O gece oldukça rahat uyumuştu. Normalde geceleri rahat uyuyamazdı. Geçmişine ait anıları her gece kafasını kurcalar dururdu. Ama bu gece Wednesday sayesinde kafası durgunlaşmıştı. Büyük ihtimalle onun gibi kızın olduğu yere kabuslar uğramaya korkmuştu. Sabahın baya erken saatlerinde uyanmıştı. Kolu uyuşmuştu o tarafa baktığında kolunda hala Wednesday'in yattığını gördü. Biraz saşırmıştı hala yanında olmasına karşılık. Erkenden kaçar diye düşünmüştü. Demekki kızda da bir şeyleri değiştiriyordu.
Wednesday kolunda sırtı dönük uyuyordu, saçları parlak siyahtı resmen. Yavaşça parmaklarını saçlarında gezdirdi. 2 günde bu kadar yakınlaşmaları garip olabilirdi ama onun yanında hiç bu kadar kendi olabileceğini hissetmemişti.
Bir süre daha yanında yattıktan sonra onu uyandırmadan yavaşça kalktı ve duşa girdi, hem yaralarına bakması gerekiyordu. Evet iyileşiyordu ama yine de kontrol etmesi önemliydi.
Wednesday Theo gittikten sonra iyice yatağa yayıldı ve üstündeki örtüye sarıldı. Yorulmuştu ve biraz daha uyumak istiyordu sadece.
Theo'nun telefonu titremeye başladı masasının üstünde, homurdanıp yüzünü iyice yastığa gömdü. Ama arayan kişi kimse inatla çalmaya devam ediyordu. Huysuzlanıp masaya uzandı ve kimin aradığına bakmadan açtı. Theo'nun sorun etmeyeceğini biliyordu.
"Ne var? Telefon açılmıyorsa işimiz var demektir."
Bir kadın sesi konuşmaya başladı. Sesi tanıdık değildi.
"Ahh sen köpeciğin sevgilisi olmalısın, korumak için az kalsın öldüğü kişi sendin demek..."
"Kimsin sen bu okuldan değilsin dimi?"
"Zeki bir kızsın Theodore'un neden senden hoşlandığı anlaşıldı hayır değilim. Ama kediciğime yaptığınız şeyi hiç hoş bulmadım, olanlardan sonra onun bu kadar değişeceğini düşünmüyordum."
"Ben terapistin değilim, sevgili falanda değiliz. Tek gecelik bir yakınlaşma oldu o kada--"
"O zaman onu senden almamın bir sorunu yok demekki.. birkaç parçasını çıkarır ve değiştiririm belki."
"Cesaretin olsaydı kedini yollamak yerine karşımıza kendin çıkardın-- Hey!"
Theo yanına dönmüş elinden telefonu kapmıştı ve arayan numaranın yüzüne kapatıp numarayı engellemişti.
"Sen baştan beri onunla iletişimde miydin?! Ne bu kalbimi kazanmak için arkadaşınla yazdığın bir tiyatro oyunu mu!"
Theo iç çekti uzunca ve Wednesday'e uzandı.
"Wednesday.. durum öyle değil.. bu kadın bana kafayı takmış.. sana bunu söyleyemezdim... kendim halletmem en doğrusuydu seni korumak içi--"
"Korumak mı! Böyle mi koruyorsun. Senin yüzünden herkesi tehlikeye atıyorsun. Sana başta neden güvendim ki zaten..! Senin yüzünden gardımı indirdim ben bunu istemiyorum..."
"Hey yapma bunu...Sadece dinle beni.. izin ver açıklayayim..--"
"Hayır açıklanacak bir şeyi yok witcher.. bunun içine dahil olmak istemiyorum."
Wednesday elbisesini aldı Theo'nun suratına bakmak bile istemiyordu. Gideceği sırada kolundan tutup onu kendisine çevirdi. İç çekip ona baktı gözlerinde o yargılayıcı ve delici bakışı vardı.
"Evet haklısın benim yüzümden yaşananlar,yanımda kal... düzeltmem için bir şans ver..."
"Şansı hak etmiyorsun.. kendi başınasın ben senin aşk üçgenine dahil olmayacağım. Peşinden gelirsen seni bıçaklarım..."
Kolunu çekti ve hemen odasına gitti. Çok sinirlenmişti, nasıl bunu ona en başta söylemezdi, belki de düşündüğü gibi onun kalbini kazanmak için yaptığı bir oyundan ibaretti. Bu artık onun düşüneceği bir sorun değildi, Theo'nun suçuydu o uğraşacaktı. Kendisine de çok kızıyordu. En son yaşadığı şeylerden akıllanmamış yine birine karşı kalbini açmıştı. Çantasını ve şeyi alıp ders için yurttan çıktı.
Theo uzunca iç çekti ve odalarındaki boy aynaya yumruğunu geçirdi. Aynı kırılmış ve birkaç parça cam elini kesmişti. Sinirle yatağına oturup başını ovmaya başladı. Gidip Kate'e istediğini vermesi gerekiyordu belkide ya da onu öldürmesi... Bunu yapmak istemiyordu. Çünkü buna başladığında duracak yeri çoğunlukla kaçırırdı. Hem babası hemde kız kardeşine sözü vardı. Ama onu öldürmezse Wednesday'in zarar vereceği kesindi. Şuan Wednesday'de ondan nefret ediyordu. Bıçağını ve birkaç iksir aldı ve yurttan çıktı. Kate güçlü ve tehlikeli bir cadıydı ve ona karşı şanslı olur mu bilmiyordu. Wednesday'den yardım istemesinin sebebi buydu aynı zamanda.
Wednesday sınıfa gireceğinde Theo yine yetişmişti ve bileğinden tutup biraz kenara geçmişti.
"Hemen başırıp çağırma bir şey diyeceğim ve büyük ihtimalle beni bir daha görmeyeceksin..."
"Hızlı ol, seni bütün gün bekleyemem."
:Wednesday senden çok hoşlanıyorum ve senden bunu sakladığım için özür dilerim.. sadece seni korumak istedim o cadıya karşı seninle beraber bir şansım olsun istedim.. ama bencillik yaptım... tekrardan üzgünüm."
Wednesday bir şey demedi.. sadece çekip gitti sanki onu hiç duymamış gibi onu görmezden geldi.
O an orada kırıldığını hissetti, nefen bu kadar üstüne gidiyordu ki.. aslından geleni yapıyordu.. ama wednesday sanki ona çok kötü bir şey yapmış gibi davramıyordu. Gözleri doldu ve hemen silip okuldan çıktı. Motoruna atladı ve yola çıktı.
Wednesday dalgınca düşünüyordu sınıfta. Kendisini haklı buluyordu. Onu resmen kullanacaktı ve bunun önüne geçti. Belki birazcık sert davranmış olabilirdi. Ama onun sözlerine inanmasını beklemesi çok aptalcaydı.. iki günde nasıl aşık olmuştu ona çocuk. Öyle sanıyordu salak witcher. Ama bir tarafı onun için endişelenmeye başladı. Kabul etmese de o da ondan hoşlanmıştı.
Bu ayrılışların üstünden 1 hafta geçti ve Wednesday ondan hiç haber almadı. Alice bile bilmiyordu nerede olduğunu ama endişelenmemesi gerektiğini söylüyordu. Bu Wednesday'i nedense hiç rahatlatmıyordu. Dediği şeyde takılmıştı. "Beni bir daha büyük ihtimalle görmeyeceksin" kendi gururuna karşı gelip onu aradı. Telefonu kapalıydı. Birkaç kez aradı ama cevap yoktu. Bu günden itibaren onu her gün aramaya başladı ve izini sürmeye başladı.
.
.
.
.
.
.
.
Moralim düşük olunca karakterlerimide üzmek istiyorum öyle yaptım, sorry :P