Bir süre beraber oturdular, Wednesday esneyip hafif uyukluyana kadar. Theo gülümsedi ve odasına götürdü. Xavier bu gece yoktu, onunla romantik bir anlar yaşardı belki.
Wednesday odalarına bakmaya başladı. Buraya daha önce gelmişti ama şimdi Theo vardı ve onun eşyalarına bakıyordu. Masasının üstünde birkaç kılıç vardı onlara bakıp incelemeye başladı.
Theo da yatağına oturmuş onu izliyordu hayranca. Aşkla işi olmadığını söylemişti ama bu gece öpüşmüşlerdi ve gerçekten harikaydı. Nasıl bir ilişkileri olacağını merak ediyordu. Uzun süredir kimseyle çıkmamıştı, kimseye karşı bir şey hissetmemişti. Ta ki Wednesday ile tanışana kadar. O kız farklıydı, neden bilmiyordu ama ona karşı farklı bir ilgisi vardı.
Theo düşüncelerine dalmışken Wednesday ona seslendi. Hafif irkilip ona baktı merakla. Elinde simsiyah kısa bir kılıç vardı.
"Bu aralarında en güzelliymiş."
"Evet öyledir, baya pratik bir şey aynı zamanda. Senin olsun, sana yakıştı."
Wednesday gülümsedi ve kenara bıraktı. Theo kalkmış dolabından kıyafet bakıyordu, üstünü değiştirecekti.
"Burada kalabilir miyim, Enid sevgisiyle odadaymış ve onları duymak hiç istemiyorum."
"Tabi ama beraber yatarız."
"Sen Xavier'ın yatağında yatarsın bende senin, o zamanda beraber yatmış oluruz."
Theo güldü hafif ve gömleğini yavaşça çözüp çıkardı. Wednesday'in ilgisini çekmişti, başka yapacak bir şeyi yoktu onu izlemeye başladı soyunurken.
Vücudunda izler vardı, eski duruyordu. Bıçak ya da pençe izini benziyordu. Odasına yaralı olarak geldiği izler dışındaydı bu izler. Özellikle göğsündeki iz ilgisini çekmişti. Merakla elini uzatıp göğsüne dokunacağında Theo hızla bileğini tuttu. Hafif şaşırıp elini çekti.
"Üzgünüm, canını yakmak istemedim..."
"Canım yanmadı Theo, merak ettim."
"Daha sonra anlatırım, sende giyinecek misin? Renkli kıyafetlerim yok. "
Üstünde durmadı konunun ve dolabıma yaklaşıp bakmaya başladı. Theo sadece altına gri bir eşofman altı giymişti, yatağa uzandı eline gitarını alıp. Bir şeyler çalmaya başladı.
"Bunların hepsi büyük bana."
"Çıplakta olabilirsin bana fark etmez prenses."
Ona bakıp sırıttı. Wednesday göz devirip birkaç parça çıkardı. Elbisesini çıkaracaktı ama fermuarına ulaşamıyordu. Theo zorlandığı görüp gitarını bırakıp yanına geldi.
"Yardım edeyim.."
Wednesday onaylayıp döndü. Theo yavaşça fermuarını çekti aşağı doğru, bunu yaparken onu süzüyordu. Çekildi elbisesine tutarak, hallettiğini söyledi. Theo gülümseyip yatağına geçti. Arkasını ona döndü ve elbisesini çıkarıp kenara astı. Theo'ya bakmaması için uyarılarda bulunsa da Theo inatla gözlerini ondan ayırmıyordu. Simsiyah olan kıyafetleri giydi ve Theo'nun yanına geldi.
"Kay."
Theo gülümseyip kenara kaydı. Yanına uzandı yavaşça.
"Gitar çalmayı biliyor musun?"
"Evet, severim. Sen biliyor musun?"
"Hayır ama öğrenmek isterim."
"Hızlı kaparsın sana göstereyim"
Onun arkasına geçti ve gitarı ona verdi. Wednesday ciddi bir tavırla gitara bakıyordu. Arkasından ellerini tutup olması gerektiği gibi gitarın üstüne koydu. Ve nasıl yapacağını söyledi.
1-2 denemesinde yapamamıştı. Theo iyice arkasına yerleşip nasıl çalacağını, çalarak gösterdi. Wednesday onaylayıp gösterdiği gibi yaptı ve gülümsedi içten.
"Yaptın."
"Evet cello'ya göre daha kolaymış."
Dönüp yandan Theo'ya bakıp gülümsedi. Gitarını kenara koyup ona döndü.
"Biraz sana çalayim bir şeyler. Sonra sen denersin çalmayı."
Theo tatlıca ona baktı, wednesday'in garip bir bakışı vardı, bulmaca çözmeye çalışır gibiydi.
"Sorun ne prenses?"
"Sensin sorun. Sende bir şey var, beni kendine çeken ve bunun ne olduğunu bilmiyorum. Bulmam gerek daha 2 gün olmadı ve seni öptüm. Katil misin?"
Theo şaşkınca güldü içten. Wednesday surat asıp omzuna vurdu yine sertçe.
"Çok tatlısın, değilim katil. Neden sordun, kötü çocuklar mı ilgi alanına giriyor?"
"Bilmem, senin alanına gotik kızların girdiği belli."
"İlgi alanımda kızlar, hatta bazen erkeklerde giriyor. Ama bu okulda ilgimi çeken bir tek kız var... O da sensin... Seninde sarışın mavi gözlü, witcherlar ilgini çekiyor bugünlerde."
"Çok konuşuyorsun."
Yakasından tutup kendisine çekti ve öpmeye başladı isteklice. Theo hafif gülümseyip karşılık verdi. Onu yatırmak için yeltendiğinde, Wednesday onu ittirip yaslanmasını sağladı. Kucağına çıkıp yükseldi ve ellerini yanaklarına koydu, öpücüklerine devam ederken.
Theo ellerini beline koyup karşılık vermeye başladı sertçe. Wednesday sert oluşunu sevmişti. Bir elini boynun indirip sıktı ve devam etti. Yaptığı şey karşısında şaşırmıştı Theo. Belini sıktı hafif.
Ateşli öpücükleri birkaç dakikaya sona ermişti. Theo alttan ona baktı, dudaklarını yaladı ve gülümsedi.
"Bu da neydi öyle, birileri çok yanıyormuş benim için~"
"Ödülün, bugün sözümden çıkmayıp uslu bir köpecik olduğun içindi."
"İyiydi baya..."
"Biliyorum, senden iyi öpüşürüm."
Theo güldü hafif, Wednesday'da gülüşüne karşılık ona bakıp gülümsedi. Kucağına oturmuştu farkında olmadan. Theo hafif gerilmişti,
"Biraz daha burada oturmaya devam edersen, kendimi durduramam bir süre sonra..."
Yanına geçti göz devirip ve yanyana yattılar yatakta. Arkasını dönmüştü, Theo da ona arkasını dönmüştü. Ama dayanamayıp ona döndü ve arkasından sarıldı yavaşça.
"Sarılmak yok, bıçaklarım seni."
"O zaman elinden geleni yap, sana sarılarak uyumak bıçaklanmaya değer."
"Salağın tekisin... Sıkma ama nefes almalıyım ve birazdan çekileceksin."
"Çok huysuzsun. Şikayet etmeden duramıyorsun resmen."
"O zaman sarılma bana, teması sevmiyorum."
"Hah! Öpüşmekte temasa giriyor farkında mısın?"
"O zaman bir daha öpüşmeyiz."
Arkasından çekilip sırtüstü yattı Theo. Tavana bakıyordu.
"Bana karşı koyabilirsen öpüşmeyiz, kara bulutçuk."
"Sus ve uyu."
İyice yatağın köşesine geçti, Theo ona bakıp hafif güldü. Gözlerini kapattı, kısa sürede sızmıştı. Hafif bir horlaması vardı. Wednesday yavaşça ona dönüp izlemeye başladı.
Anlamıyordu bu çocuğu ve ona karşı olan hislerini. Tuhaf, konuşkan, sınırları olmayan biriydi. Çok sinir bozucuydu ayrıca. Ama nedense bazen Wednesday'in ilgisini çekiyordu. Bu durumdan şikayetçi olsa da ona karşı koyamadığı bazı zamanlar oluyordu.
İç çekti uzunca Theo'ya bakıp. Yanağını sıkıp çekti hafif.
"Horlama, uyuyamıyorum."
"Ihh... Ben horlamam..."
Huysuzlanıp arkasını döndü ona, Wednesday bu haline minik bir gülümsemeyle eşlik etti ve arkasına döndü, gözlerini kapattı.