"O sikik orospu çocuğunu tanıyorsun Deku!"
"K-kacchan cidden görmedim babasını daha önce"
"Bana bak Deku... SENİ BURADA KROMOZONLARIN YOK OLANA KADAR SİKERİM!"
Bağırmalar, bir şeylerin yere düşüp kırılması... Başım çatlıyordu zaten, ölecek gibiydim. "O piçi öldüreceğim. Shoto ne hale geldi"
"Neden onu düşünüyorsun Bakubro?"
"Evet Kacchan neden? Ondan nefret ediyorsun çünkü"
Katsukinin sesi, onun arkadaşlarından birinin sesi ve Midoriyanın sesi...
"Susun artık" diyerek gözlerimi açtım. Sanki dünyaya yeni gelmişim gibi üçü bana bakıyordu.
Midoriya mutlulukla bana bakıyordu. Katsuki ise sadece gözlerimin içine bakıyordu. Kırmızı saçlı çocuk da bana köpek dişlerini göstererek bakıyordu.
"Uyanmışsın Todoroki-kun!"
"İyi misin Todoroki?" Midoriya ve kırmızı saçlı çocuk merakla bana soruyordu. Ben ise kafamı sallamakla yetindim. "Babam nerede?"
"Hala ona baba mı diyorsun? Bu duruma o şerefsiz getirdi ve sen hala-"
"O kapıda bekliyordu. Uyanınca konuşacakmış seninle" Katsukinin lafını kırmızı saçlı çocuk kesmişti. Babam benimle ne hakkında konuşacağını biliyordum.
Katsuki ne derse desin hala aynı Katsuki. Hala ölmemi isteyen-
Ölmemi istemeyen Katsuki oldu. O beni önemsiyor olabilir mi? O bana değer veriyor olabilir mi?
Aklım şu an Katsuki ile doldu taştı. Yanımda olmasına rağmen Katsuki aklımdaydı. Ona bakamıyorum ama o beni kurtardı. O beni hastaneye götürmüştü.
O benim iyi olmamı isteyen kişi.
"Shotoyla beni yalnız bırakın" babamın sesini duyunca korku ile ona döndüm. Yalnız bırakmak mı?
"Asla! Onunla seninle aynı yerde yalnız bırakmam!"
"Sen kendini ne sanıyorsun da oğlumla benim arama giriyorsun velet?"
"Onun-" Midoriya Katsukinin ağzını eli ile kapattı. "Kapıdayız Todoroki-kun" dediği gibi Katsukiyi zorla odadan çıkarmıştı.
Babama korku ile bakıyordum, beni şu an öldürebilir.
"Sen bir ibne misin?" hangi bir baba oğlunu bu şekil soru sorabilir miydi?
"Sen benim oğlum olmayı hak etmiyorsun" Sende benim babam olmayı hak etmiyorsun.
"Ailemizde kimse yok. Tek ikimiz varız ve birbirimize destek çıkmamız gerekirdi" ailemizi sen yok ettin, destek yerine benim canımı yakmayı tercih ettin.
"Nasıl nefes alabiliyorsun?" alamıyorum.
"İntihar edince herşey yoluna mı girecekti!?" evet.
"İbne olduğun için pişman mı oldun!?" Hayır pişman değilim.
"Senden iğreniyorum. Oğlum olmazsan ölürdün şu an." yapmadığın şey değil zaten.
Yutkundum. Kırmızı gözlerinde nefret vardı, kin vardı, iğrenme vardı. Sol tarafım ona çektiğine inanamıyorum, iğrenç birisiydi ve onun gibi bir babam olduğu için nefret ediyorum kendimden.
"Eve geldiğinde görüşürüz oğlum." diyerek odadan çıktı. Tek bir kelime etmedim, tek bir cümle çıkmadı ağzımdan.
Ne ona duygularımı söyleyebilirim ne de yaşadığım acıları.
Erkek çocukların tek güvendiği kişi babaları, özendikleri kişi babaları, hayran oldukları kişi babaları, kahramanları babaları, güvendikleri babaları, sevdikleri babaları.
Peki benim güvendiğim, inandığım, sevdiğim, hayran olduğum, kahramanım, özendiğim kişi kimdi?
Touya abim.
Todoroki Touya.
Bunların hepsi abimdi. Ne ablam ne Natsuo abim ne annemdi. Babam hiç değildi.
Touya abimdi. Mezarın başında ayrılmadan ağlayan herşeyimi anlattığım abimdi. Canlı veya ölü, her şekilde yanına giderdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enemy <BakuTodo>
Fanfiction[DEVAM EDİYOR] Bakugou, Todorokinin en büyük düşmanıydı. Todorokinin geçmişini araştırıp yazmaya karar verir.