2.BÖLÜM

69 14 1
                                    

Öğle arası okul bizi toplantı salonuna çağırdı ve gezilecek üniversitelerin isimlerinin yer aldığı listeyi dağıttı . Herkes salonda fısır fısır konuşurken benim gözlerim o çok istediğim "KARAN ÜNİVERSİTE "sini arıyordu .Evet işte buradaydı, bu hafta pazar günü gidilecekti. O kadar sevinmiştim ki anlatamam .Orayı gerçekten istiyordum, o üniversiteye gidebilmek için çoğu şeyimi paylaşabilirdim. Çoğu şeyimi her şeyi değil. Şaka ya her şeyimi verirdim.

Okul bittiğinde eve gideceğim için sevinsem mi üzülsem mi bilemedim .Evimi seviyordum ama içinde yaşananlar ; her gün farklı bir kavga ,saçmalıklar ,bağırmalar ,küfürler gerçekten 8 yıldır böyle şeylerin yaşandığı bir evde nasıl durdum , buna nasıl dayanabildim hiç bilmiyorum ama bir yerden sonra insan gerçekten sinirleniyor .Bu gün evde kavga olmamasını umdum ve kulaklığımı takıp o çok sevdiğim "Slow down" şarkısını açtım ve gözlerimi kısa bir süreliğine yumdum.

Kapının önüne geldiğimde bağırma sesini duymamla bir kez daha hayal kırıklığına uğradım. İçeriye girmeden önce bu sefer ne için kardeşime bağırdıklarını anlamaya çalıştım . Tabii ki düşünmem ayıp sınavlar için. Kardeşim lise sınavına hazırlanıyor ve sürekli deneme oluyor , bu da sürekli kavga var demek .Gerçekten burada yaşamak büyük bir sorun neyse ki üniversiteye geçtiğimde kendi evime taşınıp sessiz ,sakin bir biçimde yaşayacağım yani ben öyle umuyorum.

Cuma akşamı saat 23.30 yarın gene kütüphaneye gidecektim belki de onu orada görürüm diye. Eşyalarımı hazırlayıp uyudum.

Sabah erken saatler olduğu için havada güzel bir esinti vardı ve sıcaklamadan kütüphaneye doğru yürüyordum. Gözüm geçen seferki arabayı aradı ama bulamadı. Üzüldüm , gerçekten üzüldüm. Halbuki buraya onu görmek için gelmiştim. Aman neyse şu an kendimi boşuna salaklaştırıyorum. Bir anlık bir kararla yönümü değiştirip fırına doğru ilerledim ve kendime güzel, sıcacık bir sabah simidi aldım.

Akşam

Yarın için gerçekten heyecanlıydım. Alisa ile konuşurken aynı zamanda kıyafet deniyordum .En sonunda siyah polo yaka mini bir elbise giymeye karar verdim. Alisa oraya gitmek istediğimi biliyordu ve bunun için o da plan yapıyordu ama karnının biraz ağırdığını söyledi ve kötüleşirse yarın gelemeyeceğini belirtti .Bunu gerçekten istemiyordum çünkü ondan başka arkadaşım yoktu ve eğer gelemez ise tek başıma kalacaktım.

Babam beni okulun önüne bıraktı ve sınıfımdakilerin yanına gittim. Öylece konuşuyorlardı, sanırım beni ilk kez kendime özenmiş bir şekilde giyindiğimi gördüklerinden dolayı bazıları biraz şaşırmış bakıyorlardı. Bir bankın yanına oturdum ve bizi gezdirecek görevlinin yanımıza gelmesini bekledim. Bir anda gözlerimin iki el ile kapatılmasıyla küçük bir çığlık atmış olabilirim belki ama olur böyle şeyler. Az daha yüreğime iniyordu. "Merhaba , güzel bayan! " Yankı'idi beni korkutan. Bu şahıs başka bir okuldaydı ve ilkokuldan beri yakın arkadaştık: "Merhaba, beyefendi. Korkuttunuz beni, sanırsam bunun farkındasınız da. "O da şık giyinmişti, o da burayı istiyordu. Birkaç haftadır görüşemiyorduk malum sınava az kaldı.

"Özür dilerim ,böyle korkacağını tahmin edememiştim "
"Sorun değil, o kadar da korkmamıştım zaten." dedim ve yanıma oturup bana sarılmasına karşılık verirken gözüme bilin bakalım kim çarptı: Asil
Asil'in burada ne işi var diye düşünmeye başladım ama bana gülümseyerek değil sinirli bir şekilde çenesini gererek bakıyordu ve bu yüz ifadesi çene hatlarını ortaya çıkarıyordu. Ona gülümsedim fakat herhangi bir tepki vermeden arkasını döndü ve yürümeye başladı. Tam o sırada bir anons yapıldı:
" Sevgili öğrenciler lütfen konferans salonunda yerinizi alınız, sunum birazdan başlayacaktır." Bunu duyunca Yankı görüşürüz diyerek yanımdan kalktı ve o anda fark ettim ki Alisa yok, gelmemişti. Hemen telefonu açtım, açar açmaz da Alisa'nın attığı mesajı gördüm ve biraz üzüldüm. Yankı yanımdan kalkmasaydı onunla birlikte dolaşabilirdim ama o çoktan gözden kaybolmuştu.

Hızlı bir şekilde konferans salonuna indim. Hemen bir yere oturdum ve telefonumu açtım. Tam telefonumu açtığım sırada Alisadan gelen mesajı gördüm. Ne yaptığımızı soruyordu. Bende konferans salonunda konuşma yapıldığını söyledim ve telefonu kapattım.

Konferans salonundan çıktıktan sonra ismimin hangi listede yer aldığını bulmak için panonun yanına gittim.
İsmimi buldum, listedeki çoğu kişi bizim okuldandı. Gezdiricimiz ise Asil Karan dı, şaşırdım çok şaşırdım. O burada mi çalışıyordu? Diğerlerinin yanına gittim ve onların ne konuştuğunu dinlemeye başladım. Bir erkek bizi gezdirenlerin öğrenci olduğunu söylüyordu çünkü öğretmenlerin sonrası için plan yaptığını söylemişti. Asil yanımıza geldi ve bizi sessizleştirdi. Ona bakıyordum, çok iyi görünüyordu. bayağı iyiydi baya baya. Gözümü ondan alamazken bir anda gözlerimin içine baktı. Gözlerimi ondan kaçırmadım ve neden bana sabah öyle sinirli bir şekilde baktığını anlamaya çalıştım ama bir anda beklemedigim bir şeklide bana gülümsedi. Ahh gülümsemesi çok iyiydi. Bir kez daha ona düştüm galiba.

Kampüsü gezmeye başladık. Gezerken gözüm sürekli ona kayıyordu, onun bu okulda olduğunu bilmek beni daha da sevindirmişti. Gözüm tekrar ona kaydığında bana baktığını gördüm ve göz göze geldik. Çok garip bir şekilde bana bakıyordu ama bu bakışları hoşuma gitmişti. Yaklaşık bir saat kadar gezdikten sonra mola vermemiz gerektiğini söyledi ve kampüste 1 saatliğine mola verdik.

Kafeye geçip kendime bir buzlu latte sipariş ettim çünkü hava çok sıcaktı ve gelene kadar telefonumla uğraşmaya karar verdim.
Ben telefonuma bakarken Asil elinde tepsisiyle karşıma oturdu.
-Merhaba hoş bayan!
-Merhaba beyefendi!
-Nasılsınız, nasıl gidiyor?
-İyi gidiyor, siz nasılsınız?
-Ben de iyiyim, bugün ayrı bir güzel olmuşsunuz.
-Teşekkür ederim, siz de iyi görünüyorsunuz.
Konuşurken onun burayla bir ilişkisi olup olmadığını öğrenmek için sordum:
"Burayla herhangi bir bağlantın var mı? Soy isminle aynı ya"
Fısıldayarak cevapladı:
"Evet burayı babam yaptırdı ve soy ismimizi taşımasını istedi."
"Anladım." Bu hoşuma ve garibime gitmişti.

Konuşurken gözleri açık olan birkaç düğmeme kayıyordu. Bu bakışları beni biraz rahatsız etmişti ve sıkılmaya başlamıştım. Biraz rahatsız olduğumu anlamış olacak ki konu değiştirip bir anda telefonumu istedi.
Ben de o an tam olarak idrak edemediğim için düşünmeden telefonumu ona verdim. Telefonuma numarasını kaydetti ve ardından kendini çaldırdı ve numaramı kaydetti.
- Neden bunu yaptın?
- Neden yapmayayım, zaten kötü bir şey değildi. İhtiyacın olursa beni ara diyeydi.
- Sana ihtiyacım olacağını kim söyledi?
- Kimse söylemedi sadece hissettim o kadar ya da belki tekrar buluşuruz ve o zaman seni aramak için telefon numarana ihtiyacım olur diye.

Ayağa kalktı ve molanın bittiğini söyledi.
Öğrencilerin yanına doğru giderken onun nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu düşünüyordum, biraz fazla özgüvenliydi. Aslında bu hoşuma gitmişti çünkü onunla yemeğe çıkmak yakınlaşmamızı saglayabilirdi ve bu fena olmazdı sanki ;)

AÇIKLAMA
Tekrar helloo. Bu bölüm biraz daha hoşuma gitti ve daha düzenli oldu. Yani tatmin edici bir bölüm gibi. Çok iyi değil ama kötü de değil . Umarım
beğenirsiniz ve arkadaşlarınıza da önerirsiniz. Bunu benim için yaparsanız sevinirim:)) Bu bölümün şarkısı:

Careless Whisper - George Michael

Sağlıcakla Kalın 🫶🏻

KURTUBA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin