başlangıç

50 3 0
                                    


Saklandığı kayalığın arkasından elindeki dürbünle köyü tepeden izlerken göze çarpan herhangi bir hareketlilik yoktu. Rüzgar ters yönden esip alnına dağılmış sarı tutamlarını havalandırırken soğuktan dolayı kıpkırmızı olmuş elini yanındaki telsize uzattı. Artık hissizleşmiş olan parmaklarını telsize sarıp bakışları hâlâ köyün üzerindeyken telsizin düğmesine bastı.

"Loren köyde herhangi bir hareketlilik yok."

"Tamam aşağı in."

Telsizi indirip son kez karşıya baktıktan sonra kenardaki silahını eline alıp eğilerek arka arka ilerlemeye başladı. Sonunda kayadan belli bir mesafe uzaklaştıktan sonra arkasını dönüp hatrısayılır bir yüksekliği olan kayalıkların tepesinden aşağı atladı.

Pek de yumuşak olmayan inişinin ardından doğrulup az ilerdeki ekibe doğru ilerledi.
Mevzilenmiş grubun arasında Loren'in yanına geçti.

"Köyde herhangi bir hareketlilik yok. Girebiliriz."
Söyledikleriyle birlikte Loren onu kafasıyla onaylayıp " Birkaç adamı burada bırakalım. Gözcülük etsinler. Geri kalanlarıyla da köye girelim." Dediğinde sarışın adam biraz ilerisindeki dört kişiyi işaret etti.
"Siz dördünüz burada konuşlanıp bize gözcülük edeceksiniz. Gözünüzü dört açın."
"Emredersin patron." Diyip bozuk Türkçesiyle onu onaylayan adama işaret ettiğinde diğerleriyle birlikte yanından ayrıldı.

"Sıra biz de." Dediğinde Loren bakışları karşındayken onu onaylayıp yanlarındakilere hitaben konuştu. "Gözünüzü dört açın, her taşın altına bakın. O herifi bulmadan karargaha dönmeyeceğiz. Zorluk çıkaran olursa acımayın."
"Emredersin patron."

Loren gözleri hırstan alev alev yanarken ona döndü. "Hadi bakalım başlıyoruz." Diyip kafasındaki kar maskesini yüzüne geçirdikten sonra yerinden kalkıp önden ilerlemeye başladı. Birkaç saniye Loren'in arkasından öylece baktıktan sonra o da ceketinin iç cebindeki kar maskesini takıp yerinden kalktı.

Hızlı ama temkinli adımlarla köye girdiklerinde sokakta oynayan küçük bir kız çocuğu onları görüp büyük bir çığlık attı ve elindeki bebeği yere atıp hızla köy meydanına doğru koşmaya başladı.

Çevrediki birkaç kadın da onları fark etmiş ve korkuyla duvar kenarlarına sinmişlerdi. Elinde ağır silahlar, yüzünde kar maskeleri olan baştan aşağı simsiyah bu adamlardan korkmaları normaldi tabi.

Sert adımlarla sonunda köy meydanına vardıklarında bütün  ahali korkuyla bu yabancıları izliyordu.
Loren cebindeki katlanmış fotoğrafı açıp havaya kaldırdı.
"Davut Bahadır'ın bu köyde olduğunu biliyoruz. Onu bize verin, size hiçbir zarar vermeden bu köyden gidelim."

Loren dediklerinin ardından birkaç dakika etrafına bakındı. Fakat kimseden ses çıkmıyordu. Nasıl çıksın ki Türkmenler bir teröristi köylerinde barındırmazlardı. Tan emindi ki Davut Bahadır kılık değiştirerek aralarına sızmıştı.

"Demek onu saklayacaksınız ha?" Diyip yüzündeki şeytani gülümsemesiyle etrafına bakındı Loren. "Peki, ben bulurum o zaman." Diyip adamlarına işaret verdiğinde orta yaşlarda bir adam öne çıktı.
"Dur! Bu fotoğrafta gösterdiğin adam köyümüzde değildir."
Loren tepeden adama bakarken dudağının kenarı alayla yukarı kıvrıldı ardından tek eliyle karşısındaki adamının yakasından tutup hızla kendine doğru çekti.

"Demek saklamıyorsunuz ha? Şimdi göreceğiz onu."
Dedi dişlerinin arasından. Karşındaki adam buna karşın dimdik durmaya devam etti.
"Biz teröristi arkamızda saklamayız. Buyrun arayın."
Loren'in yüzünde yine geniş bir gülümseme yer etti. Adamı yakasından itip arkasındaki adamlarına işaret verdi. Hepsi ellerindeki silahları köylüye doğrultup köyün içine dağılırken kadın ve çocuklardan korku dolu nidalar yükseldi.

Tertip  (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin