Bavuluma sadece kıyafetlerimi ve kişisel eşyalarımı yerleştirdikten sonra bavulumu kapattım sırt çantama şarj aletimi kulaklığımı ve birkaç parça benim için değerli olan eşyalarımı aldıktan sonra üstümü giyinip aşağı indim saat 8 olmuştu şoförümüz bavulumu arabaya koymak için götürürken ben Sultan Ablayla vedalaşıyordum. Bu evde bana tek iyi gelen kişi oydu ben çocukken bana hem annelik hem de babalık yapmıştı asla hakkı ödenmez. Sultan ablanın göz yaşlarını silip yüzünü avuçladım yanaklarına öpücük kondurup kulağına eğildim "Merak etme abla ben orada çok iyi olacağım aklın ben de kalmasın kendime orada güzel bir sayfa açıp düzenli bir hayat kuracağım hani sorardım ya sana hep ben ne zaman büyüyüp üniversiteye gidip çalışacağım diye üniversiteye gidemedim belki ama ben büyüdüm artık kendime ait bir işim ve evim olacak." evet babam üniversiteye gitmeme karşı çıkıp eve özel hoca tutmuştu derslerimi evden görüyordum. Ben ruhsal olarak çok küçük yaşta büyümüştüm ama Sultan ablanın gözünde her zaman korunup kollanması gereken bir çocuktan farksızdım bugün oda fark etmişti sanırım büyüdüğümü bana kocama sarılıp geri çekilirken beni aramayı sakın unutma her gün ara kızım beni merakta koma demişti. başımı sallayıp yüzüme zoraki bir gülümse kondurup mutlu gibi görünmeye çalıştım yavaşça arkamı döndüm ve kapıya doğru ilerledim tam kapıdan çıkacağım sırada kulaklarımı dolduran sesle durdum "Kendine iyi bak" şaşırmıştım yeni mi gelmişti aklına babalığı sanki çok umurundaymışım gibi birde kendine iyi bak diyordu takmadan kapıdan çıktım ve arabaya bindim çocukluğumu geçirdiğim , zindan edildiğim eve son kez baktım şuan da kafesten çıkmış özgür bir kuştan farkım yoktu. Araba çalışınca kulaklıklarımı takıp yol boyu müzik dinledim yaklaşık 30-35 dakikanın ardın dan havalimanına varmıştık arabadan indim kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım klasik Paris havası gökyüzü bulutlardan görünmüyordu yağmur yağmak ve yağmamak arasın da gidip geliyordu ben 23 yıl önce bugün bu şehirde doğmuştum ancak memleketim bana acıdan başka bir şey vermemişti ben mutluluğa bir o kadar yakın fakat bir o kadar da uzak bir çocuk olarak büyümüştüm parklar çocuk işiydi bazılarına ama ben bir kez olsun oraya gitmeyi çok istemiştim o duyguyu elbet bir gün tatmanın umuduyla geçmişti yıllarım bana fark ettirmeden hani derler ya büyüdükçe dertlerimizde büyür benim omuzlarıma o yük 10'lu yaşlardayken koyulmuştu henüz hiç bir şeyin farkında değilken... Bugün fark ettim de adım da bile acı vardı LAVİNİA "ölüm çiçeği" hayatımın anlamı adım da taşıdığım iki kelimeye sığdırılmış , her şey önceden planlanmış gibi... aslında beni bunlara tabi tutan şeyler vardı en başta ailem , olmayan çevrem ve sanırım kaderim...
Dedim ya doğum günüm 'ün benim için normal bir günden farkı yok diye bazı insanların garibine gidebilir ama ben çocukken alıştım bunlara yeni yaşların beraberinde ne kadar kötü sonuçlar doğurduğuna aynı zaman da bugüne kadar hep bu düşüncelerle yaşadım " İnsanların gerçekler ellerinden kayıp giderken aksi gibi her yaş aldıklarını büyük bir sevinç ve mutlulukla kutluyorlar. Neyin sevinci bu ? İnsanlıklarını büyüdükçe kaybediyorlar onun sevinci mi ? yoksa hayatların da bir bir işleyen yalanların mı " ilk kez bugün bu düşüncelerimi yıktım bu bugün yeni aldığım yaşım bana yeni bir yaşam kapısı araladı umarım pişman olmam umarım bu kapının ardında güzel zamanlarla karşılaşırım ....
BÖLÜM SONUUU...
![](https://img.wattpad.com/cover/328289786-288-k848104.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVINIA
ChickLitHayata , yaşamaya dair içinde ufacık bir umut dahi taşımayan bir kızın yurt dışından Türkiye ye babası tarafından zorla gönderilmesini konu alan bu kitap ta Lavinia'nın başından geçen olaylar yer alacaktır... Hayatta çocukluğundan beri yüzü gülmemi...