Ben bölüm atmayalı aylar oldu ve hâlâ bu hikâyeyi okuyanlar var🦈💀
•Gece olmuştu, saat 02.38'i gösterirken Hürkan'ı almak için kapısını çaldım. Plandan haberdar olduğu için hazır bir şekilde karşımda dikiliyordu.
Hiç uğraştırmadı ask adam ya<3
(ÖĞK İMDAT AMK)Fakir arabama binip kontağı çevirdiğimde arabada 3 kişiydik; ben, Erkan ve Hürkan. Müzeye doğru yola çıktığımızda radyoda Fourth Of July vardı. İlerlerken içimde Erkan'a veda edeceğim için bir sıkıntı ve boğazımda bir yumru oluştu. Yutkunamıyordum...
İstemeye istemeye de olsa arabamı müzenin biraz ilerisindeki parka sürdüm. Arabadan indiğimde Erkan'ın suratındaki ifadeye anlam vermeye çalışıyordum. Sonrasında o hiç beklemediğim bir şey yapıp bana sarıldı.
Erkan: "Götün kalkmasın hemen, özlerim belki diye sarıldım"
Ömer: "Az daha sarılırsan kalkan tek şey götüm olmayacak ama"
Erkan: "Iy amk!"
Hürkan: "Beyler sikicem ha sohbet etmeye mi geldik biz buraya aq yürüyün!"
Ömer: "Harbiden amk yürü."
Ben en arkadan yürürken Hürkan ve Erkan'ın yürüyüşlerini izliyordum. Kapıya vardığımızda Hürkan çantasından çıkardığı lazerli zımbırtı ile cama büyük ve oval bir delik açtı. İçinden hepimizin rahatça sığabileceği bir delikti bu.
İçeri girip etrafı dolaşmaya başladığımızda çok fena deja vu olmuştum. Emre'nin Kaan'ın kafasına vuruşu. Koşmaya başlamaları ve vitrine toslamaları... Hepsi bir bir gözümün önüne geldiğinde o gizemli taşı ilk gördüğüm vitrine adımladım. Peşimden gelen Hürkan çantasından çıkardığı laptop ile değişik birşeyler yapıyordu ve yaklaşık 2 dakika sonra müzede büyük bir ses yankılandı. Korkuyla Hürkan'a baktım:
Hürkan: "Korkmayın aq güvenlik sistemini hackledim, kapanan kamera ve lazerlerin sesi bu"
Erkan: "Önceden söylesene aq donuma sıçtım korkudan"
Ömer: "Lütfen mecazen sıçtığını söyle"
Hürkan konuşmalarımızı dinlemeyip yine aynı lazerli şeyi çıkardığında çocuğun İsviçre çakısı gibi olduğunu farkettim. Hürkan uzun kolu ile içerideki taşı aldığında değişik bir ses duyduk ve bize yanaşan fener ışığı ile Hürkan'ın kaçtığını gördüm. Ama biz artık kaçamazdık. Elimdeki taşı bağırarak yere fırlattığımda mor bir ışık ile açılan değişik bir portal gördüm. Minecraft'da ki Nether portalını andırıyordu ama daha realistikti. Erkan'a baktım ve bana doğru adımlıyordu. Gözlerime bakıp dedi ki:
Erkan: "Özür dilerim Ömer ama buradaki hayatım oradakinden çok daha güzel. Çok özür dilerim."
Ben cevap vermek için ağzımı açamadan Erkan beni portalın içine itti. Dengemi kaybedip düştüğümde hatırladığım son şey kararan gözlerimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Me & Myself ⇜𝐏𝐎𝐑𝐂𝐀𝐘⇝
FantasyÖmer bir sabah uyandığında paralel evrendeki kendisi ile aynı yatakta olduğunu görür. Içinde gay ship yok çünkü yeter amk Aylar sonra kontrol edince milyon tane yazım hatası buldum aglicam...