5

47 10 12
                                    

Sabah alarmın sesiyle uyanıp esnedim. Gözlerim poşetler takıldı. Belki bugün onlardan giyebilirdim. Kesinlikle Yoongi'ye iyi görünmek için değil. Ne diyorum ben?

Düşüncelerin arasından çıkış elimi yüzümü yıkayıp poşetleri karıştırmaya başladım. Elime geçenleri giyip saçımı karıştırdım. Üzerime giydiğim boğazlı kazak, deri ceket ve kalçalarımı saran siyah pantolon ile iyi gördüğümü düşünüyordum. Yandan takmalı çantamı da aldıktan sonra son kez aynaya bakıp çıktım. Evin önünde arabada bekleyen Seokjin'i gördüm. Kapıyı kapatıp ayağıma botumu geçirdim. Şuan tamamdı. Arabaya bindiğimde Seokjin süzerek bana baktı.

"Bir dakika Hoseok sen misin?"

Gülüp kafamla onayladım. Emin olmak ister gibi koluma dokundu. "Baya iyi olmuşsun be" Övmeye devam ettiğinde konuyu kapatıp arabayı sürmeye başladı. Arabayı park edip Seokjin ile yürümeye başladık. Üzerimdeki bakışları hissediyordum. Birkaç konuşmaya kulak misafiri oldum.

"Son sınıftan Hoseokmuş." "Oha çok yakışıklı" "Daha önce nasıl fark etmedim"Gibi bir sürü cümle. Bir tane kız yanıma gelip numaramı istediğinde yanından hızlıca yürüyerek geçtim. Sadece birazcık giyim tarzımı değiştirirdim yine aynı bendim sonuçta. Saçma olduğunu düşünerek hızlıca sınıfa girdik.

Seokjin ile oturup sohbet etmeye başladık. Gözlerim ağrımaya başlamıştı. Kafamı sıraya koyup biraz uyumaya karar verdim.Sınıftaki seslere uyanıp gözlerimi araladım. Seokjin'e baktığımda elinde telefonla fotoğraf çekindiğini gördüm. Saçlarını karıştırıp telefonu eline aldığında Yoongi'den arama ve mesajların olduğunu gördü. Sabah okula geldiği zaman bir sürü mesaj atmıştı ve birçok kez aramıştı.
Sınıftan çıkıp sessiz bir yer buldum ve Yoongi'yi aradım.

"Al-"

"Hoseok sen nerdesin kaç kere aradım? Mesaj attım iyi misin?"

Konuşmama izin vermeden soruları sıralamıştı. Beni merak etmişti. Hoşuma gidiyordu ama yine de endişelendirmek istemezdim.

"Okuldayım uyuya kalmışım derste anca uyandım görmemişim üzgünüm"

"Ah cidden. Bir an adamlar bir şey yaptı sandım."

"Sorun yok iyiyim ben"

"Bir şey sorucam sen nerde çalışıyordun?"

"Big White Restorant"

"Tamam benim gitmem gerek dikkat et kendine"

"Sende dikkat et görüşürüz"

Diyerek telefonu kapattım. Sesini duymak hoşuma gitmişti. Sanırım ondan fazlasıyla hoşlanıyorum. Ama nasıl açılıcam bilmiyorum. Ve onun duygularını bilmiyorum.Sınıfa doğru yürüyüp içeri girdim. Seokjin birkaç kişi ile konuşuyordu. Beni görmesi ile sıraya oturup beni bekledi.

"Neredeydin?"

"O aradı"

Sırttı. Gözlerimi devirip kafamı sıraya geri koydum hiç ders dinlemek istemiyordum. Çıkışa kadar uyuyup çıkışta uyandım. Seokjin ile her zamanki gibi iş yerime geldik."Hoseok seninle konuşmam gerek"Patronun çağırması ile odasına doğru ilerledik. Gerilmeye başlamıştım. Kötü bir şey yaptığımı düşünmüyorum. "Hafta sonları da çalışmanı istiyorum"

E yuh artık. Hafta içi her gün okuldan sonra çalışıyordum zaten. Hafta sonu hayatta katlanamazdım. Ne kadar teklif ederse etsin. "Ben yapamam ders çalışmam gerek" Diyerek sıyrılmaya başardım. Ama yine de istediğim zaman gelip hafta sonu çalışabilirmişim. Bende kesin gelirim ya.

Street | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin