🎭 Bölüm 1 🎭

94 18 23
                                    

Hafif esen rüzgar ve bulutların arasından yüzünü göstermeye çalışan güneş oturduğum bankta hissediliyordu.

Bir yandan elimdeki kahveyi yudumlarken öbür yandan bahçedeki insanları inceliyordum. Çoğu sweatshirt giymiş gençler ellerinde telefonlarla duvarlara yaslanmış yada benim gibi banklarda yerlerini almışlardı.

Bu manzara bana,annemin yaşadığı seneler,babam ve üvey annemi alıp paskalya için kiliseye gittiğimiz zamanları hatırlatıyordu. Bende böyle giyinir, üvey annemi ve babamı duvara yaslanarak beklerdim.Annem geç kalacağımız için endişe eder bir yandan da benimle "Ergen kızım." diye dalga geçerdi. Hepimiz kiliseden geldikten sonra bizim evde toplanır,üvey annemin mükemmel kurabiyelerinden yer, ve babamın iğrenç şakalarına katlanırdık.

Onlar gittikten sonra anneme,bana ergen dediği için trip atardım ve o da her seferinde ikimiz için Burger King'den Nugget sipariş ederek kendini affettirmeyi başarırdı.

Benim annem dünyada sahip olabileceğiniz en harika ve en eğlenceli anneydi. Yaşasaydı öyle olmaya devam edeceğinden emindim.

Şimdi ise annemin adı her geçtiğinde karnımda bir ağrı,boğazımda kötü bir tat ve beraber poz verdiğimiz aynanın önünde ağlarken bulurdum kendimi.

Benim acı dolu inlemelerim karşısında,nişanlısını,kendini ve karnındaki bebeğin feda ederek, kanlar içinde yerde yatan dünyanın en fedakâr annesiydi benim annem.

Çocuklarını kurtarmak istemişti sadece,ama en masum olanını o gün kaybetmişti.
Yeni bir hayat kuracağı adamı ve karnındaki bebeğin babasını kaybetmişti.
Benim yüzümden.
Kendisi o güzel gözlerini bir daha açamamıştı.
Benim yüzümden.
Hepsi benim suçumdu.
Ve ben bunlar olurken yaralarımın çokluğundan baygın olduğum için bunu yapanları hatırlamıyor ve bilmiyordum.

Öfkeyle kasılan yüzümdeki ifadeyi sakinleştirmeye çalışırken kahvemden bir yudum daha alıp insanları gözlemlemeye devam ettim. Gözlüklerim sıcak kahvenin etkisiyle buhar olurken,insanları izleyememenin verdiği sinirle gözlüğü çıkardım ve sıkıca sarındığım paltomun cebine yolladım.Gerçi bu sefer de uzaktakileri göremiyordum.

Güneş bulutların arasından çıkmayı başaramadığında ve rüzgar havaya daha fazla hakim olduğunda çoğu kişi yavaş yavaş içeri giriyordu.

Umursamadan bahçedekileri izlemeye devam ederken gözüm bana yakın olan bir masaya takıldı.

Birkaç yakışıklı çocuk ve güzel kız büyük masalardan biri oturmuş gülüşüyor,sohbet ediyorlardı.

Aralarından dördünü tanıyordum. Aslen Japon olan ve üniversite için buraya gelen iki kız -Tsuki Dateku ve Yuko Urara,kuzen olduklarını biliyordum- Kim Namjoon ve Jung Hoseok.

Tsuki'nin burda olma sebebi Namjoon'du onunla internetten tanışmışlardı ve beraber olabilmek için Kore'ye okumaya gelmişti. Onunla ve Hoseok'la sohbetim olmuştu.

Tsuki dışardan soğuk ve şımarık biri gibi gözükse de az konuşmamıza rağmen iyi biri olduğunu anlamıştım.

Hoseok ve Namjoon tatlıydı. Dikkat çekici ve tekrar bakmak istediğim bir yakışıklılıkları vardı.

Ben onları incelediğimi farkedene kadar, Hoseok benim onları incelediğimi farketmişti.

Masadakilere bir şeyler söyledikten sonra ayağa kalktı ve benim oturduğum banka yürümeye başladı,hemen gözlerimi kaçırıp başka masalara bakmaya başladım.

Hoseok oturduğum banka oturup "Selam Venuce." dediğinde bir an "Selam" kelimesine nasıl cevap vereceğimi düşündükten sonra yarım yamalak telaffuzumla Korece konuştum ve "Sana da Selam Hoseok" dedim.

The Same Masks | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin