Kafamda sesler dönmeye başladı. Vurulduğum an herkesin konuşması. O an orada ne olduysa hepsini tekrar yaşadım resmen. Gözlerimi yavaş yavaş açmaya başladım. Uyandığımda Nehir’i karşımda duruyordu. Onu görünce çok şaşırdım. Çünkü Nehir burayı nasıl bulmuştu. Ya bir şeyler derse ve benim görevim alt üst olursa o zaman ne yapacağım ki ben? Bir şeyler söylemeyi boş ver adımı söylese, Gece dese bile yeterdi onlara. Nehir’in tam da yanında Güneş vardı. Güneş’in Ayşe’nin arkasında dikiliyordu. Ayşe ise koltuğa oturmuş bana bakıyordu. Oktay ise camdan dışarı bakıyordu. O ne alaka yani patron neden hizmetçisinin odasına girer.
Hele ki kız olan, Güneş içinde geçerli. Ateş de oradaydı, gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Benim için çok endişelenmiş olmalı. Zaten yüzünden ne kadar perişan olduğu gözüküyordu. Zaten benim uyandığımı ilk o gördü. Beni görür görmez oturduğu koltuktan fırladı. Melek uyandı diye bağırmaya başladı. Nehir hiç şaşırmadan Evet uyandı Melek dedi. O da çok sevinmişti. Güneş birden bana dönüp baktı. Baktığı an gözlerinde ki korkuyu gördüm. Herkes bir anda bana doğru baktı. Oktay ise birden arkasını döndü. Nehir bana ne işler dönüyor gibi bakış attı. Herkes resmen beni yargılıyor gibiydi. Tek yargılamayan kişi ise Ateşti. Ateş söze girdi.
- Melek nasılsın iyi misin? Senin için çok endişelendim, yani endişelendik.
İyiyim anlamında kafamı salladım. Çünkü ağrılarım konuşmama engel oluyordu. Sırayla herkese baktım. Herkesin yüzü farklı bakıyordu. Mesela Ayşe, ben uyandığım anda endişeli bakıyordu. Şimdi ise baya mutluydu, hele ki iyi olduğumu söylediğimde sevinçten havalara uçacaktı resmen. Ateş ise bir Nehir’e, bir bana bakıyordu. Bu kız kim der gibi. Nehir ise bu adam bana niye tip tip bakıyor havasındaydı. O adama yani Ateş’e oda tip tip bakıyordu.
Bence aklından bu adam kim ve bana niye tip tip bakıyor, Geceye neden Melek dedi diye düşünüyor olmalı. Yani onu azıcık tanıyorsam. İlla ikisinden birisi geçiyordu aklından. Oktay ise yüzünde daha önce görmediğim bir ifade vardı. Çok değişik bir ifadeydi. Sanki bana güvenmeye başlamıştı. Oda bir Ayşe’ye bir bana bakıyordu. Son olarak Güneş ise gözüme bakamıyordu. Herhalde bana olanlardan dolayı kendini kötü hissediyor olmalıydı. Bana tam olarak bakmasa da göz ucuyla bakıp, göz göze gelince gözlerini kaçırıyordu. Adeta sert bakışların arasında kendimi ezilmiş bir biçimde buldum. Sessizliği yine Ateş bozdu.
- Eeee Melek hanım, ölümün eşiğinden döndün. Daha önce bana bile bahsetmediğin bu kız ortaya çıktı. Neler dönüyor burada?
Derken Nehir’e doğru bakıp sırıttı. Nehir ile ise bakışlarını asla ayırmıyordu. Güneş, Ateş bunları söylerken, hele ki bana bile söylemediğin dediği yerde Ateş’e dik dik bakmaya başladı. Ben tam söze girecekken sözümü Nehir kesti.
- Pardon ama lütfen hitaplarınıza dikkat ediniz. Kaçıncı yüzyıldayız acaba? Artık bu kız kim diye hitaplar kaba bulunuyor. Madem ki siz bana bu kız diyorsunuz ben de size Bay ukala desem hoşunuza gider mi? Son olarak ise ben Melek’in en yakın dostuyum. Tamam mı BAY UKALA.
Nehir’in bu sözlerinden sonra Ateş ağzı açık bir şekilde kaldı. Ateş’in derken odada ki herkesin ağzı açık kalmıştı. Nehir bu sefer de beni kurtarmıştı. Bundan sonra her şeyi bana anlatıyorsun bakışı attı. Bende tamam anlamında kafamı salladım. Ateş adeta büyülenmişti. Bir kaç dakika öyle kaldıktan sonra Oktay söze girdi.
- Melek hanım sizinle yalnız bir şekilde bir şeyler konuşmamız lazım.
- Tamam Oktay Bey
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Görev
RandomGizli polis olan Gece'nin bir görev olarak yurt dışına kaçan bir adamın evine hizmetçi rolüyle girmesi. Gerçekler, ihanetler, kalp kırıklıkları ile dolu bir kitap.