E

968 96 21
                                    

Gözlerim hemen Alice'inkilerle buluştu ve o da bana sırıttı. Demek istediğim şey, bu çocuk benim erkek versiyonum. Ama benimle ilgili hiçbir şey ile alakalı olmak istemediğini açıkça gösterdi. Sadece, Alice'in Calumla konuşmasını dinledim, dikkatimi pek de vermiyordum daha çok utanmış hissediyordum çünkü Luke'la gerçekten konuşmak istiyordum ama o da benim yaptığımı yapıyordu.

Sonunda garson siparişlerimizle birlikte geldi.

"Cesar," dedi ve tabağı Alice'e uzattı,"Burger ve patates kızartması," tabağı Calum'a uzattı.

"İki fıstık ezmeli ve reçelli sandviç ama ekstra fıstık ezmeli." dedi, Luke ve bana tabaklarımızı uzattı.

"Aa, ben sadece bir tane-" demeye başladı Luke ama garsona çoktan gitmişti. Önünde duran tabaklardan bir tanesini aldım ve çabucak bir ısırık aldım.

Başı bana döndü, gözlerim gözleriyle buluştu ve bir anlığına birimize baktık, gözleri yumuşadı. Sandviçini aldı ve o da kocaman bir ısırık aldı. Calum ve Alice tüm bunlar olurken bize sırıtıyorlardı.

Luke'un Bakış Açısı:

Burada ne halt dönüyor? Oda mı fıstık ezmeli ve reçelli sandviçi ekstra fıstık ezmeli seviyor?

Ne zaman bunu sipariş etsem herkes benimle dalga geçiyor, özellikle de kızlar. Şimdi ona daha kibar davranmadığım için pişman oldum, ortak yönlerimiz olduğu ortadaydı, ve oldukça da güzeldi. Muhtemelen bir pislik olduğunu düşünüyordur.

Kahretsin, iyi halt yedin Luke. Onunla konuşmayı denemeli miyim? Ne derim ki? Cevap verir mi ki? Kahretsin, şimdi şey hissediyorum, gergin? Baskı altında? Ben bile bilmiyorum.

"Ee, Luke?" Calum sessizliği bozdu, "cuma günkü konsere gidiyor muyuz?" diye sordu bana. Hah tabii ki gidiyorum! Biletleri alan benim zaten, neden böyle bir şey soruyor ki?

"Evet," dedim açıkça. Ona garipçe baktım.

"Ne konseri?" diye sessizce sordu Audrey Calum'a.

"All time low." dedi Calum gururla. Ağzı açık kaldı ve güzel yeşil gözleri kocaman açıldı.

"All time Low? Lanet olası All time Low konserine mi gidiyorsunuz?! " diye pratik olarak bağırdı. Alice ona kıkırdayarak baktı.

"Ben de gidiyorum." diye Audrey'i bilgilendirdi. O da sürat astı.

"Sizden nefret ediyorum." diye mırıldandı.

" Aslında... Bir tane daha biletimiz var, yani Luke'un var." diye bana sırıttı.

"Hm." dediği tek şey buydu, hevesi kırılmış görünüyordu.

"Gitmek ister misin? Benimle?" diye sessizce sordum. Gözleri parladı ve bana kocaman gülümsedi, başını delicesine onaylayarak salladı.

"B-bunu yapmak zorunda değilsin, demek istediğim-gerçekten istiyorum, ama bunu yapmak zorunda olduğunu hissetmeni istemiyorum, ben-" sözünü yarıda kestim.

"Sorun değil, seni götürmek istiyorum." Güldüm. Oturduğu yerde yukarı aşağı zıpladı ve bana yandan sarıldı.

"Teşekkür ederim teşekkür ederim teşekkür ederim!" dedi heyecanla. Ona kıkırdadım.

Lanet olası şirin bir şeydi.

2# Peanut Butter (Fıstık Ezmesi) // Luke HemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin