çok güzel" Diyerek etrafı izlemeye başladım. "Aç mısın?"
Sorusu ile ona döndüm. Kaç saattir yemek yememiştim. Karnımın guruldaması ile cevap vermiş oldum. Gülümsediğinde utanıp kafamı başka yere çevirdim.Yanımdan ayrılıp gittiğinde arkasından bakıp tekrar yıldızlara döndüm. Telefonu alıp manzarayı çekmeye başladım. Burası çok hoşuma gitmişti.
Biraz sonra Yoongi döndü. Elinde bir poşet vardı. Yere oturduğunda yanına gidip oturdum. "Nerden buldun bunları?" Poşeti çıkartıp hazır yemeği çıkardığında konuştu."Sihirli güçlerim var bilmiyor musun?"
Alaycı şekilde konuşması ile kahkaha attım."Cidden komiksin"
Beni izlediğinde yavaş yavaş kahkaha atmayı bıraktım. Uzattığı yemeği alıp yemeye başladım. Çok güzeldi. Yemeklerimizi yedikten sonra çimenlere doğru uzandım. Artık en sevdiğim yer burasıydı. Hava soğumaya başlamıştı. Biraz üşüdüğümü hissettim. Yoongi çimenlerden kalktığında elini uzattı.
"Hadi gidelim soğuk oldu"
Elini tutup ayağa kalktım. Üzerimi silkeleyip çöplerimizi topladık ve motorun yanına geldik. Kaskı uzatmasını beklerken yanıma gelip kendisi taktı. Kendinkini de taktıktan sonra motora bindi. Hemen arkasına bindim. Bu sefer kollarımı direkt beline sardım. Motoru çalıştırdığında sıkıca sarıldım. Durduğunda kollarımı belinden ayırıp motordan indim. Bu motora ilk binişimdi. Önceden istemiştim ama korktuğum için binememiştim ama artık korkmuyorum.
Kaskı çıkarttım. Yoongi'de inip kaskını çıkardı motoru içeri garaja koyup kaskları da bıraktık. Burası onun eviydi. Yanıma geldiğinde yürümeye başladık. Buralar bilmediğim sokaklardı.
Konuşmadan yürümeye başladık. Adımlarımı ona uydurup yürüyordum. Biraz yüksek kaldırım vardı oraya çıkıp dengemi sağlayarak yürümeye başladım."Hoseok düşeceksin in"
Onu dinlemeyip yürümeye devam ettim. Bir anda ayaklarımın birbirine dolanması ile düştüm ama bir yerim acımıyordu. Ne zaman kapandığını bilmediğim gözlerimi açtım. "Korkma tuttum seni" Gözlerimi araladığımda Yoongi ile yüz yüze geldim. Kolunun birini bacaklarımın altına koymuş birini de belime sarmıştı. Düşmenin korkusuyla kalbim çok hızlı atıyordu.
Kucağından indiridiğinde yürümeye devam ettik. Sessiz sessiz yürümekten sıkılıp konuşmaya başladım."Sen nerede çalışıyordun?"
"Bir restoranta motorla sipariş götürüyordum"
Anldığımı söyleyip başka ne sorabilir ya da ne konuşabiliriz diye düşünmeye başladım.
"Kaç yaşındasın?"
"24"
"Aklıma başka bir şey gelmiyor"
Tebessüm etti.
"O zaman ben soruyorum. Sen kaç yaşındasın?"
"22"
"Neden hem okuyup hem çalışıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Street | Sope
Fanfiction'Birlikte olmalarını sağlayan o sokak aynı zamanda ayrılmalarını sağlamıştı'