Yeni dönem başlamıştı, bu döneminde geçen dönemki olmasını pek istemiyordu. Katili bulma işini seviyordu ya da işkence yapmayı da. Bu sefer yapamamıştı ama. Xavier ona verdiği bu telefonu yeni yeni çözüyordu. Bu konuda Enid ona çok yardımcı oluyordu.Bayan Weels öldükten sonra onun yerine başka birisi gelmişti. Adamı bir kez görmüştü. Midesini bulantıracak kadar sevecen ve pozitif biriydi.
Yeni müdürün gelmesiyle beraber okula yeni öğrencilerde gelmişti. Onları görmemişti sadece Enid'in anlattıklarından birkaç fikri vardı.
Eski odalarına eşyalarını yerleştiriyordu. Daktilosunu çıkarıp masanın üstüne koydu. Enid'de peluşlarını diziyordu, penceresinin oraya.
Kapı çaldı ve içeri onların yaşına yakın belki birkaç yaş büyük kızıl saçlı bir kız girdi. Elinde iki kutu tutuyordu. İkisine bakıp gülümsedi ve söze başladı.
"Selamlar! Ben alt odanıza taşınmış yeni öğrencilerden Alice Todd."
Enid'e sarıldı tatlıca sonrada Wednesday'e yaklaştı ama çekilince sarılmayı sevmediği anladı ve gülümsedi hafif.
"Yurttaki herkese bir şeyler yapmak istedim ve Cupcake getirdim. Umarım seviyorsunuzdur. Size benzer yapmak istedim"
Kutuları uzattı, açtılar ikiside Wednesday'in Cupcake kremasıda dahil simsiyaktı üstünde beyaz süsler vardı, Enid'inki ise tam tersi rengarenkti. Enid teşekkür etti ve kız gitti.
"Ne kadar tatlı biriydi değil mi wednesday?"
"Midemi bulandıracak kadar, tam senlik biri."
"Evet öyle gidip konuşacağım onunla sende gelsene."
"Kalsın, kendimi asmayı yeğlerim."
Telefonu öttü ve bakıp işi olduğu söyleydi ve bahçeye indi. Bahçede tüm dikkati telefonunda, ona bakıp yürüyordu; önündeki direği göremeyecek kadar dikkati oradaydı.
Kafasını çarpacağı zaman biri onu omzunlarından tutup durdurdu. Bu ani temasla hemen onu tutana döndü, çekilerek.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Ne mi yapıyorum kafanı çarpacaktın, engelledim seni?"
"İstediğimi söylemedim."
Karşısındaki çocuğun saçları bembeyazdı. Sol gözünün üstünde derin bir yara izi vardı. Gözlerinin altına siyah kalem çekmişti. Mavi gözlerini kısıp ona dikti.
"Sosyal medyanın kölesi olmuşsun, önünü bile göremiyorsun."
"Seni ilgilendirmez, hem olmadım bir işle uğraşıyordum."
"Ah pekala öyle diyorsan öyledir küçük kız."
"Bana öyle seslenme."
Parmağını kaldırdı, omzuna dokunup onu ittirecekti. Ama dokunduğu gibi başı geriye düştü ve dengesini kaybedip düşeceği sırasında beyaz saçlı gıcık çocuk onu tutmuştu. Onun hakkında geçmişine ait bir imgelem görmüştü.
Tyler'ın polis arabasında dönüşüp kaçtığı sırada, onu tek başına durdurduğu ve yakalayıp kafese geri tıktığı ve ona kafesteyken birkaç soru sorduğuna dahil bir imgelemdi.
İrkilip uyandı ve ona baktı şaşkınca bir kaç saniye ve hemen toparlanıp kalktı yavaşça.
"İyi misin?"
"İyiyim bir şey yok. Tylerın Hyde olduğunu nereden biliyorsun? Ve nesin sen?"
"Hakkımda imgelem gördün değil mi? Şöyleki küçük kız; ben bizim gibi ucubeleri Tyler gibi tehlikeli ucubelere karşı koruyan biriyim. Buraya onun gibi başka birileri var olması mümkün diye geldim, bu okula yani."