🎭 Bölüm 5 🎭

39 8 3
                                    

Gece yarısının üstünden bir buçuk saat geçmişti. Babamın dediği parkta kucağımdaki kediyi severek oturuyordum. Fazlasıyla tedirgin olduğum için hızla salladığım bacağıma ağrılar girmeye başlamıştı.

Derin nefesler alıp vererek sakinleşmeye çalıştım. Babamın gecenin bu vakti burda olmamı istemesinin sebebini çok merak ediyordum.

Telefonumu elime aldım ve kaçıncıya aradığımı bilmediğim numarayı tekrar aradım, babam yine açmadı.

Yaşananlara göre fazla sakindim,hissetiğim tek şey endişeydi ve onun sebebi de bilmediğim bir ülkede kıçımın sıkışmış olmasıydı.

Dakikalar geçerken daha fazla titrememek adına ayağa kalktım, babamın dediği saate çok az kalmıştı. İyice gerilmiş ve küçücük parkı arşınlıyor olduğumu ozaman farkettim.

Elimde top haline gelen kedi nasıl yaptığını bilmediğim bir şekilde uyuya kalmıştı. Keşke bir kedi taşıma kutum olsa diye düşündüm fakat olmadığı için çantamı açıp tüylü bedenini kıyafetlerin üstüne bıraktım ve nefes alabilmesi için çantayı tamamen kapatmadım.

Arkamda duyduğum hışırtıyla cebimdeki çakıyı çıkartıp hızlıca düğmesine bastım ve açılırken çıkardığı o keskin sesi duydum. Kendi etrafımda bir tur döndükten sonra sesin geldiği yere yavaşça yürümeye başladım.

Kendi kalbimin atış sesinden çevreyi duyamadım,iyice ağaçların arasında kaybolmaya başlayınca arkama bir ağacı aldım ve üzerime doğru gelen şeye doğru ani bir saldırıda bulundum.

Kendisine doğru tuttuğum çakıyı basitçe elimden alan ve önümde boş kalan bileklerimden tutup ağaca yaslayan kişiyi görünce ölmek için gözlerimi sıkıca kapattım.

"Chris Pearless."

Babamın adını duymanın verdiği şaşkınlıkla ve ölmemiş olmanın verdiği rahatlıkla gözlerimi açtım.

Gördüğüm yüz karşısında çığlık atmak üzereydim ki bir eli bileklerimden çekildi ve ağzıma kapandı.

Yüzüne yapılmış makyaj bu zifiri karanlıkta bile belli oluyor ve korkunç görünüyordu. Tüm yüzünü kaplamış bir maske gibiydi. Yüz hatları belli olsa da gerçekte nasıl bir yüzü olduğunu tahmin etmek imkansızdı.

Karanlıkta tam ayırt edemesem de yüzünde açık renklerin kullanıldığı belli oluyordu.

"Beni baban gönderdi." diye fısıldadı genç adam.

Diğer elini de bileğimden çekti ve çakımı bana geri verdi.Tekrar hamle yaptığımda ise bileğimi tuttu ve çakıyı düşürmemi sağlayacak kadar büktü.

Öfkeden deliye dönmüştüm. Bu sefer direkt olarak yumruklarımla saldırdım.

Vücuduna gelince çıkan hafif inlemesinden yumruklarımın işe yaradığını anlamıştım.

Kaçmak için öne atıldığımda çantamdan tuttu ve beni geriye doğru çekti. Kalçamın üstüne düştüğümde sesli bir küfür savurdum.

"Beni dinle." dedi fısıldayarak.

"Babanla telefonda konuştuğun yanına birini göndereceğini söyledi,sınırlarını daha fazla zorlama,babanın yakın bir arkadaşıyım ve başımız belada. Olmayan saldırı tekniklerin yüzünden fazlasıyla vakit kaybettik. Çantandaki zavallı hayvanı da şu taşıma çantasına koy ve hızlıca peşimden koş."

"Babam neden çarpılmış bir adamı takip etmemi istesin!?"

Adam sesini çıkarmadı. Kaşla göz arasında çantamdan atlayan küçük kediyi kucakladı, yerdeki çakıyı aldı ve koşmaya başladı.

The Same Masks | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin