GÖZLER VE RENKLERİ

115 15 9
                                    

Hepinize selamlar arkadaşlar, iyi bir Wattpad okuyucusuyum ama belki iyi bir Wattpad yazarı değilimdir buna sizler karar vereceksiniz umarım beğenirsiniz ve oylarınızı esirgemezsiniz... Acayip heyecanlıyım bir yanlışım olursa mazur görün, iyi okumalar... Yorumlarınızı heyecanla bekliyor olacağım.

Yakın gelecekten kesit;

Yaşadığım en büyük şoku şu anda yaşıyordum. Hayat bana bunu nasıl yapabilirdi? Ben bundan sonra ne yapacaktım? Daha doğrusu yaşayacak mıydım? Beni sağ bırakacak mıydı? Sağ bırakırsa bundan sonra bu duyduklarım ve gördüklerimle nasıl yaşayacaktım? O bir katil miydi? Evet o bir katildi ve belki de ben şu an bir cesetle aynı evde kalıyordum. Cesedi çıkarmış olabilirdi, bilmiyordum ama şundan emindim; o bir katildi, kesinlikle katildi...

Tam bir koşuşturmanın içindeydim ve bundan iki gün sonra bir röportaj için İstanbul'un bir ucuna gidecektim. Bir haber sitesine önemli, saygın kişilerle yaptığım röportajları yayınlıyordum. Daha doğrusu bu yaz için girdiğim geçici bir işti ve üç hafta sonra okulum başlayacaktı.

İşi bırakmak zorundaydım ama daha tam olarak istediğim miktara bile ulaşamamıştım. İki gün sonra gideceğim röportaj bana iyi para kazandıracaktı. Bu yüzden ne olursa olsun gitmek zorundaydım. Kafamda birçok soru vardı, bir ev neden o kadar uzakta olurdu ki? Bu adam kimdi doğru düzgün bir röportajı bırak fotoğrafı bile yoktu. Adam hayalet gibi bişeydi.

Bir tarafım röportajın iptal edilmesini diğer tarafım paraya ihtiyacım olduğunu söyleyip duruyordu. Ve paraya olan düşkünlüğüm her zamanki gibi ağır basmıştı.

Psikoloji 6. sınıf öğrencisi olacaktım ve ortalamam 3.7 idi. İyi bir ortalamaya sahiptim. Bu seneki derslerden büte kalmazsam iyi bir ortalamayla okulu bitirebilecek ve iyi bir yerde işe başlayabilecektim. Köşe başında arkadaşlarla gittiğimiz bir kafe vardı ve orada bizimkilerle buluşacaktık. Ben ve dört arkadaşım daha.

Ben onlardan bir saat önce gitmiştim kafeye. Buluşma saatini akşam yedi olarak ayarlamıştık ve şu an saat tam altıyı üç geçiyordu. Telefonumu elime alıp biraz uğraşmaya başladım. İsmimin söylemesiyle kafamı kaldırıp etrafa bakındım. Sesi oldukça tanıdık geliyordu ama kimdi orasını pek hatırlamıyordum geçmişteki dört-beş seneyi pek hatırlayamadığım gibi.

"Elfin, Elfin!" elini yüzüme doğru salladığında kim olduğunu hatırlamıştım. Tabii ya Caner'di bu. Bir de başıma bu çıktı... "Nereden çıktın sen yaa?" diye mırıldandım. "Caner, nasılsın?" dedim samimiyetsiz bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Tabii o beni tanımadığı için yüzümdeki gülümsemenin gerçeklikten uzak, samimiyetsiz bir gülümseme olduğunu bilmiyordu.

"İyiyim Elfinciğim, sen nasılsın bakalım?" dedi bana hafiften kinayeyle kâle almadan devam ettim "İyiyim, teşekkürler." diyerek bakışlarımı yan taraftaki cama çevirdim. "Napıyorsun? Bayağıdır konuşamıyoruz, nereden bakarsan dört ay olmuştur." dedi. Son altı ayı güzel bir şekilde hatırlıyorum ama gel gör ki altı aydan önce dört-beş yıl yoktu bende. Tamamen hatırlamıyordum bir türlü. Bir yerlerde kopuyordu.

Kafamdaki düşünceleri atarak "Evet oldu bayağı, ne yapayım işte iş güç uğraşıp duruyoruz. Aynıyım yani bildiğin gibi." dedim Caner'e cevaben. "Senin ismini bir haber sitesinde gördüm galiba artık garsonluk yapmıyorsun. Saygın iş adamlarıyla röportaj yapıyormuşsun." dedi. Buna kim söyledi şimdi ya? En son çalıştığım restorantı öğrendiğinde oradan çıkmamıştı. Hatta o kadar fazla geliyordu ki. Müdür bundan rahatsızlık duyduğunu söyleyip beni işten atmıştı.

"Ah, evet var öyle şeyler, doğru duymuşsun." dedim. Yüzüne yayılan şaşkınlık dalgası beni birazda olsa gururlandırdı. Sonuçta kimse benden böyle şeyler beklemiyordu. "Şaşırdım açıkçası insanlarla pek konuşmazsın yani konuşkan bir yapın yok... Yani yoktu, değildin." dedi. "Evet, öyleydim." dedim kısa ve net keserek.

13 GÜN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin