Ne göstereceğini merak ediyordu, onu ilk kez gülümserken görmüştü. Gülümseyebiliyormuş... Hemen giyindi. Okul üniforması yırtıldığı için Xavier'ın dün gece getirdiklerini giymek zorunda kalmıştı. Biraz dar olmuştu ama şimdi bunları düşünecek zamanı yoktu.
Wednesday'le yürüyerek ona gösterecek ne ise oraya doğru gitmeye başlamışlardı. Theo ona sorular soruyor, Wednesday gidince göreceğini söyleyip onu geçiştiriyordu.
Ormana gelmişlerdi. Wednesday biraz daha ilerledikten sonra çevresine bakıp durdu ve Theo'ya döndü.
"Dün sen yaralı şekilde geldiğinde elimde bir şey vardı minik bir taş tarzı, onu sıkıca elinde tutuyordun ama gece sızdığında elimden alıp inceledim onu. O taşı nerden bulmuştun?"
"Kediyi öldürünce, toz haline geldi ve toz yığınının içinden çıktı, bende aldım."
"Çekmeceme koymuştum gece yatmadan, sabah kalktığımda onun titreyip hareket etmeye çalıştığını gördüm. Beni bir yere götürmeye çalışıyor gibiydi onu takip ettim ve buraya geldim."
"Hmm... burası tanıdık geliyor, ooh çünkü her yer ağaç kaplı zaten."
Wednesday göz devirip kolundan tuttu ve toprağın üstündeki hafif grimsiliği gösterdi.
"Salak, burası kediyi öldürdüğün yer. Bak! Bunlarda ondan kalanlar. Bana en başta kediyi araştırırken demiştim 2 katil arıyoruz diye."
"Bu taş bizi diğer katile yani kedinin sahibine götürecek."
"Aynen öyle Theo, sayende önemli bir şey bulduk."
Theo gülümsedi içten, taşı istedi ve bakmaya başladı şuan titremiyordu.
"Nasıl titremesini sağlayacağız?"
"Okulda gezdirerek ve bu iş sana düşüyor, insanlarla muhabet edeceksin."
"Niye ben? Bunu hiç sevmiyorum."
" Sevmiyorsun ama bu işte başarılı olacağından şüphem yok bana karşı tavrını, flörtleşme çabalarını insanlara göster yeter."
Gözlerini kıstı ayaklandı.
"İyi prenses ama şartım var."
"Odama yarı ölü şekilde gelmen ve sana bakmam yetmedi mi?"
"İstediğimi söylemedim."
Gözlerine bakıp sırıttı. Wednesday bu sefer gözlerini kısıp koluna vurdu. Sinir olduğunda ona hep vuruyordu, her gün sinir bozucu biriydi bu yüzden her gün; Wednesday'den küçük çaplı dayaklar yiyordu.
"Şartın ne köpecik?"
"Okulda parti olacakmış ve kardeşim gittiği için ona göz kulak olmalıyım. O yüzden benimle geleceksin yoksa yalnız gidersem orada kendimi keseceğim büyük ihtimalle. Hem partide de araştırırız."
"Kendini kesmeni merak ediyorum doğrusu, geleceğim ve evet katili bulmamız kolaylaşır."
"O zaman... anlaştık mı?"
Elini uzattı ve Wednesday gülümsedi, el sıkıştılar. Okula geri dönmüşlerdi dersleri için. Botanik dersleri olacaktı. Sınıfa girdiler ve yanyana oturdular. Alice ve Xavier yine birlikteydi. Theo Xavier'a uzunca baktı, arada gözlerini kısarak. Xavier merakla Theo'ya baktı. Ne oldu diyor gibiydi. Önüne döndü Theo, Wednesday'e bakıp örgüsünü çekti hafif. Elini tutup döndürdü.
"Ah... tamam bırak."
"Yerinde dur, sinir bozucusun."
"Off, senin parti için kıyafetin var mı?"