-5-

624 60 69
                                    

"Benden neden nefret ediyorsun?"

Ses, odada adeta bir ölüm sessizliği başlatmıştı. Ne diyeceğini bilemeyen çilli çocuk gözlerini pencereye dikmiş düşünmeye başlamıştı.

Tam cevap vermek için ağzını açtığı sırada telefonunun çalmasıyla ağzını geri kapatmış, elini cebine atmıştı.

Karşısındaki çocuğa açıklama yapma gereği duymadan telefonu kulağına götürüp hızlanan kalbini duymazdan gelerek konuşmaya başladı:

"Daniel?"

"Felix. Neredesin?"

"Evdeyim. Bir şey mi oldu?"

"Seninle konuşmalıyız. Yüz yüze konuşsak daha iyi olur ama sen bilirsin. Buradan da konuşabiliriz."

"Konum at."

"Pekâlâ."

İkisi de tek söz söylemeden telefonu kapatmıştı.

Hyunjin kaşlarını çatmış yanındaki çocuğa bakıyordu. Aniden ayağa kalkmasıyla eli istemsizce koluna gitmişti.

"Nereye?"

"İşim çıktı. Sorunu sonra cevaplayacağım hatırlat."

Ne diyeceğini bilemeyen bir hâlde boşta kalan eline baktı. O, ardına bakmadan çıkıp gitmişti; her zaman olduğu gibi.

"Peki. Görüşürüz o hâlde."

***

Lee Felix'ten,

Motordan indiğim gibi kaskımı elime almış ve karşımdaki apartmana doğru ilerlemiştim.

Daniel benimle konuşmak istemişti. En son ki iletişimimiz bana attığı o mesajlardı. Ona bir suçum olmadığını söylemeliydim. Sonra da bir daha yüzünü görmeyecektim. Çünkü benimle arkadaş kalmak istemeyecekti, ben de istemeyecektim doğal olarak.

Söylediği dairenin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve zile bastım. Aradan birkaç saniye geçtikten sonra kapı yavaşça açılmıştı. O bitkin ve yorgun görünüyordu. Üzgün ve kırgın görünüyordu ve bu benim kalbimi çok acıtıyordu.

Yaşadığım şeylerden sonra bir karar almıştım. Daniel'den nefret edecektim, etmeye çalışacaktım. Başka türlü olmuyordu çünkü, başka türlü onu unutamıyordum.

Minho ile çıkmaya başladıklarında aldığım bu kararı kusursuz bir şekilde uygulamıştım ta ki Minho bir kızı tutup evlerine götürene kadar.

"İçeriye geç."

Kafamı hafifçe sallayıp içeriye geçtim. Kendi evi miydi yoksa ailesinin evi miydi bilmiyordum. İlk kez görmüştüm. Oysaki uzun zamandır tanışıyorduk.

"Şöyle geçebilirsin."

Eliyle bir tarafı gösterdiğinde, bir şey demeden oraya ilerledim. Salona geldiğimde herhangi bir koltuğa oturup onu beklemeye başladım.

Yaklaşık bir iki dakika sonra, geldiği sırada, sıkıntıdan salladığım bacağımı durdurup konuştum.

"Seni dinliyorum. Neden Minho ile değil benimle konuşmak istedin?"

"Onunla konuşmadığımı kim söyledi?"

Doğru muydu? Konuşmuşlar mıydı?

"Haberin yok sanırım. Minho dün buradaydı."

brothers | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin