𝖄𝖔𝖚 𝕶𝖓𝖔𝖜, 𝕴 𝕶𝖓𝖔𝖜

1.1K 99 86
                                    

-FİNAL-

Keyifli okumalar...

3 yıl sonra

Mezuniyet Günü

Zaman bizden birçok şeyi götürüyor. Saf güzelliği, habersiz mutlulukları ve en çok da yaşımızı alıp götürüyor. Hayatın bizden götürdüğü en güzel şey bence acı; kötü şeyleri alıp götürürken bizden tek istediği şey ise sabır.

Zaman verildiği takdirde hayat en ağır acıları bile alıp götürüyor.

Hayatın ne kadarı rastlantı?
Peki ya aşkın?

Aşk insanı çarpıp geçen bir duygu mudur, yoksa insanın yüreğinin bir köşesinde yer edip bir ömür boyu orda kalabilir mi? Gerçek aşk sanılanın aksine her zaman rastlanılabilen bir duygu değildir. Bulunduğunda yakasına yapışılmalıdır o halde. Hayatımızda belki birçok şeyin eksikliği, aşkın yaşantımızda olmayışındandır.

Birini sevmenin yüceliğini gördüğümüzde,sevilmenin arayışına girmemiz sevmenin verdiği mutluluğa erişmemizden kaynaklanır. Daha doğrusu öyleymiş, bunu daha yeni anlıyorum. Yıllar önce,küçük bir çocukken,kalbime yerleşen hissin aşk olduğundan habersiz beni ne kadar mutlu ettiğini düşündükçe, o masum duygunun zamanla bir duygu olmaktan çıkıp bir insan olabildiğine şahit olmak mükemmel hissettiriyor. Evet yanlış duymadınız, bir insan... Bembeyaz tenli, küçük elleri olan, gülünce gözleri yok olan bir insan hem de. Aşk, Park Jimin artık bana göre.

İnsanlara bunu ispatlayabilmeyi çok isterdim fakat herkesin ona aynı şekilde bakmasını kaldırabilir miyim emin değilim. Çünkü onu kendime saklamak isteyecek kadar bencil biriyim. Elimde olsa gülüşünün ardında bıraktığı izleri ceplerime doluşturup, kimsenin görmemesini sağlamak isterdim. Açıkçası insan aşık olunca fazla bencil olabiliyor.

Onu tanıdığımda beş yaşındaydım ve aşık olduğumda da. Şimdi yirmi dört yaşında biri olarak şöyle bir geçmişe baktığımda çekilen her acının, bu aşkı ayakta tutan şeyler olduğunu görüyorum. Üzülmüyorum, aksine pişman olduğum her anı güzel anılarla değiştiriyorum.

Gerçekleştirdiğimiz her hayalin yanına yenisini eklemek istememe sebep oluyor o güzel yüzü. Elleri ellerimdeyken böyle sesini işitiyorum bunca kalabalığın arasında tek kulak verdiğim insanın.

"Ne düşünüyorsun Yoongi Min?"

Adımı seviyorum o söyleyince. Gülümsemeden edemiyorum.

"Düşünmüyorum, düşlüyorum. Seninle,sonsuzluğu düşlüyorum Jimin-i."

Yanakları kızarıyor şimdi de. Beyaz teni allara bulanırken, sevdiğim tek kırmızının bu olduğundan emin oluyorum o an.

"Bu aşk, ellerimizde büyüyen bir çocuk gibi değil mi sence de? Gencecik, daha önünde çok uzun bir hayat var. Çünkü yaşı on dokuz."

Yüzüne dokunmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Bizi anlatırken gözleri hep ışıl ışıl, yıldızları asla sönmüyor yanımdayken. Gözlerine bakıp, dilek tutmadığım tek bir günün olmadığını hatırlıyorum. O an aşk ve mutluluk el ele verip kol geziyor bütün vücudumda. Öyle doyasıya, öyle doyumsuzca seviyorum onu.

Gözlerinin değdiği yerlerde geziyor gözlerim. İnsanları incelemeyi her zaman çok sevdiğini biliyorum. Onun gözlerinden bakıyorum hayata ben de. Çevremizdeki herkes gülümsüyor, herkes mutlu. Birlikte büyüdüğümüz dostlarımız da en az bizim kadar aşık. "Büyüdük." diyorum içimden, "Çok güzel büyüdük."

𝑷𝒖𝒑𝒑𝒚 𝑳𝒐𝒗𝒆 | 𝒀𝒐𝒐𝒏𝒎𝒊𝒏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin